Gazze katliamının ortaya koyduğu gerçekler

Gazze katliamının ortaya koyduğu gerçekler

“Biz yahudilere değil siyonistlere karşıyız” diyen saf Müslümanlar Gazze katliamıyla öğrendiler ki bu söz sadece bir iyi niyetten ibaret. Çünkü şu anda Gazze’de yapılan soykırımı, İsraillilerin yüzde doksanı haklı ve yerinde görüyor. Sadece yüzde onu katliama karşı ve durdurulması için gösteri ve yürüyüş tertip ediyor. Demek ki, İsraillilerin yüzde doksanı siyonist, sadece yüzde onu sıradan yahudi. Bu yüzde on istisna teşkil eder. İstisnalar ise genel kaideyi bozmaz. Yani insanlığını kaybetmemiş olan yüzde onun dışında, İsrail yüzde doksan nisbetinde siyonist bir devlet.
Bu topluluğa mûsevi de deniliyor. İsrail nüfusu içinde siyonist olmayan yahudi ve musevileri ara ki bulasın. Onun için, bir kimse, “ben musevilere düşmanım” dese, yüzde on yanılma payıyla doğru konuşmuş olur.
2005 Haziran’ının ilk haftasında New York’da yahudilerden cesaret ödülü aldığı zaman “Musevi düşmanlığı utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür. Sapkınlıktır, sapıklıktır” diyen sayın Başbakan bile, bu sözü kanaatimce artık tekrarlamayacaktır. Çünkü musevilerin Gazze katliamı karşısında sessiz kalan dünya liderlerine rağmen, en sert sözleri, kendileri söylediler.
İşin özeti şudur: Musevilere düşman olan varsa, bu düşmanlık onların şahıslarına değil, -Gazze misali- caniliklerinedir. Bu da bir sapkınlık değil, insanlık icabıdır. Gazze’deki soykırım karşısında bütün dünya ayağa kalktığı halde, Türkiye’deki bazıları hâlâ kulakları üzerine uyumakta, acı feryatları duymamaktadırlar.
Bu sağırlığa karşı kızgınlığını frenleyemeyen sevgili Hasan Karakaya şunları yazdı: “Sadece onların değil, onlara destek veren, en azından “soykırıma sessiz” kalan “dükalık”ların, “lobi”lerin, “lions, rotaryen ve mason locası” gibi kulüplerin de içine tüküreyim!..”
Birinci AKP hükümetinin ilk yılında Sayın Başbakan’la beraber Antalya Rotary Kulübü’nde bir konuşma yapan Sayın Bülent Arınç, hemşehrisi Karakaya’nın bu cümlelerini okumuştur. Sayın Arınç o toplantıda rotaryenlere hitaben şöyle demişti: “Bizim peygamberimiz ‘Veren el alan elden üstündür’ buyuruyor. Siz veren elsiniz, öpülesi elsiniz.”
Gazze katliamı karşısında sessiz kalan rotaryenler hakkında Bülent Bey de bu sözleri bir daha tekrarlamaz. Kanaatımız odur.
Türkiye Hahambaşısı İshak Haleva’nın, Hamas’ı iktidara taşıyan Filistin seçimleri öncesindeki şu sözlerine ne demeli: “İktidara geldiklerinde hizaya geliverirler.” Demek ki, İsrail’in, Hamas’ı hizaya getirme planı zihinlerinde zaten var ve bundan Haleva da haberdar...
Değerli okuyucular, şunu kesinkes bilelim ki, Müslümanlar hakkında onların böyle düşünmeleri -adetâ- museviliğin bir şartı. Anadan doğma hepsinde... Yukarıda söylediğimiz gibi yüzde onu hariç...
Ya Türk Musevi Cemaati Başkanı Silvio Ovadyo’nun sözlerine de demeli? İsrail’in Gazze’ye saldırısı hakkında bir açıklama yapıp yapmayacağını soran muhabir arkadaşımıza verdiği nezaket kâideleri dışındaki sözleri şöyle: “Sizi ne ilgilendiriyor? Size mi düştü bunu sormak? Allah Allah ya!”
Yahudi cenahı böyle de, Hıristiyan tarafı başka mı? Ne gezer!.. Dünya ayağa kalktığı halde, Katolik âleminin başı Papa da Gazze vahşetini kınayamadı...
AB, ABD ve Birleşmiş Milletler’in de aynı sessizlikte olduğunu hepimiz biliyoruz.
