Ankara’nın yanlışı, Türkiye’ye kaybettiriyor…
Ankara’nın Libya’ya operasyon kararına katılması, sadece Başbakan’ın “Libya’ya yatırımlar saçmalıktır ve müdahale yanlıştır” sözlerinin ardından “Libya’ya yönelik askerî müdahaleye destek” çelişkisiyle kalmıyor; bu ülkedeki onbinlerce Türk işçisini işinden etmekle karşı karşıya bıraktırıyor.
Bilindiği gibi Başbakan, Mısır’daki olaylara karşı Mübarek yönetimine sert çıkıp çekilmesini istemesine mukabil, Kaddafi idaresine sessiz kaldığı eleştirilerine, “Bekâra karşı boşamak kolaydır” deyip, bu ülkede iş yapan onbinlerce vatandaşın can güvenliği ve işlerini kaybetmemeleri sorumluluğuyla tepki vermediklerini söylemişti. Peşinden Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve iktidar cânibinden gelen açıklamalar hep bu “gerekçe”ye dayandırıldı.
Türkiye’nin “Libya bilânçosu” oldukça ağır. Krizden önce bu ülkede en az 15 bin Türk işçisi çalışıyordu. Hâlen Türk şirketlerinin 15 milyar doları bulan yatırımlarının yanısıra bir milyar dolarlık geniş makine parkı bulunuyor. Müteahhitlik ve işçilik kaybı aylık toplam 40 milyon doları aşıyor. Bir milyar dolara yakın tahsil edilmemiş hakedişi/alacağı var. Devam eden projelerin tutarının 15 milyar dolara vardığı, Türkiye’nin Libya’da 20 milyar dolarının bulunduğu belirtiliyor…
Kısacası, iç karışıklık, en çok Türk işçilerinin ve müteşebbislerinin işlerine sekte vurmakta. Ekonomik alanda da Türkiye’ye zarar vermekte…
MÜDAHALE BERBAT ETTİ…
Müdahaleden önce Libya’da işe ara verme sebeplerinin ortadan kalktığı belirtilip, işe başlamak için müteşebbislere görüşme dâvetleri gelmişti.
İşçilerin kaldığı yerler yakılıp şantiyeler büyük oranda tahrip edilse de, karışıklığın bitmesiyle, büyük iş hacmine ve yatırımlara kaldığı yerden devam edilmesi plânlanıyordu. Bunun için Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DİEK) bünyesindeki iş konseyleri başkanlarının “öneri paketi” tartışılıyordu…
Ne var ki müdahale her şeyi daha da berbat etti. Kaddafi kalsa da gitse de iç karışıklık ve kargaşa, Türk müteşebbislerinin işini zora sokacak. Kalsa üç-altı ay, gitse en az bir yıl işe başlanmasının erteleneceğinden bahsediliyor. İşçiler ve âileleri, “iç karışıklık sona erinceye kadar “geçici süre”yle getirildi, ama müdahale her haliyle Türkiye’nin aleyhinde oluyor.
Ankara Libya’ya müdahaleye destek görüşmeleri yaparken, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın, Libya’ya müdahalenin bir an önce sona ermesini ve kan akmamasını tercih ettiklerini söyleyip, bu ülkede çalışan ve mağdur olan sosyal güvenlik sistemine kayıtlı Türk işçileri için işsizlik sigortası ile meslek edindirme kurslarının devreye girebileceğini açıklıyor.
ECNEBİLERİN PİS ÇIKARLARI HESABINA!
Dış Ticaretten sorumlu Bakan’ın, Türkiye’nin Libya’da firmaları, şantiyeleri, makineleri ve hâlen gönüllü kalan işçilerinin bulunduğunu, işler yoluna girdikten, gerekli huzur ve emniyet sağlandıktan sonra tekrar hepsinin işlerinin başına döneceğini ve birçok ülkenin yarım bıraktığı, gelmediği işleri tamamlayacakları beklentisinin aksine, hükûmetinin operasyon kararına katılması ve katkısı. bütün bu temennileri havada bıraktırıyor…
Libya’ya daha fazla kan akmaması ve barış ortamının sağlanıp askerî müdahalenin biran önce sona ermesi” temennisine karşı Ankara’nın kan akmasını netice veren askerî müdahaheye desteği, Türkiye’nin önünü tıkıyor.
Görünen o ki Libya’ya operasyon kararı, bütün bu “onarım projeleri”ni berhava etmekte…
Kısacası, ABD, Fransa, İngiltere ile işgal ortakları ve uyduları, sömürgeci emperyal baskılarla tıpkı Irak’ta ve Afganistan’da olduğu gibi, egemenlik, petrol ve pis çıkarları hesâbına öteden beri koruyup kollayıp kontrollü olarak yönettikleri Kaddafi’nin halkına karşı acımasızlığını ve dayattığı baskısını kullanmakta…
Ve Ankara’nın yanlışı, Türkiye’ye kaybettirmekte
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.