Saygısızlık...
Yeni yılın ilk gününde dünya İsrail’in sistemli soykırımına seyirci kalırken, gözler Başbakan’ın son Ortadoğu turunda.
Cumartesi gününden beri 60 savaş uçağıyla Gazze’ye füze yağdıran İsrail, okullardan camilere, evlerden caddelere kadar sivil mekânlarda kasten sivilleri hedef alıyor. Saldırılarda can verenlerin yüzde altmışını çocuklar, kadınlar ve yaşlılar oluşturuyor. Amacı belli. Lübnan’da olduğu gibi askerî alanda başaramadığını mâsum insanları katletmekle ulaşmak.
Bu taktikle dünyanın dikkatini çekerek arabulucularla ortalığı yakıp yıktıktan sonra ateşkesi sözde kabul ederek Filistinlileri “suçlu” göstermek, yeni siyasî avantajlar elde etmek. Katliamın üstünü örtmek, işgal edeceği yeni topraklar koparmak…
Dahası Gazzelileri seçtikleri meşru hükûmetleri HAMAS’a karşı isyana sevk etmek. Yanıltıcı propagandayla başta Mısır ve Körfez devletleri olmak üzere Müslüman ülkeleri, Filistin’in barışa yanaşmadığı yalanına inandırmak, dünya kamuoyunu yönlendirmek…
Ne var ki İsrail’in bu “soykırım oyunu” daha baştan sırıtıyor. Başbakan’ın bu ziyaretinin İsrail’i katliam ve zulüm politikasına caydırmayacağının sinyalleri veriliyor.
“İsrail bizi büyük bir hayalkırıklığına uğratmıştır” diyen Dışişleri Bakanı Babacan’ın, geçtiğimiz hafta başında Ankara’ya gelen İsrail Başbakanı Olmert’in “Gazze’ye saldırmayacakları” taahhüdüne rağmen bu denli büyük bir saldırıyı yapmasından, Türkiye ve dünyadan gönderilen yardımları engellemesinden yakınmasına, İsrail’in Ankara Büyükelçisi’nin büyük bir fütursuzlukla “Bildirmek mecburiyetinde değiliz” demesi, “saygısızlığının” ifâdesi…
ONCA DESTEK VE ANLAŞMAYA RAĞMEN…
Esasen Ankara’nın Telaviv’e onca desteğine, ekonomik ve stratejik savunma işbirliğine rağmen İsrail’in Türkiye’yi kaale almayıp Başbakan’ın tâbiriyle “saygısızlığı” ilk değil.
Hatırlanacağı üzere bütün bu işbirliği ve ihâlelerin sürdüğü sırada Başbakan’ın, HAMAS lideri Şeyh Ahmed Yasin’in iki oğluyla sabah namazına giderken katledilmesi tepkisine İsrail hoyratça karşılık verdi. Yerine geçen Rantisi’yi de “öldüreceğim” dedi ve pervâsızca katletti. Peşinden büyük bir pişkinlikle “dostluk ve işbirliği” terânelerine devam etti…
Başbakan’ın, iki milyon Filistinliyi ablukaya alıp gıda, su, ilâç, elektrik ve akaryakıt ambargosunu uygulayan İsrail’e yaptığı “ikaz”a da tepki gösterdi. İsrail Büyükelçi Goby Leby, Ankara’ya “protesto notası” iletti. Bu Telaviv’deki Türkiye Büyükelçisi Namık Tan İsrail Dışişleri Bakanlığına çağrılarak “uyarıldı.”
İsrail, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejât’ın ziyaretinde aynı “saygısızlığı” yaptı. “Yerli medya” 1996’dan bu yana İran\'dan Türkiye’ye yapılan ziyareti ve İstanbul’da gerçekleşen enerji işbirliğinin de içinde bulunduğu görüşmeleri, “Anıtkabir’e gidip gitmeme” tartışmaları arasında karalamaya kalkışırken, İsrail Türkiye’nin hükümranlığına müdahâle etti; “Türkiye İsrail’le dostsa İran Cumhurbaşkanı Türkiye’ye ayak basmamalı” türü ilkel, ırkçı ve “dostluğa” yakışmayan saygısızlıklar sergiledi.
Türkiye’nin Annapolis öncesi, İsrail Cumhurbaşkanı Peres’i Abbas’la buluşturup ve ilk defa bir “siyonist lideri” TBMM’de konuşturması “jesti” bir kalemde silindi
Keza işgal altındaki Irak’la komşuları Türkiye, İran ve Suriye’nin, ABD ve İsrail’in destek verdiği bölgedeki terör örgütü PEJAK ve PKK ile mücadele işbirliğini öneren Tahran’la Ankara’nın işbirliğini, bu çerçevede petrol ve gaz mutâbakatını geliştirmesini, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak bir boru hattının döşenmesini açıkça istemedi.
Suriye’deki tesisleri bombalayan İsrail savaş uçakları, yakıt tanklarını Türkiye topraklarına attı. Dışişleri “nota” vermek yerine salt “izâhat”la yetindi, sessiz kaldı. Keza Başbakan’ın “ricâsı” üzerine Kudüs’e giden Türk heyetinin araştırmalarıyla, İsrail hükûmetinin Hârem’üş Şerif civarında İslâm eserlerini tahrip eden kazılara ve yıkım çalışmalarına daha da hız verildi…
KUDÜS-Ü ŞERİF’E VE MESCİD’ÜL AKSA’YA SAYGI…
Şüphesiz İsrail’i bu denli pervâsızlığa iten, son altı yıldır Ankara’nın onca zulüm ve katliama rağmen İsrail’le işbirliği ve anlaşmaları sürdürmesi, yenilerini imzalamasıydı.
AKP’li Murat Mercan, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı sıfatıyla, İsrail’in Dışişleri eski Bakanı Şaransky’nin başkanlığını yaptığı Adelson Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün davetlisi olarak gittiği İsrail’de Haaretz gazetesine verdiği demeçte, “Nükleer bir İran’ın Türkiye için de tehdit olduğunu ve İran’a önlemlerin etkili olmasını” önerdi.
Türkiye’nin ve tüm bölgenin nükleer silahlardan arındırılması gereğini dile getirdi. Lâkin “Buna İsrail’in nükleer silâhları da dahil mi?” sorusuna, “İsrail’in ancak kendini tehdit altında hissetmediği zaman nükleer silâhlarından vazgeçebileceği” cevabını verdi!
İsrail’le antlaşmalara yenilerinin eklendiği bu süreçte, Gazze’yi bombalayan, çocukların ve kadınların çoklukta olduğu 350 insanın katledildiği, binden fazlasının yaralandığı katliamda İsrail uçakları, Konya ovası üzerindeki eğitim uçuşları yaptı. Tıpkı İncirlik’ten ve Anadolu’daki diğer üslerden havalanan işgalci Amerikan uçaklarının Müslüman komşu Irak kent ve köylerini bombalaması gibi…
Bundandır ki Ankara, artık “Yahudi lobisi”ne iliştirilmiş “yerli” masonik mahfillerin “Aman İsrail’le ilişkileri bozmayın, aksi halde daha da azgınlaşır” türü örtülü tuzak tehditlere ve telkinlere gelmemeli.
Son bir yılda üç kez Filistin’e büyük saldırı düzenleyen ve fırsat buldukça yüzlerce mâsum sivili, çocuk, kadın ve sivili katleden İsrail’e mutlaka etkili diplomatik yaptırımlar uygulamalı. Başta savunma işbirliği alanındaki askerî işbirliklerini, ekonomik mutâbakatları, enerji anlaşmalarını, silâh ihâlelerini iptal etmeli…
Dörtyüz yıl Osmanlı idâresinde kalan Filistin’e ve İslâm’ın üçüncü mukaddes beldesi Kudüs-ü Şerif’e saygı budur. Milleti oyalamaya gerek yok; zira Filistin’i zulümden, Mescid’ül Aksa’yı işgalden kurtarman başka yolu yok…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.