Dikkat! Hıristiyan âleminin de yahudilerin de tavrını, bizdeki Diyalog ve Hoşgörü cemaatına havale ediyorum. Milyarlar değil trilyonlar dökerek yaptığınız diyalog toplantılarının meyvesi böyle acı mı olacaktı? Diyalog, böyle bir soykırımda işe yaramayacaksa ne zaman işe yarayacak?
Diyalog, “Hıristiyan ve yahudiler de cennete girecek” demekten mi ibaretti? Onlarla oturup karşılıklı çay-kahve höpürdetmekten başka işe yaramaz mı bu diyalog denilen şey!..
Bunca senedir diyalog yapıyorsunuz, neticesi namaz kılanların camide bombalanması ve cami tahribatı; o kadar!..
Ne diyaloğu efendim ne? Karşınızdaki adamların zihninde Müslüman düşmanlığı o kadar derinlerde ki, ABD’de uçağa binen iki Müslüman aile uçaktan indiriliyor.
Hem bu İsrail propagandası ne öyle? Nuh Gönültaş’ın yazdığına bakın: “İsrail, Türkiye’ye verdiği teknolojilerle ilgili olarak diğer ülkeler gibi kayıt ve şartlar ileri sürmüyor. Yine bu ülkeler gibi cihazı verip teknolojisini vermemezlik gibi bir politika gütmüyor.”
Aklıma gelen bir hususu yazmazsam içimde kalır. Yazacağım:
Dinlerarası Diyalog’un bir kanadının başı olan Papa, Gazze soykırımını kınamadı. Peki Diyalog’un ikinci tarafının başında olan Fethullah Hoca niçin sadra şifa bir kınamada bulunmadı?
Arada bir açıklama yapan Hoca Efendi’den bunu beklemek hakkımız değil mi?
Eeee... Gelelim hükümetimize...
AKP’den önceki Ecevit hükümeti zamanında İsrail ile yapılan anlaşma gereği, İsrail pilotları bizim Konya Ovası’nda el’an tatbikat yapıyor. Tatbikat niçin yapılır? İhtiyaç olduğunda düşmana karşı kullanmak için...
Değerli okuyucular, İsrail bizim topraklarımızda yaptığı bu tatbikatı kimleri öldürmek için yapıyor?
ABD’yi, Çin’i, Japonya’yı, İsveç veya Norveç’i değil, Müslümanları... Önce de Filistinlileri öldürmek için...
Bu tatbikata topraklarımız hâlâ açık. Burada öğrendiklerini Filistinlilere uyguluyorlar. Sayın Başbakanım! Konya Ovası’nda öğrendiklerini Filistinlilere tatbik ettikleri için İsrail’i suçlamanın izahı nedir?
“Ne yapalım! Bizden önceki hükümetin aldığı kararı uygulamak mecburiyetindeyiz” derseniz bunu vatandaşa kabul ettiremezsiniz. Çünkü biz biliyoruz ki, sizden önceki hükümetin aldığı öyle kararlar var ki, kendileri karar aldıkları halde kendileri uygulayamadılar, ama onların aldıkları kararı siz uyguluyorsunuz. Meselâ: Daha önce camilerden elektrik ve su parası alınmadığı halde, Ecevit hükümeti “Camilerden elektrik ve su parası alınması” kararı aldı. Aldı da “Bize gâvur derler” korkusuyla tatbik edemedi.
Onların aldığı bu kararı şimdi siz tatbik ediyorsunuz. Nasıl onların tatbik etmediğini tatbik ediyorsanız, onların tatbik ettiğini de pekâlâ tatbik etmeyebilir, İsrail pilotlarının Türkiye’de tatbikat yapmasına son verebilirsiniz.
Yoksa, kendi topraklarımızda böyle bir tasarruf hakkımız yok mu? Bilmediğimiz başka noktalar mı var?
Ama bildiğimiz bir şey varsa, İsrail pilotlarının tatbikatının hedefi sadece Müslümanlardır.
Sayın Başbakanım! Ecevit hükümetinin İsrail’e verdiği tank ihalesinin askıya alınmasını istiyordunuz. Şu anda verilmiş olan 2 milyon dolarlık silah ticaretimizi siz niye askıya almıyorsunuz?..
Sayın Cumhurbaşkanımız da “Bu, ülkemiz için kanayan bir yaradır. İsrail saldırganlığına onay vermek ve görmezlikten gelmek anlamına gelir” diyordu.
Sizin bu sözlerinizi nereye koyacağız Sayın Başbakanım ve Sayın Cumhurbaşkanım?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi