İnsan haklarından asgari ücrete...
Suriçi Grubu 'nun son toplantısında İstanbul Büyükşehir Başkan Yardımcısı Ahmet Selamet , insan haklarına referans kabul edilen Fransızların meşhur İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi' nin Tanrının huzuru ve O'nun kanatlarının altında tanzim edildiğini belirttiler... Gerçekten de metne baktığımızda şunu görüyoruz. “ Ulusal Meclis , en yüce Varlık 'ın huzurunda ve onun yardımıyla, aşağıdaki insan ve yurttaş haklarını tanır ve ilan eder... “Özgürlük başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir. Böylece, her insanın doğal haklarını kullanması, toplumum diğer üyelerinin de aynı haklardan yararlanmasını güvence altına alan sınırlardan başka sınır tanımaz. Bu sınırlar da ancak yasa ile belirlenir...” Ve devam edip gider... Buradan şunu anlamak gerekiyor... Başörtüsü, başka birinin örtüsüzlüğüne, çıplaklığına ya da çuval içerisine girmesi isteğine takoz olmadıkça, başı örtülü birinin, mini etekli ya da bikinili kıyafette kişilerin cadde ve sokaklarda serbest dolaşma haklarını engellemedikçe, En Yüce Varlık 'ın himayesi ve koruması altındadır... En Yüce Varlık' ın Türkçesi Allah, Fransızcası ise muhterem peder'lerin temsilciliğini deruhte ettikleri tanrı ... ¥ Ülkemizde kendilerini Fransız aydınlanmasınının takipçileri sayanlarla, bunlar tarafından aydınlık karşıtı ilan edilenler arasında dozu gittikçe kabaran bir itiş kakış yaşanıyor... Gerçek Fransız aydınlığında insan hakları Allah' ın himayesinde... Bu aydınlığın Türkiye'ye akseden sahte suretindeyse, Allah'ı Peygamberi aydınlığa çıkarmanın alemi yok. İnsan hakları, en yüce varlık'ın bizatihi kendisi olan Meclis' çe devlet' çe verilir ve alınır... Nitekim öyle de oluyor... Devlet, başı örtülülerin, mini eteklileri zorla şalvara sokmayı kafalarında mayalamış potansiyel aydınlık düşmanı olduklarına dair senetsiz sepetsiz ve dayanaksız sübjektif iddiasını kanunlaştırarak, başörtüsünü yasaklıyor... Bu arada devlet adına, devlet gücünü eline geçirmiş hegemon her kim ise, hinoğluhinliğe sapıyor. Borçsuz harçsız eski Türkiye'nin kendi imkanlarıyla kıt kanaat yaşayan tutumlu ve hür kadınlarının başlarındaki sıradan örtülerin; el gavurunun parasıyla bağımsızlık taslayan yeni Türkiye'nin giyim kuşamı süslü modern kölelerinin başlarındaki dolama şekli ve biçimi değişmişine türban ismi verip, güya onu yasaklıyor... İster türban denilsin ister başörtüsü ya da bikini veya mini etek, bunların her biri, kişinin başkasının tercih ve iradesine kazık sokmadıkça kendi istediği bir giyim kuşam ve yeme içme tercihidir... Ve de en yüce Varlık 'ın himayesi altında hayat bulmaktadır... Amma Allah'ü Azimüşan, bunların kimisinden memnun kimisinden değilmiş. Kimseyi ırgalamaz. Evli karı kocanın kurulu yuvalarını dağıtarak boşanmalarına, tasvip etmemesine rağmen, karışıyor mu... Kişiler evlenmede olduğu gibi boşanmada da hak sahibi... Suriçi Grubu 'nun bu ayın toplantısındaki konuşmalarıyla Ahmet Selamet, bilgi dağarcığımıza şunları ekledi... İnsan hakları, nerede ve hangi faslıyla olursa olsun, Allah'ın himayesinde ve O'nun kullarına bahşeylediği kutsal imtiyazın içerisindedir... ¥ Bir okuyucumuz, sıradan ev kirasının beşyüz lira, asgari ücretin ise dörtyüzyirmilerde bulunduğunu belirterek, mebus maaşlarıyla arasındaki yirmi kat farktan yanıyor yakınıyor... Asgari ücreti kararlaştıran heyet gibi, verenler de alanlar da bu işlemin numara olduğunu biliyorlar... Pekiyyy, neden bu numaracılık... Asgari ücret ne doyumluktur ne de geçimlik... Sermaye birikim araçlarından bir araçtır, asgari ücret uygulaması... Allah 'ınızı Peygamberinizi, hatta ve hatta Atatürk 'ünüzü seviyor iseniz, dikkat ediniz... Devlet, mektep medrese, hastane pastane yapacak parası olmadığından, milletine yalvarıyor... Aman bana bir mektep yapın ben de sizi hayırseverlik madalyasıyla taltif edeyim... Böylece siz bir ayrıcalık kazanır, isteklerinize devlet nezdinde başüstüne çekilir ve hem de masraflarınız matrahtan düşürüleceği için, harcadığınız parayı maliyeden geri de alabilirsiniz... Devlet baba dediğimiz varsıl egemen tabaka, kuvvetlerin birleştirildiği ülkemizde hem hüküm koyucu, hem de icra edici olduğundan, asgari ücreti düşük tutturur... Asgari ücretin düşüklüğü devletin vergi gelirini azaltır... Geliri azalan devlet okul yapamaz, hastane kuramaz ve asgari ücreti düşük tutturan varsıl kesime, yukarıdaki üslupla, el açar... Bu sonsuz dişli, her yıl bu minval üzre döner... Arada sırada da açık kapatmak zorunluluğuyla elde avuçtakiler sıra ile satılıp savılır... Bu satıp savmaya da Atatürk'ün Sümerbank'ı model gösterilir... Hükümet diyor ki, onbeş yirmi yılda beş on milyar liralık özelleştirme yaptılar. Biz geldik beş senede yirmi milyar liralık sattık... Bunun anlamı, eskinin zengin devletinin yerinde şimdi göbektaşında şapşavalak bir hamamoğlanı... Gelen geçen parmaklamadan edemiyor... Asgari ücreti bulabilen talihliler, nankörlük etmesinler... Faks: 0212 632 83 06