GNH Kuvvetleri iç güvenlikte kullanılamaz (3)
Yeni Konsptle Postmodern Ergenekon mu oluşturulmak isteniyor?)
Yeni konsept ile fiili askerî işgalin olmadığı hallerde GNH neden aktif hale getirilmek isteniyor?
Esas yoruma muhtaç olan husus, yeni konsept ile GNH’nin tanımına getirilmek istenen “Fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgal ve/veya teşebbüs durumunda işgali ortaya çıkarmak, karşı tedbirleri uygulamak, ülkemize karşı GNH uygulama ve teşebbüsleri olduğunda icra edilecek karşı tedbirleri oluşturmak” tanımında yer alan:
a) Ekonomik, psikolojik ve siyasi işgal ve/veya teşebbüs durumunda işgali ortaya çıkarmak,
b) Karşı tedbirleri uygulamak,
c) Ülkemize karşı GNH uygulama teşebbüsleri olduğunda icra edilecek karşı tedbirleri oluşturmak..
..kavramlarından ne kast edildiğidir.
•
Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun, 2001 yılında değiştirilmiş birinci maddesindeki;
“Madde 1 - (Değişik fıkra: 28/06/2001 - 4701 S.K./1. md.) Seferberlik ve savaş hali ile bu hallerin henüz ilan edilmemiş olduğu; ancak savaşı gerektirebilecek bir durumun meydana geldiği gerginlik ve kriz dönemlerinde yapılacak seferberlik hazırlıkları ile kıtaların toplanması esnasında, alelade vasıtalarla temin edilemeyen bütün askerî ihtiyaçları veya hizmetleri, bu kanun hükümleri dairesinde vermeye veya yapmaya her şahıs borçludur.”
Seferberlik ve savaş hali tüzüğünün 1. maddesinin 2007 yılında değiştirilmiş, “O” fıkrasındaki;
“Özel çağrı, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin bu maksatla belirlenen nitelikli birlik ve kurumlarının tamamının veya bir kısmının, gerginlik ve buhran dönemlerinde seferî teşkilât ve kadro seviyesine çıkarılması ile harekât süresince bu seviyeyi korumaları için gerekli personel ve lojistik desteği sağlamak üzere gizli veya açık olarak yapılacak çağrı, (02 Haziran 2007 tarihli değişik hali)”
Altı çizilerek belirtilen değişikliklerin, yeni konsepte dayanak yapıldığı anlaşılmaktadır.
Ama, devletin bütün organları işbaşında iken, “Ekonomik, psikolojik ve siyasi işgal ve/veya teşebbüslerini” Genelkurmay Başkanı'na bağlı gizli harekât tekniklerine göre faaliyet göstermek için organize edilmiş olan, Gayri Nizami Kuvvetler (GNK) mi ortaya çıkaracak?
Hakim otoritenin, yani meşru T.C. Devleti'nin, meşru düzenine karşı başlatılmış “Ekonomik, psikolojik ve siyasi işgalin” devletin açık güç ve organları tarafından bastırılmasında kullanılan ve teknik bir tabir olan “karşı tedbirleri uygulamak” tabiri, yeni konseptteki GNH tanımına neden yerleştirildi?
Yani ülke içindeki ekonomiyi yöneten kurumların, psikolojik harekâtın ve siyasi otoritenin kontrolü ve bu alanlardaki işgale karşı harekât GN Kuvvetlerle mi yürütülecek?
Polisi, Jandarması, askeri, tüm meşru güvenlik kuvvetleri, idari ve adli teşkilatı ve hukuk sistemi dururken, savaş yok, fiili düşman işgali yokken “Ülkemize karşı GNH uygulama teşebbüsleri olduğunda icra edilecek karşı tedbirleri oluşturmak”, tamamen Genelkurmay Başkanlığı'nın kontrolünde bulunan ve gizli harekât teknik ve tattikleri ile faaliyet gösteren, GN Kuvvetlere mi bırakılacak?
Bunu anlamak mümkün değildir.
