Dünya sahipsiz değil!..
Böylesi bir durumla, ilk olarak 1991 senesinde ABD Irak'ı bombalamaya başladığında karşılaşmıştık.
Bağdat'tan canlı yayın yapan TV'ler, ABD'nin Irak'a yönelik olarak başlattığı saldırıyı, canlı olarak yayınlıyorlardı.
Ve bütün dünya, ilk defa o zaman, 'naklen savaş' denilen olayla karşılaşmıştı...
O dönemin teknik imkanları bugünkü gibi olmadığı için, görüntüler çok net değildi. Ama yine de otel terasından yapılan çekimler, Bağdat'ın korkunç bir bombardımana tabi tutulduğunu anlamamıza yetiyordu.
Şimdi İsrail'in Gazze'ye yaptığı alçakça saldırıları izliyoruz televizyonlardan.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ise uzaktan yapılan çekimlerle izliyoruz.
Yakından değil, çünkü İsrail, medya mansuplarının belli bir mesafeden ileri geçmesini yasaklıyor: Melanetini, nasıl bir vahşet işlediğini dünyanın gözlerinden biraz olsun gözlemek için.
Ama ateş kusan helikopterleri, uçakları; insafsızca, ellerinde basit silahlardan ve taştan başka bir şey olmayan Gazzelilerin üzerine üzerine yürüyen korkunç tankları görüyoruz, uzaktan da olsa.
Atılan ve atıldıktan sonra kendi içinde parçalara ayrılıp geniş bir alana yayılan ve oralarda tekrardan patlayan bombaları görüyoruz: İsrailli yetkililerin, 'sivil halkı kesinlikle hedef almadıkları' şeklinde, yalan olduğunu herkesin bildiği, alçakça beyanları eşliğinde...
İsrail'in; akla, mantığa, uluslararası hukuka, ve düpedüz insanlığa da aykırı saldırılarının; bir de, normalde kullanılmaması gereken silahlarla takviye edilip edilmediği sorusu, zihinleri kurcalıyor.
Ama dünya sahipsiz, bölge sahipsiz ve bu arada Filistin, yani Gazze de sahipsiz olduğu için, kimse de sormuyor, soramıyor İsrail'e...
Küçücük bir coğrafyaya sıkışıp kalmış, abluka sebebiyle zaten perişan ve savunmasız insanlara, dünyanın en gelişmiş silahlarıyla yapılan saldırıyı 'savunma' olarak yorumlayabilecek kadar alçaklaşmış olanların, bu sırada 'yasak silahlar kullanılıp kullanılmadığını' soracak yüzü mü var ki...
Gazze'deki doktorlar, hastahanelere getirilen yaralı ve şehitlerde, normal olmayan haller tesbit edildiğini bildiriyorlar.
Ve bu arada İsrail ekonomisinin de ağırlıklı olarak silah üretimine dayandığını, bu ülkenin savaş ve karışıklıklar olduğunda büyüme gösterdiğini öğreniyoruz, uzmanların yorumlarından.
Türkiye'de olduğu gibi bütün dünya televizyonlarında da gösterilen: Atıldıktan sonra parçalara ayrılıp, şemsiye gibi etrafa yayılan ve düştüğü yerlerde tekrar patlayan bombalar, çok ilgi çekmiştir muhakkak.
Bizim görmediğimiz, dikkatlerimizden kaçan görüntüler de vardır, pazarlama unsuru olarak kullanılan. Mesela İsrail, medya mensuplarını yaklaştırmadığı Gazze'de, yeni icat ettiği başka silahları da kullanıp, bunların nasıl çalıştığını, nasıl etki ettiğini kaydederek, meraklılarına göstermek için saklıyor olabilir...
İnsanlıktan uzak, insaf sahibi olmayan, bütün dertleri insanların nasıl daha çok, daha çabuk ve daha kolay öldürebilecekleri olan potansiyel silah müşterileri, gördükleri sebebiyle heyecanlanıyorlardır muhakkak.
Yeni icat edilen ve pazarlanma şansı yüksek; tecrübesi de Gazze'deki insanlar üzerinde yapılmış silahlardan ne kadar çok satacaklarını ve ne büyük paralar kazanacaklarını hayal eden 'savaş lordları' da, ellerini ovuşturuyorlardır büyük ihtimalle...
Ne diyorduk?..
Dünya sahipsiz, bölge sahipsiz ve Gazze de sahipsiz...
Yani öyle gibi gözüküyor..
Ama biz çok iyi biliyoruz ki; bu böyle değildir!..
Geçtiğimiz Pazar günü, soğuk ve yağışlı havaya rağmen Saadet Partisi'nin düzenlediği mitinge katılan yüzbinler, bunun böyle olmadığının en önemli göstergelerinden...
Zaten, esas olarak her şeyin bir sahibi var ve bütün olup bitenleri nihai olarak değerlendirecek olan da, O'dur!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.