İnsanlığın sonu ve görevimiz

İnsanlığın sonu ve görevimiz

İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırıma gösterilen tepkiler, Batı dünyasında insanlığın bittiğini gösteriyor.
ABD, her zaman olduğu gibi İsrail’e suç ortaklığı yaparak, bu insanlık dramını İsrail’in savunma hakkı olarak meşru gördüğünü ifade etti.
AB dönem başkanı Çekoslavak Karel Schwarzenerg de paralel bir açıklama yaparak, İsrail’e destek verdi.
Bazı Batı ülkelerinin gösterdiği kınama mesajları ise tamamen yasak savmadan ibaret, hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan tepkiler..
Hâlbuki yapılması gereken mücerret reaksiyonlarla yetinmek değil, bu kanlı oyunun derhal sona erdirilmesi için gayret sarf etmek. Bunun yolu da kınamakla iktifa etmekten geçmiyor. İnsiyatif almak, İsrail’e karşı müeyyideler koymak gerekiyor.
İsrail gibi bir devletin bulunduğu Coğrafya’da sadece ABD’nin yardımıyla varlığını sürdürmesi mümkün değil.
Birkaç ülkenin tavır koyması, mesela ticareti kesmesi, ilişkilerini askıya alması, İsrail’in tüm iştihasını bitirir. Bırakınız Batı dünyasını, Arap ülkelerinin haysiyetli bir duruş göstermesi bile İsrail saldırganlığının bitmesi için kâfidir.
Tabi, Batı dünyasından önce iğneyi de çuvaldızı da kendimize batırmamız lazım. Arapların göstermediği bir basiretliliği, Batı dünyasından beklemek hamakattır. Neticesiz kalacağı belli olmasına rağmen yine de İsrail’e en büyük, en ciddi tepki Türkiye’den geldi. Başbakan’ın durup dinlenmeden sağa sola koşturması, –Dökülen kardeşkanı-konusunda derin bir hassasiyetin ürünüdür. Bu Türk halkının hassasiyetidir. Yapılan hiçbir hayırlı teşebbüs boşa gitmez. Başbakan Erdoğan’ın temasları yarın ki büyük Türkiye’ye yatırımdır. Osmanlı Coğrafyasında Türk milletinin prestijini yeniden kazanmasıdır. Yakın bir gelecekte bütün bu çabalar Türkiye’nin kar hanesine yazılarak geri dönecektir. Bu gayretler, hiçbir karşılığı olmasa da mensubu olduğumuz medeniyetin bize yüklediği bir görevdir. Adil olmak, mazlumun yanında yer almak, bunu yaparken din, mezhep ve medeniyet ayırımı yapmamak inançlarımızın bir gereğidir.
Birkaç milyonluk İsrail’in hiçbir uluslararası kural tanımadan başlattığı soykırım bize şunu gösteriyor. ABD ve Batı dünyasının desteği olmasa, İsrail hiçbir zaman bu kanlı oyuna teşebbüs edemezdi. Her seferinde ABD’nin himayesine güvenerek –Müslüman-kanı içmiş, yaptığı insanlık dışı eylemlerden asla pişmanlık duymamıştır. Araplar ne zaman onurlu bir tutum içine girip, İsrail ile savaşmışlarsa karşılarında ABD ve Batı dünyasını bulmuşlardır. İsrail’in varlık sebebi ABD’dir. Yani, ABD olmasa, İsrail’de olmazdı.
Bugün, İslam dünyasının en büyük zaafı, böyle caydırıcı bir güce sahip olmamasıdır.
Bir dönem bunu Osmanlı yapmıştı. Kanatlarını bir paratoner gibi açarak tüm İslam dünyasını himayesi altına almıştı. Türk milleti güçlü olduğu zaman, İslam dünyası da güçlü olmuş, İslam coğrafyası bir huzur adasına dönmüştür.
Şimdi de bu saldırıların durması buna bağlıdır. AB’den,ABD’den medet umarak akan kanı durdurmak mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır.. Bizim, bizden başka ağlayanımız yoktur. Hem kendimiz, hem İslam dünyası, hem de İsrail’in ayakları altında paspas edilen insanlığın geleceği için güçlü olmalıyız. Türk milleti güçlü olursa, İslam dünyasının gözyaşları da biter.
Ne demiş şair;”Aziz-i vakt idik, ada zelil kıldı bizi” Önce bu zilletten kurtulacak, sonra yeniden aziz-i vakt olacağız. Ama inanarak, çalışarak, gayret ederek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi