Hayvan hakları
İnsan haklarını savunanların hapse atıldığı bir dönemde en güvenli yolun hayvan haklarını savunma olduğunu gören bir kısım insanımız bu yola girdiler. İyi de ettiler.
Sevgili Peygamberimiz “Ciğer taşıyan her canlıya yapılan iyilik için sevap vardır” buyurmuş. (Müslim, Selâm, bab 41, hadis 2224)
Hindistan’ın “Kelile ve Dimne” sinde Feridüddini Attar’ın “Mantık-ut-Tayr”ında, Mevlana’nın “Mesnevi” sinde, Sa’dinin “Gülistan”ında” Türklerin “Tutiname” lerinde La Fontaine’nin (1621-1695 Fransız şairi) “Fables” inde birçok hakikat hayvanların diliyle dillendirilerek edebiyatın “belâgat” bölümünün “Bedi’” kısmında “intak” yani konuşamayanları konuşturma ta’biri ortaya çıkmıştır.
Mevlana “Mesnevi”sine: “Dinle ney”den” diyerek başlamış ve yirmi sekiz bin beyit inşad etmiş. Aslanları, tavşanları, kurtları, tilkileri konuşturarak bizim kurtluklarımızı, tilkiliklerimizi gözler önüne serivermiş.
Peki etkili ve yetkili kişiler, bu “intak” konuşamayanları konuşturarak hakikatleri dile getirenlerin dillendirdiğini anlıyorlar mı?
Adam, fahişenin evinden ayrılacağı sırada gözü yastığın altındaki tabancaya ilişmiş. “Bunu niçin taşıyorsun?” diye sorunca “Namusumu korumak için taşıyorum” diye cevap vermiş. Adam “aferin seni sevdim yine geleceğim. Namusunu iyi korumaya devam et” demiş.
Toplumda edebi zevklerin geliştiği, davranışların zarafeti, sözlerin letafetinin arttığı zamanlarda haklar ve hakikatler kinaye, mecaz, tevriye, hüsnü ta’lil, üslubu hakim, intak yoluyla anlatılabilir. Ama günümüzde Akif’in diliyle:
“Şarka bakmaz, Garbı bilmez, görgüden yok vayesi,
Bir utanmaz yüz, yaşarmaz göz bütün sermayesi” diye ifade ettiği kaba insanlara hakikatler açık seçik, net, anlayabileceği dilden anlatılmalıdır.
Rabbimiz Kur’an-ı Keriminde insan hak ve sorumluluklarını belirlerken insanlara hayvanlarında insanlar gibi bir ümmet olduğunu açık, seçik net ifadelerle şöyle açıklıyor. “Yeryüzünde kıpırdayan hiçbir canlı, gökyüzünde iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasınlar.” (En’am 38 tefsiri için bak: Şifa tefsiri 3/ 34)
Bu ayetlere göre hareket ederek bize örnek olan sevgili Peygamberimiz deve güreşlerini, horoz dövüşlerini, köpek dalaşlarını ve bütün hayvanların boğuşturulmasını yasaklamış. “Ebu Davud, Cihad 56, hadis 2562, Tirmizi, Cihad hadis 1708)
Susuz köpeği sulayan bir erkeğin ve bir kadının cennetlik olduğunu, (Müslim, selâm hadis 2244, 2245) bir kediyi evine hapsedip yemek ve su vermeyen bir kadının da azap göreceğini haber vermiştir. (Müslim, selâm hadis 2243)
Bindiği hayvana sözlü hakarette bulunan kadının bu kötü sözünü duyan Peygamber efendimiz: “O kadını o bineğin sırtından indirin” buyurmuş. (Müslim, Birr, hadis, 2595, Ebu Davud, Cihad hadis 2561)
Açlıktan inleyip ağlayan bir devenin göz yaşlarını sildikten sonra sahibini uyaran bir Peygamberin ümmetiyiz. (Ebu Davud Cihad, hadis: 2549)
Boks federasyonu üyelerinin deve güreşlerine, köpek dalaşlarına karşı çıkmaları gibi bazı yetkililerin bir tarafta baskıları artırırken, öbür tarafta sevgiden, barıştan, hoşgörüden bahsetmeleri kendi yaptıklarını gizleme oyunlarıdır.
“Neml” Karınca suresini okuyan karıncayla Süleyman aleyhisselâm arasında geçen macerayı öğrenen ve inanan ecdadımız “Karıncanın gönlünde taht kuran Süleyman olur” demişler ve İslam’ın ilk asrından itibaren “Hayvanların hayatı” adı altında kitaplar yayınlanmış.
Milenyum yılına girdik. Hayvanlar alemiyle ilgili kitaplar, ansiklopediler yirmi cildi geçmemekte. Arzu eden meraklıları İstanbul Fatih’deki Millet kütüphanesine uğrar ve müdiresinden rica ederlerse Altmış üç (63) ciltlik hayvanlar alemiyle ilgili sekiz yüz yıl önce yazılan eseri görebilirler.