AH Coşkun'u çıldırtan o yazı!

AH Coşkun'u çıldırtan o yazı!
Hürriyet'teki köşesinden sık sık Vakit gazetesine küfürler savuran ve Vakit'i hedef gösteren Ahmet Hakan Coşkun'un bu yazılarının arkasında Hasan Karakaya'nın 4 Eylül 2007 tarihli yazısı olduğu belirtiliyor. İşte, düşünce ve karakter bozukluğu anlamına

Hasan Karakaya-4 Eylül 2007

AHMET HAKAN’IN 12 EYLüL KURGUSU 
Kusura bakma Ahmet Hakan, yine şu “yatağa işeme” olayına değinmek zorundayım...
çünkü, sen kaşındın!.. Eğer, eldeki “bilgi” ve “belge”lere rağmen; beni “yalan”cılık ve “sahtecilik”le suçlamasaydın, bu olaya hiç girmeyecektim.
“Sahteci”yi göstermek için yazmak zorundayım.
Hatırlarsınız... Ahmet Hakan’ın “Bir 12 Eylül Anısı” başlıklı yazısına, 15 Eylül 2006’da cevap vermiştim... Daha doğrusu, “Olayın canlı tanığı” olan “Ahmet Mehmet Velioğlu”nun o güne dair hatırasını aktarmıştım.
Ahmet Hakan, 12 Eylül gecesi, annesi ve babasıyla birlikte “İsmailağa cemaatinin önde gelenlerinden İhsan Efendi’nin Bayrampaşa’daki evinde” misafirlikteymişler!..
“Darbe olmuş!.. Darbe olmuş!” diye, “sanki namaza kaldırılıyormuş gibi” kaldırılmışlar yataklarından!..
Evde, “günah” diye “televizyon” bulunmadığından, “cızırtılı bir radyo”dan, “Yine de şahlanıyor aman” türküsünü dinlemişler!..
Sonra, “apartman”ın çevresi “bir grup silahlı asker” tarafından çevrilmiş!.. Hane halkından biri, “eyvah” demiş, “İhsan Efendi’yi götürecekler!”
Sonra, durum anlaşılmış... Askerler, “İhsan Efendi”yi değil, “üst kattaki sendikacı”yı kollarından tutup, sürükleyerek götürmüşler!..
Bunlar “Ahmet Hakan’ın yazısı”ndan pasajlardı...
Yazısının sonunda diyordu ki:
“12 Eylül Darbesi Müslümanlara karşı değil, Solcu’lara karşı yapıldı!.. Hatta, darbeden sonra İslâmcılık güçlendi!.. çünkü darbe günü askerler tarafından götürülen İhsan Efendi değil, solcu bir sendikacıydı!”

RADYO YOKTU Kİ CIZIRDASIN!
İşte Ahmet Hakan’ın bu yazısı üzerine, İhsan Efendi’nin oğlu Ahmet Mehmet Velioğlu hoca aramıştı...
“Ahmet Hakan’ın yazdıkları, tamamen hayâl mahsulü” demiş ve son derece ilginç “iddia”larda bulunmuştu...
Velioğlu Hoca diyordu ki;
* “Ahmet Hakan’ın kafasında kurguladığı 12 Eylül gecesi, bizim apartmanda hiç yaşanmamış, yani evimiz askerler tarafından hiç kuşatılmamıştır!..
Oturduğumuz apartmanda “sendikacı” yoktu ki; askerler gelip de sürükleyerek götürsün!..
Komşularımızın tamamı “mütedeyyin” insanlardı.
* Evimizde, evet “televizyon” yoktu... Ama, “günah” olduğu için değil!.. O zamanki şartlarda “televizyon alamayanlar” neden alamamışlarsa, biz de o sebeple alamadık!.. Bırakın televizyonu, evimizde “radyo” bile yoktu!.. Merak ediyorum, Ahmet Hakan; “Yine de şahlanıyor aman” şarkısını, “cep telefonu”ndaki(!) radyodan mı dinledi?!?..
* 12 Eylül gecesine gelince... Biz sabah namazı için kalktık ve her şeyden habersiz “cami”ye gittik... “İhtilâl” olduğunu da, “caminin etrafındaki askerler”den öğrendik... Namazımızı kıldık ve o an açık olan fırından ekmeklerimizi alarak eve döndük... Evdekilerin haberi, bizim söylememizle oldu!.. Hakan’ın uydurduğu gibi; “radyo”dan şarkı da dinlemedik, perdeyi aralayıp dışarıyı da kolaçan etmedik... “Radyomuz yoktu” ki, türkü dinleyelim!..
Yaramız yoktu ki; “Eyvah İhsan Efendi’yi götürecekler” diye gocunalım!..

“ISLATTIĞIN YATAK BENİMDİ!”

* En çok neye üzüldüm biliyor musun Ahmet Hakan?.. Günler ve hatta haftalarca misafir kaldığın, ekmeğini yiyip, suyunu içtiğin evin insanlarını aşağılamana üzüldüm!.. Hadi, diğerleri neyse de, bari annemin hatırına, bunları yazmamalıydın!.. O annem ki; “14 yaşında” kazık kadar adam olmana rağmen, “geceleri işediğin yatağı”, sabahları sessizce kaldırıp, hiç gocunmadan yıkardı!..
* Bak Hakan, eğer “çişin geldi” ise; “cami duvarı”na değil, git başka yere işe!.. Zira, “misafirimsin” diye sana tahsis ettiğim yatağıma “geceleri işediğin” halde; o zamanlar gösterdiğim anlayışı, belki şimdi gösteremem!..”

İŞEMEDEN öNCE RüYANDA MI GöRDüN?

Bak gördün mü Ahmet Hakan, yine eski defterleri karıştırttın bana... Aslında, iyi de oldu... Böylece kimin “yalan” söylediği, kimin “sahtecilik” yaptığı çıktı ortaya!..
Ben, “belge”lerle de ortaya koyduğum gibi, “Atatürk’ün sözlerini” aktardım... Yani, “olan” bir şeyden bahsettim... Ya senin “kurgu”larına ne demeli?..
Sahi, o “solcu sendikacı”yı nereden uydurdun?..
“Olmayan radyo”dan, o “türkü”yü nasıl dinledin?..
“Bir grup silahlı asker”i nerede gördün?..
Bana öyle geliyor ki; bu “yalan”ları ve “sahtecilik”leri, büyük bir ihtimalle “rüyanda” gördün!..
Tabiî, “yatağını ıslatmadan önce” mışıl mışıl uyurken gördüğün rüyanda!..
Uyandığında, zaten “darbe” olmuştu!..
O zaman, sen “yatağın içine etmiş”tin, “12 Eylül cuntacları” da, “memleketin içine!”
Bak aslanım, sana bir tavsiye:
Ne yazacaksan, “kendin” yaz... Sakın ola “suflör”lere “dublör” olup da, komik durumlara düşme!..
Oku da, iyice öğren!.. Evet; Atatürk’ün, kadınlara yönelik, “Kıyafet Devrimi” diye bir devriminin olmadığını öğren!.. Tabiî, “tesettür” aleyhinde bir tek “eylem”inin bulunmadığını da!.. “Caz”a git de, “gaz”a gelme!..
Sen “çemkirme” de “Sahip”lerin cevap versin!..

AHMET HAKAN, KÜÇÜK İSKENDER'LE NEREDE BULUŞTU? 

ÖZKÖK'ÜN YAZDIĞI HERGELE AHMET HAKAN ÇIKTI 

AH COŞKUN'LA İLGİLİ DİĞER HABERLER İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.