Gene Ermeniler
Milletçe kuvvetli hafızamız olduğunu sanmıyorum. Üstelik -iddiaların aksine- kindar değiliz, karşılaştığımız kötülükleri unutur, bağışlarız. Fiile dönüşmeyen boş sözlerden, lâf salatalarından hoşlanırız.
Hrant Dink meslektaşımızın katlinden sonra “Hepimiz Ermeni’yiz” diyerek ölçüyü kaçırdık. Nihayet Ermenilerden özür dilemek mertebesine ulaştık. Türk-Ermeni yakınlaşmasının ümitleri tam da yeşerirken... Bu ümitlerin gerçekleşmesi elbette birilerinin hoşuna gitmedi. Bizim sâf insanlarımız acaba oyuna mı geldi dersiniz?
Ermeniler 15 Mart 1921’de Berlin’de, Almanya’nın çok sadık müttefiki ve dostu Sadrâzam (imparatorluk başbakanı) ve İttihad Terakki partisi lideri Talat Paşa’yı, Merkez-i Umûmî üyesi Dr. Bahâeddin Şâkir Bey’le beraber sokak ortasında tabanca kurşunu ile vurdular. 1915 tehcîrini Almanya’nın tavsiyesiyle yaptığımız kompleksi içinde Almanlar, Paşa’nın katili Ermeni gencini beraat ettirdiler. Berlinli hâkimlerin anekdotlara geçmiş
o çok yaygın ünü yara aldı.
Gene Ermeni Kurşunu ile 8 Aralık 1921 günü, Talat Paşa’dan önceki sadrâzamımız Kavalalı Saîd Halîm Paşa öldürüldü. 22 Temmuz 1922’de Tiflis’te ünlü Cemal Paşa, aynı âkıbete uğradı.
Taşnak ve Hınçak terör çetelerinden sonra karşımıza bir de ASALA çıkardılar. Los Angeles Başkonsolosumuz’dan başlayarak Paris ve Viyana büyükelçilerimiz gibi çok seçkin diplomatlarımız biribiri ardı sıra şehîd edildi. Şaşırıp Fransızlara sataşınca ASALA’yı, avukatı Deveciyan bile kurtaramadı.
Diaspora’sı ve Ermenistan’ı ile Ermeniler, Selçuklu ve Osmanlı yönetiminde bizden gördükleri çok büyük müsamahayı, birlikte mutlu yaşadığımız yüzyılları unuttular. Meseleyi daha da karmaşık hâle sokmak üzere şimdi ise Aydınlarımız (ne demekse!) karıştı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.