Filistin hepimizin davasıdır
İsrail vuruyor, biz burada kavga ediyoruz. MHP genel başkanı Devlet Bahçeli, haftalık grup toplantısında, İsrail saldırısını Başbakan Erdoğan’ın önceden bildiğini ima eden sözler söyledi.
Bu çok ağır bir itham.
Siyaset ciddi bir iştir. Laf olsun diye her iddianın dillendirileceği, ulu orta itham ve isnatların yapılabileceği bir alan değildir. Söylenen her söz toplum vicdanında derin izler bırakıyor. Muhatabı yıpratmaya yönelik her iddia geniş yankılar uyandırıyor.
Siyasette mevzi kazanmak için, ağır eleştiriler yapabilir, sarsıcı ifadeler kullanabilirsiniz. Mesela başbakan’ın temaslarını yeterli bulmamak, daha aktif daha somut adımlar atmasını beklemek bir eleştiridir. Ve böyle bir eleştiri kimseyi rahatsız etmez.
Ama İsrail ile işbirliği iddiasında bulunmak bambaşka bir şeydir. Bu eleştiri değil, onun çok ötesinde siyaset kurumunu zan altında bırakan bir ifadedir.
Her eleştiri sanıldığı gibi muhatabı vurmaz. Ölçü kaçırılırsa yapılan tenkitler sahibine zarar verir. Siyaset kurumuna olan güveni sarsar, en hayırhah teşebbüsler bile toplumda yaratılan güvensizlik duygusu yüzünden sahipsiz kalır. En önemlisi siyasetçilerin inandırıcılığına zarar verir.
Şimdi, Bahçeli’nin bu iddiasının toplum tarafından inandırıcı bulunduğunu kim söyleyebilir. Bırakınız toplumu, MHP tabanının bile böyle mübalağalı bir iddiaya inanacağını sanmıyorum. Bahçeli, Başbakanı eleştireyim derken kantarın topuzunu öyle kaçırıyor ki, kendi itibarını, saygınlığını, ayaklar altına atıyor.
Ortada açık bir soykırım var. İsrail’in yaptığı dünyanın her yerinde açık bir savaş suçudur. Uluslar arası hukuk bu insanlık dramına asla cevaz vermez. Hep beraber Filistin’deki kardeşlerimiz için nasıl bir strateji izlememiz gerektiğini tartışmamız gerekirken, eleştiri oklarını böylesi hayati bir meselede bile birbirimize yöneltmemiz yanlıştır.
Filistin soykırımı bizi birbirimize düşürmemeli, bizi birleştirmelidir. Ben Bahçeli’nin de insanın kanını donduran görüntüler karşısında büyük acı çektiğini tahmin ediyorum. Çünkü vicdanını kaybetmemiş hiçbir insan bu insanlık dramına kayıtsız kalamaz. Ama bu acıyı terennüm ederken politik kaygılarla hareket etmek, mevzi kazanmaya çalışmak verilen desteğin değerini de düşürür.
Siyasi görüşlerimiz, inançlarımız, hassasiyetlerimiz farklı olabilir. Öyle olaylar, vardır ki bu farklar anlamını kaybeder. Filistin meselesinde de öyle bir noktadayız. Politik hesapları aşan, bizi her türlü kayıttan bağımsız davranmaya iten bir durumla karşı karşıyayız. Sözün bittiği, elle tutulur, gözle görülür hamleler yapmamızı gerektiren bir konumdayız.
En azından bu meselede kavgalarımızı ertelememiz gerekiyor.
Eksikleri, yanlışları, yetersizlikler, hatta bizden istimdat isteyenlere karşı gösterdiğimiz zaafları eleştirelim. Kendi önerilerimizi, reaksiyonlarımızı, hissiyatımızı en çarpıcı cümlelerle ifade edelim. Ama bir birimizi vurmayalım.
Çünkü bu AKP’nin, MHP’nin, BBP’nin davası değil, hepimizin davasıdır...