Serdar Arseven

Serdar Arseven

''YÜKSEKÖĞRENİM'' değil, ''ÖĞRENİM'' serbest olmalı!..

''YÜKSEKÖĞRENİM'' değil, ''ÖĞRENİM'' serbest olmalı!..

üniversitelerdeki hukuk dışı “başörtüsü” yasağının kaldırılmasına dair bir Anayasa maddesi olsun mu olmasın mı?..
Yani şu:
“Ceza hukuku ve genel ahlâka aykırı olmamak kaydıyla hiç kimse kılık kıyafetinden dolayı YüKSEKöĞRENİM hakkından mahrum bırakılamaz” densin mi?..
Tereddütlerim var…
Dün AK Parti’nin bu konuyla birebir ilgilenen üst düzey yetkililerinden bazılarıyla uzun uzun konuştum…
Kendilerine, buradaki “Yükseköğrenim” kavramının son derece sıkıntılı olduğunu söyledim…
Bu, kılık kıyafet hürriyetini “üniversiteyle sınırlandıran” bir madde olur…
Ve başka sıkıntılar doğurur…
Mesela; bir “açık lise” uygulaması var…
“Yasak terörü”, açık lise uygulamasından faydalanarak diploma sahibi olmaya çalışanları mağdur etmekte…
Sistemi bilirsiniz; kitaplarınız eve gönderiliyor…
Televizyonda dersler de var…
Evinizde çalışıp, senede birkaç kez imtihana giriyorsunuz…
Başarılı olabildiğiniz takdirde lise diploması alıyorsunuz.
Herhangi bir yaşta açık liseye kayıt yaptırabilirsiniz…
Görüyorum; kırk yaşında, elli yaşında öğrencileri var açık lisenin…
Diyelim ki, elli yaşındaki anneniz dışarıdan açık-ilköğretimi, açık liseyi bitirmeye karar verdi…
Yapması gereken, gidip kayıt olmak…
Derslerine güzel güzel çalışmak…
Ve… Sıkıntı burada: Başını açmak!..
Buna mecbur ediyorlar… Başını açmayanlar, salondan çıkartılıyor…
Sınavları geçersiz sayılıyor…
Bu düpedüz “terör eylemi…”
Maalesef, sınav merkezleri “yasakçı zorbalar” tarafından esir alınmış durumda. İtiraz edemiyorsunuz…
Bizcileyin gidip Milli Eğitim Bakanı’na şikâyet ettiğinizde; “Durumları biliyorsun” cümlesinin versiyonlarına muhatap oluyorsunuz!..
Bu kadar uzattıktan sonra, geleyim Anayasa’ya ilişkin tereddüdümün bu “kesimi” ilgilendiren tarafına:
“Hiç kimse YüKSEKöĞRENİM hakkından mahrum bırakılamaz” hükmü, açık ilköğretim okulları ve açık lise sınavlarındaki “terörü” legalleştirmez mi?..
Sadece “açık” okullar da değil mesele…
Başörtüsü, liselerde niçin yasak olsun?..
Maksat; “hizmet alan - hizmet veren” ayrımıysa…
Ve hizmet alanların “yasak” kapsamında olmasına karşı çıkılıyorsa…
Lise öğrencisi de, “hizmet alan” kategorisinde değil mi?..
Malûm, lise öğrenimi dört seneye çıkartıldı.
Lisenin son sınıfındaki bir öğrencinin, “nasıl giyineceğine karar veremeyecek durumda” olduğunu kim söyleyebilir ki?..
Bir de sınıf tekrarlayan öğrenciler var…
Onlar da mı “yasaklı” kalmalı!..
Açık liseler, kapalı liseler böyle…
öğrencileri üniversite sınavına hazırlayan dershaneleri unutmayalım…
Birçok dershanede başörtüsü yasağı uygulanıyor…
Kılık kıyafet serbestisi, “yüksek öğretimle” sınırlandırıldığı takdirde…
Buralardaki başörtülü öğrencilerin durumu ne olacak?..
Mesleki eğitim kurslarına devam edenler de “başörtüsü yasağına” muhatap...
Onların problemini nasıl çözecek siniz?
Bir başka grupta ise “İmam Hatip öğrencileri” yer almakta…
Kılık kıyafet serbestisini “Yükseköğrenim”le sınırlandırdığınız takdirde, “başörtülü İmam Hatip öğrencilerinin” sıkıntısını arttırmış ve kalıcı hale getirmiş olmaz mısınız?..
Tamam, bu iktidar döneminde iyi kötü “idare” edilir de…
Günün birinde iktidar değişirse ne olacak?..
Kötü niyetli bir yönetim, “yükseköğrenim” sınırlamasını “İmam Hatip öğrencilerinin” aleyhine kullanmaz mı?!..
O zaman, “Kur’an-ı Kerim” derslerinde de “aç” bakalım!..
Uzatmaya gerek yok…
Ben… Bu maddenin…
“Hiç olmazsa…”
Şu şekilde düzenlenmesinin gereğine dikkat çekiyorum:
“Ceza hukuku ve genel ahlâka aykırı olmamak kaydıyla hiç kimse kılık kıyafetinden dolayı öĞRENİM HAKKINDAN mahrum bırakılamaz...”
Bir adım, bir başka sıkıntıyı gündeme getirmesin…
Zamanında AİHM’e yapılan gereksiz başvurular…
Daha da vahimi yanlış başvurular ve süreç içinde yapılan hatalar, “yasakçı teröristlerin” ellerine iyi kötü bir koz vermekten başka bir sonuç getirmedi…
Mesela; (Kimin aklına uyduysa) “Türkiye’de din özgürlüğü ihlal ediliyor” iddiasından vazgeçince Leyla Şahin, dâvâyı kaybetti!..
Bugün de, “özgürlüklerin” üstelik “özgürlük alanını genişletmeyi vaat eden ” AK Partililer tarafından “sınırlandırılması” hata olur…
Şunu da ifade etmek gerekir ki;
AK Parti’nin, herhangi bir “sıkışık” durumda, Recep Tayyip Erdoğan’ı terk etmeyecek olan “gerçek tabanı…”
Kılık kıyafet serbestisinde, “hizmet alan- hizmet veren” ayrımına da karşı…
Mesela… Bu tabanla yakın temas halindeki Memur-Sen’in Genel Başkanı Ahmet Aksu;
“Başörtüsü bütün memurlar için serbest olmalı” diyor…
Niçin olmalı?..
Basit:
“Hizmet veren de Allah’ın kulu…
Hizmet veren de sorumlu!..”

Buraya kadar yazdıklarımın hepsini, konu üzerinde çalışan AK Parti yöneticileriyle görüşmelerimde dile getirdim…
Doğrusunu isterseniz; o taraf “net” bir kanaate varmış, değil…
İçlerinden, ismini “özel ricasından” dolayı mahfuz tuttuğum biri…
Dahası en önde geleni, “Kılık kıyafet hürriyetini YüKSEKöĞRENİMLE sınırlandırmanın sakıncalarını biz de göz önünde tutuyoruz” dedi…
“Peki o zaman niçin daha az sakıncalı olanını tercih etmiyorsunuz? Niçin oradaki YüKSEKöĞRENİM’ ibaresini ‘öĞRENİM’ haline getirmiyorsunuz?” diye sordum…
“Biz de şaşırmış durumdayız” karşılığını verdi!..
Hayır… Şaşırmaya gerek yok…
üniversitelerdeki sıkıntı, “malûm gelişmeler sayesinde”, “fiili durum”la aşılabilir…
önemli olan, “ileri adım” atmak…
O da…
“YüKSEK öĞRENİM” değildir…
“öĞRENİM”dir!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi