Akif Emre

Akif Emre

YouTube katliamı

YouTube katliamı

Gazze'deki Filistinlilerin dünyanın gözü önünde değil adeta dünyanın desteği ile katliamı yaşadığımız dünyanın vicdanını açığa çıkarıyor. Katliamla ortaya çıkan bu vicdan resmi, dünya sistemi dediğimiz bütünün askeri ve siyasi boyutunun bir yansıması. Bir uygarlığın ahlaken çöküşünün hayâsızca ortaya döküldüğü yer; Gazze. Ahlaken tükenen uygarlıklar gittikçe saldırganlaşır. Uygarlığın bitiş çizgisi ahlaken tükendiği yerdir. Ekonomik sömürgeyi şiar edinmiş küresel sistem ne kadar adaletsiz ve ahlaksız ise İsrail'in hayâsız katliamına destek verirken de benzer metafizik çürümeyi dışa vuruyor. Bosna savaşı Avrupa ve Avrupa değerlerinin bitiş çizgisini belirlemişti. Avrupa'nın sınırının Bosna'da çizildiği açığa çıkmıştı.

Filistin Batı uygarlığının bitiş çizgisinin çizildiği yer oldu.

Hayâsız İsrail saldırılarına destek veren Batı ve bu uygarlığın en büyük temsilcisi Amerika'nın insanlık adına iflas çizgisinin çekildiği yerdir Gazze Şeridi…

İsrail işlediği cinayetleri YouTube üzerinden görüntülü yayınlıyor. Bu hayâsızlık örneğinin sergilenmesi işlenen cinayetten daha sefil bir ruh halini gösteriyor bence.

Hatırlanacak olursa, Yaser Arafat Ramallah'ta kuşatma altındayken şöyle bir görüntü yayınlanmıştı. Arafat'ın karargâhının büyük kısmı dozer ve tanklarla yıkılmış; harabeye dönen yapının duvarına İsrail askerleri işerken poz veriyor. Bunun tesadüfen kameraların yakaladığı savaş ortamının kargaşası arasında ortaya çıkan bir görüntü olmadığı belliydi. İşlediği cinayetlerden utanmak ve onları gizlemek ihtiyacı duymak bir yana adeta tüm insanlığın vicdanı ve ahlak ölçülerini hiçe sayan bir yüzsüzlük gösterisiydi. Sadece Arafat'ı kuşatma altında mahsur bırakarak, tutuklu hale getirerek aşağılamakla kalmıyor, semiyolojik bir mesajla hayâsızlığını dünyaya tescil ediyordu.

Filistinlileri, Arapları, İslam dünyasının ve tüm insanlığın duyarlı olduğu ne kadar değer varsa hepsini ayaklar altına alan bir mesajdı o sahneler.

Gazze'de yaşanan ve muhtemelen önümüzdeki günlerde daha vahimleşecek olan vahşete karşı İsrail hükümetinin açıklamaları yeterince yüzsüzlük örmeği… Tehdit, yıldırma ve her türlü ölçüyü hiçe sayan bir kibir gösterisine dönüşen saldırganlık yalan ve propagandayı en iyi şekilde kullanıyor. Türkiye ve Mısır'a karşı diplomatik anlamda da aşağılayıcı tutumundan gerçekte kimin ne kadar payı var tam netlik kazanmadı. Ya Mısır ve Türkiye en hafif tabirle saflık gösterdiler. Ya da “insanlık trajedisi yaşanmayacak” türünden söz vererek saldırıyı önceden haber verdiler ki ikincisinin daha muhtemel olduğu anlaşılıyor. Bir yanda Hizbullah yenilgisinden ders alarak 6 aydır saldırının hazırlığı yapıldığı açıklanıyor diğer tarafta kararın Ankara ve Kahire ziyaretinden sonra alındığı açıklanıyor. Türkiye'ye kimin ayıp ettiğini fazla düşünmeye gerek yok.

İsrail'in havaalanından geri çevirdiği aslen bir Yahudi olan uluslar arası hukuk bilgini R. Falk'un söyledikleri üzerinden de uzun uzun tahlil yapmayacağım. Falk İsrail'in saldırı için gösterdiği tek gerekçenin de ne kadar çürük ve yalana dayalı olduğunu açıklıyor. “İsrail aynı zamanda, 26 Aralık'ta son bulan ateşkesi ya da çatışmasızlığı Hamas'ın yeniden sağlama yolundaki diplomatik girişimlerini de görmezden geldi. İsrail hava saldırılarıyla, toplu cezalandırma, sivilleri hedef alma, orantısız askeri kuvvet gibi insanlığa karşı suçlar işliyor. Yasadışı roket saldırıları bu suçları işleme hakkını vermez. Gazze'deki insani felaket İsrail'le suç ortaklığı içindeki ülkelerin karşısında duruyor."

Fakat tüm bu mülahazaları adeta anlamsızlaştıran bir yüzsüzlük var orta yerde. İsrail'in devlet politikası haline getirdiği bu tutumu yeni ortaya çıkmış gibi irdeleyip, uluslararası hukuk, ahlak ve insan hakları bağlamında analiz etmenin de abesle iştigal etmek anlamına geldiği bir durum yaşanıyor.

İsrail ordusu sözcüsünün yaptığı bir açıklamanın aslında her şeyi açıklayan bir boyutu var. Tıpkı Ramallah'ta Arafat'ın karargâhının duvarına ayakta işeyen askerlerin verdiği poz gibi… Çöpte yiyecek arayan kız çocuklarının katledilmesi kadar aşağılayıcı bir açıklama: İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistinlilere yönelik saldırılarını YouTube'daki kendi paylaşım sitesi üzerinden yayımlıyor.

İsrail ordusundan (FDI) yapılan açıklamada, Pazartesi gününden beri YouTube sitesinden yayımlanan bu videoların “dünyaya İsrail'in mesajını iletmeye katkıda bulunmak" amacını taşıdığı belirtildi.

İsrail'in mesajını iletmek için fotoğraf karelerine yansıyan görüntüler yetmiyor. Bizzat YouTube'a vererek adeta Yahudi olmayanların dışında kimsenin kanının ve canının önemsenmediğini ilan ediyor. 'YouTube katliamı' aslında tüm insanlığın onurunu tanımamak, tüm insanlığı aşağılamak demektir.

YouTube çok şeyi deşifre etmişti ama bir siyasetin arkasında yatan insan olarak bizi utandıracak onursuzluğu ve bunu sistematik hale getirmekle övündüklerini ilk kez açığa çıkardı.

Fotoğraf bizim dışımızdakini ele geçirme tutkumuzu ifade eder diyordu Susan Sontag. İsrail örneğinde “içerde saklan/amay/an vahşeti deşifre eder.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi