Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bayramlar merhamet yüklüdür

Bayramlar merhamet yüklüdür

Madem dün; “Siyasetten ve aşırı beslenmeden uzak durmalıyız” diye yazdım ve “Bayramların merhamet ve hoşgörü yağmurları” olduğunu söyledim. Öyleyse bayram süresince bayramın muhtevasına yakışır konulardan yazıp konuşalım.
Kâinatta bulunan bütün canlı ve cansız varlıklar, Allah’ın eseridir ve O'nun rahmetine muhtaçtır. Bir kere bu meseleye köklü bir şekilde iman etmek gerekir. Bunları yazarken, başta kendime de söylüyorum. Yoksa kimseye nasihat ve vaaz vermek gibi bir niyetim yok.
Bayramda ben herkesi ziyaret edemediğime göre, herkes de benimle görüşemediğine göre ne yapalım, gazetemiz aracılığıyla sohbet edelim. Nasip olursa zaten sizler bu yazıları okurken, ben çok uzaklarda olacağım. Biraz da hasret gidermek amacıyla sohbet edelim.
İrfan Yüksel Hoca, “Merhamet Etmez misin” adlı eserinin bir yerinde şöyle diyor: “İnsan basireti, Allah’ın rahmet ve hikmetini görme kabiliyetinden kendini mahrum etmediyse, gördüğü her şeyde rahmet ve merhametin izlerini okuyabilir. Dağların ürperten mehabetlerinde onların paketlenmiş erzak depoları olduğunu; nehir, maden ve ormanların, beşer emrine amade kılınmış hizmetçiler gibi vazife yaptıklarını fark eder.
Başını semaya doğru kaldırıp çatır çatır kükreyen şimşeklerin sinesinde rahmet bulutlarının müjdelendiğini sezer. Her şeyin bizzat veya netice itibariyle ilahi rahmet tezgâhında nakış nakış işlendiğini müşahede eder ve görüp duyduğu bütün bu icraatlar, onda rahmetin kâinatı kucaklamış olduğu inancını hakkalyakîn derecesine taşır.”
Evet, basiretli bir Müslüman yazılan kâinat kitabında, rahmeti okuduğu gibi elindeki Mushaf’ı karıştırdığında da sayfalar arasında rahmetin dile geldiğini görür. “… Rahmetim ise, her şeyi kuşatmıştır…” (A’raf Suresi 7/156) ayetini her okuyuşunda, Yüce Rabbimizin merhamet ve şefkatinin her şeyi sarıp sarmaladığını bir kez de Kur’an lisanıyla ikrar eder.
Bu noktada her yerde ve her şeyde izleri görülen ilahi rahmete melekler de tercüman olur ve dua ederken Allah’ı sena makamında; “Ey Kerim Rabbimiz, Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır.!” Hakikatini seslendirmenin ardından müminler için; “O halde tövbe edenleri ve Sen’in yoluna tabi olanları affet ve onları Cehennem azabından koru!” (Mümin,40/7) niyazını dile getirirler.
Kâinat rahmet ipliklerinden örülmüş bir ipek elbise gibidir. Hangi harfi yoklasak hangi nesneye el atsak rahmet yağmurlarıyla karşı karşıya kalırız. Mesela şu solucana bakalım. Ayaklar altında ve kendi hesabına alabildiğine merhamete muhtaç; ama o, bu haliyle pek çok şeye merhamet etme yolunda, yorgunluk bilmeyen bir yolcudur. Şefkatli toprak ona bağrını açar. O da, bu sıcak kucağın her avuç toprağına yüzlerce döl bırakır. Ve toprak ana bununla havalanır, bununla kabarır pişer ve olgunlaşır. Toprak solucana, solucan da toprağa rahmettir.
Bir de bin bir çiçeğe konup göçen ve bal yapan şu arıya ve kozasına gömülüp hapseden ipekböceğine bakalım. Merhamet orkestrasına uyma uğrunda, neleri göğüslüyor ve nelere katlanıyorlar. İnsana bal yedirmek ve ipek giydirmek için, bu koçyiğit fedailerin çektikleri sancıyı görmemek elde mi?
Kâinattaki engin rahmet deryasından birkaç katrenin avuçlarımızın içine, gözlerimizin önüne düşmesi için müşahhas misaller üzerinde duralım. Kâinatın bir rahmet eseri olduğunu düşündüğümüzde, merhametten ve rahmetten kaçmamamızın mümkün olmadığı ortadadır.
Bilindiği gibi yeni doğan bir bebeğin besini, çocuğun vücut yapısının kaldırabileceği bir terkipte olmalıdır. Bebeğin ilk dönemlerinde gerekli donanımda olmayan sindirim sistemi ve hassas böbrekler, her türlü gıdayı tüketmeye hazır değildir.
Yavrunun acz içerisinde olduğu ve böyle bir zamanda ebevyenin elinden bir şey gelmezken, onu hem besleyecek hem de mikroplara karşı koruyacak çift fonksiyonlu bir besini ikram eden Rabbimiz değil midir?
Yüzde 90’ı su olan anne sütünü bu dönemde bebeğe verilebilecek en uygun besin maddesi olarak tasarlayan Allah’tan başka kim olabilir ki? Allah’ın rahmetinin ne başlangıcı ne de sonu vardır. O zaman niye birbirimizden Allah’ın rahmetini esirgiyoruz? Hayırlı bayramlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi