Bu Kadar Da Olmaz
Bizde “bu kadar cehalet ancak tahsille olur” diye bir söz var.
CHP ve ADD nin başını çektiği bir kesim var ülkede. Onlara bakıyorum da şaşıyor, hayret ediyorum doğrusu, bu kadar cehalet nasıl olabiliyor diye.
Yıllar önce de yaşamıştım böyle bir şaşkınlığı. Sene 1978 idi galiba. Anadolu’nun ücra bir şehrinin bir dağ kasabasında, lisede din dersi öğretmeniydim. Ankara’dan çalıştığım liseye anarşi çıkarsın diye özel olarak bir öğrenci getirtmişlerdi solcularımız.
Orası küçük bir yer olduğu için din dersine utanarak da olsa herkes giriyordu. Bilenler bilir, bu ders o zamanlar mecburi değil, ihtiyari idi. Yani isteyen giriyordu. Aslında “sağcıyım” diyenlerden çok da farklı değillerdi bu çocuklar. Bazen yazılı anket yapardım, iki gurubun da verdikleri cevaplar sanki aynı idi.
Sosyalist ya da komünist olan dine inanır mı, din dersine girer mi? Bunlar inanıyor ve giriyorlardı. Ama namaz kılmıyor, içki içiyor, zinadan kaçınmıyorlardı. Sağcılarımız da aynıydı üç aşağı beş yukarı. Ben de onlara eşit yaklaşırdım haliyle.
O “özel” öğrenci de giriyordu derslere.
Önce “Allah yok” demekle işe başlamıştı. Ben de “Allah vardır” diyor ve bunun ilmî, kevnî belgelerini derste işliyorum. Soru soruyor, cevabını alıyor, susuyor, derin derin düşünüyordu.
Hele bir gün derse iyi hazırlanmış gelmişti kendince. Sordu, anlattım. Sordu, anlattım. Bir ders onunla aramızda geçti. Herkes de heyecanla dinliyordu. Oturdu, yine susmuştu.
Zil çalınca sınıfı selamladım ve çıktım. Arkamdan bir ses yükseldi. Ama uğultudan anlamadım. Sonra sordum çocuklara. Dediler ki: “Hocam sen çıkarken hala susuyordu. Sonra birden ayağa kalktı ve bağırdı: Gene de yok!”
Yine bir gün ayağa kalktı ve dedi ki:
- Hocam, sen İslam’ı öyle anlatıyorsun ki, sanki bu din değil, aynı zamanda bir yönetim, aynı zamanda hukuk, aynı zamanda ekonomi. Sanki din değil bir sistem.
- Evet, aynen öyle. Aferin sana, ne güzel anlamışsın!
- Ama hocam, dinde ekonomi ne gezer. Dinle hukukun ne alakası var? Biz bunları ilk defa sizden duyuyoruz.
- Sanmam ilk defa duyduğunu. Mesela para kazanma ekonomik bir faaliyet değil mi?
- Evet.
- Ya vergi vermek?
- Evet.
- Bunlar ekonomik faaliyetlerse, zekatı hiç duymadın mı?
- !..
- Evet, zekattan başlarsın incelemeye İslam’ı. Gerisini konuşuruz.
Zavallı zihninde bir deprem yaşadı, ama liderliğe bozuntu vermemek için bizim derste hiç konuşmaz oldu ve eylemlerini de hep sürdürdü.
Şimdi nerededir kim bilir? Sanırım iyi bir Müslüman olmuştur. Düşünüyordu çünkü.
Şimdi Baykal, “Ezberleri bozmamız gerekiyor” diyor gurup konuşmasında.
Kime diyor bunu?
Kendi adamlarına!
Diyor ama işi çok zor.
O konuşurken adamlarda nasıl bir surat vardı dikkat ettiyseniz. Biraz hayret, biraz tedirgin, biraz ürkek, biraz soğuk, biraz alaylı, biraz gergin, biraz inkar, biraz kaybetmişlik…
Sanırsınız ki konuşan, Recep Tayyip Erdoğan!
Buz gibi bir ortam.
Hele de Önder Sav’ın suratı, tam bir mahkeme duvarı.
Evet sayın Baykal, ben bunlara açılım maçılım demiyorum, bildik numaralar diyorum, içten ve kararlı olduğuna inanmıyorum, ama yine de işin zor senin. Başka konularda değil, ama bu konuda Allah yardımcın olsun.
Bunlar Can Dündar’a ve “Mustafa”ya bile tahammül edemediler.
Bunlar, Vahdettin’in Mustafa’ya yardımını dahi inkar ettiler.
Bunlar, Ecevit Vahdettin için “vatan haini değildi” dediğinde ona bile isyan ettiler.
Bunlar, Mustafa Kemal’in içkisine de isyan ettiler.
Bunlar, onun “Kürt Sorununa” çözümünü de inkar ettiler.
Bunlar, bunlar, bunlar….
Sayıp döksen kitap edecek cehalet içindeler.
Peki, kiminle ve nasıl yapacaksın bu açılımı?
İşte bak, Anıtkabirden özürlü annesi geri çevrilmiş. Neden mi? Başı örtülü diye. Bunların zihniyeti bu!
Bunlar ne Zübeyde Hanımı tanır, ne de Latife Hanımı takar, gelseler onları bile almazlar Anıtkabire, başları örtülü diye.
Hem, “Tek Parti Dönemi” dedin ya, bittin sen.
Bunlar tek parti dönemini “asr-ı saadet” sanırlar.
Bunlara “tek parti döneminde halka zulmedildi” diye nasıl söyletebilirsin?
“Dindarlara zulmedildi” derler mi hiç?
Analar evlatlarına ancak gece Kur’an okuttular yasaktan desen inanırlar mı?
Bunlar, halkın kendilerini neden iktidar etmediğini kavrayabilirler mi?
Ama ne yapalım, çekeceksin.
Onların bu kadar betonlaşmasında senin de payın az değil.
Mecazi manada ellerinizle helvadan put yaptınız, şimdi acıkınca yiyorsunuz. Yine mecazen diyorum, samimi putperestleri elbette gücendireceksiniz.
İşiniz zor Sayın Baykal.
“Ben zorun adamıyım” diyorsanız, hadi görelim.
Anayasa mahkemesine bu seferde de hayırlı bir iş için uğrar mısınız?
Mesela başörtüsü yasağı kalksın için?
Olabilir mi?