Bu husustaki endişe ve şüphelerimizi iyi niyetli yorumlarla örtbas etmeye çalışırken; Harp Akademilerinde 5 Haziran 2008 tarihinde düzenlenen “Ortadoğu Sempozyumu”nda bir gazetecinin: “Birkaç gündür bazı haberler var gazetelerde, sizin bir davetiye çıkardığınız yönünde. Seferberlik durumu...” demesi üzerine, o zamanın Genelkurmay Başkanı Sn. Yaşar Büyükanıt “O çok eski. Soğuk savaş döneminin eski konseptiyle ilgili. Hâlâ geçerli bir şey değil. Eski konsept şu, NATO, Varşova Paktı bağlamında Türkiye'nin bir kısmı Sovyetler tarafından işgal edilirse, o işgal bölgesinde kalan yerlerde bir mukavemet olur. Bitti o. Şimdi böyle bir yapımız yok. Çünkü ihtiyaç da yok. Yani Türkiye'yi kim işgal edecek?” açıklamasını yaptı. Zamanın Genelkurmay Başkanı, eski GNH Konsepti'nin yürürlükten kaldırıldığını ifade ediyor. Ama yeni konsept ile ilgili tek kelime söylemiyor, üstü kapalı geçiyor, ne reddediyor, ne de kabul ediyor.
Eski Genelkurmay Başkanı'nın sözleri iki ihtimali akla getiriyor.
Birincisi: Mehmet Baransu’nun haberi doğru değil. Yani Türkiye, güvenliği için düzenli orduyu yeterli buluyor, GNH organizasyonunun devri geçtiği için, mevcut teşkilat da tasfiye ediliyor.
İkincisi ise: Haber doğru, görevi değiştirilerek, GNH Teşkilatı genişletiliyor, dış tehdit ve ülkenin fiili işgali imkân dahilinde görülmediğinden, askeri güç dışındaki güçler tarafından yapılacak işgal ve girişimleri ile iç politik ihtiyaçlara göre görev verilecek bir GNH Teşkilatı organize edilmeye çalışılıyor.
İki ihtimal de milletin refahı, devletin güvenlik ve bekası için vahim gelişmeler olarak değerlendirilmelidir.
Ülke savunması için GNH’nin gerekliliği hususunu önceki yazımızda yeteri derecede ortaya koyduğumuz için, bundan sonraki bölümde, ikinci ihtimali irdelemeye çalışalım.
Eski Genelkurmay Başkanı, “Türkiye’yi kim işgal edecek” diye soruyor. Eski GNH Konsepti'nin geçerli olmadığını söylüyor. Bu ifadeden, basına sızdırılan bilgilerin doğru olduğu, yani GNH faaliyetlerinin genişletilerek yurt sathına yayılmaya çalışıldığı; ama, yeni dönemde Gayri Nizami Kuvvetlerin iç politik gerekler ortaya çıktığında, yani İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi ile TSK’ya verilen “Cumhuriyeti Koruma ve Kollama” görevlerinde kullanılacağı anlamı çıkıyor.
TSK’nın, 28 Şubat zihniyetine sahip, üst Komuta Kademesi'nin, Türkiye’nin dış tehditten masun olduğu, esas tehdidin içeride olduğu düşüncesine sahip olduğu anlaşılıyor. Sn. Genelkurmay Başkanı'nın yukarıdaki beyanını hayretle karşılamamak mümkün değildir.
Silahlı Kuvvetler'in, yabancı askeri bir gücün tecavüz ve işgaline karşı Genel Savunma Planları geliştirmek asli görevi iken; yanıbaşımızda deniz aşırı güçler tarafından işgal edilmiş bir ülke ve bu ülkede oluşan Gayri Nizami mukavemet sebebi ile işgalin tamamlanamadığı örneği mevcut iken; Türkiye’nin, fiili askeri işgale maruz kalmasını, ihtimal dışına çıkarmak ve GNH’nin çağdışı kaldığını imâ etmek; ama, bu gücü geliştirip yeniden organize ederek, iktidarı etkileyen, Genelkurmay Başkanlığı'nın kontrolünde yeni dinamik bir güç olarak devreye sokma fikrinin, üzerinde bütün çevrelerin dikkatlice durması gerekli bir husus olmalıdır.
Belki biraz evhamlı davranıyor olabiliriz. Ama, 28 Şubat 1997 süreci; bu süreçte TSK’daki; Yargıda, Yüksek Öğretimde ve siyasetten bağımsız kurum ve kuruluşlardaki ideolojik kadrolaşma; 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimi ile 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinden önce ve sonra yaşanan müdahaleler ve üst üste uygulanan yarım darbeler dikkate alındığında, endişelerimiz sebepsiz değildir.
GNH teşkilatını siyasi iktidarları kontrol altında bulunduracak önemli bir güç olarak geliştirme isteğinin de % 97 oy alsanız da istediğinizi yapamazsınız diyen, inanç özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırma isteğini rejim için tehdit gören zihniyet için, yadırganacak bir istek olmadığı düşünülmelidir.
Sonraki yazımızda, Gayri Nizami Harbi tanıtmaya çalışacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.