Neden Kaos İstiyor?
Adamı anlamak zor. Belki gerekmez de. Ama halkı etkileme ihtimali var ve bu da bizi ilgilendiriyor doğrusu.
Bu son Ergenekon dalgası için yaptığı apar topar konuşma öyle yenilir yutulur yanlışlıklar içermiyor. Normalde hiçbir hukukçu veya devlet adamı bunu yapmaz. Bu adamda ikisi de var ve de yapıyor.
Peki, ama neden?
Baykal bu kadar büyük bir hatayı bilerek niçin yapıyor acaba? Acaba bir “daralan çember” endişesi mi var?
Resmen yargıya müdahale yapıyor. Daha önce de Anayasa Mahkemesini “yoksa kaos çıkar” diye tehdit etmişti.
AKP nin kapatılması gündemde iken ise, “herkes yargıya güvenmeli. Bir mahkeme kararından dolayı kaos maos çıkmaz” demişti.
Şimdi yine tam tersini söylüyor. Bir ilkesi yok Baykal’ın. Sürekli zikzaklar çiziyor. Bir çelişkiler yumağı Baykal. İşine nasıl gelirse öyledir. Boşuna değil Demirel’e sevgisi ve onu örnek alması. “Dün dündür, bugün bugündür” değil mi?
Bu bir yargı işidir. Beğenmese bile oturup sonucu beklemek gerektiğini herkes gibi o da bilir. Bunların hükümetten bağımsız mahkeme icraatı olduğunu da bilir. Bunlara müdahalenin suç olduğunu da bilir.
Görüyorsunuz ki bilmek yetmiyor. Hatta Baykal yargıya müdahale ile yetinmiyor, perişan bir üslupla üstelik tahrik de ediyor. “Bu bir intikamdır” diyor. Güya 28 Şubatın intikamını alıyormuş hükümet.
Bunlar da yetmiyor, üstüne üstlük “sessiz kalanları” bir de tehdit ediyor.
Sizce “sessiz kalanlar” demekle kimi kastediyor?
Şu sorulara Baykal da, adamları da cevap bulmalıdır:
Bu gözaltı talimatı savcılıktan mı geldi hükümetten mi? Baykal bunu bilmez mi?
Elbette bilir. Peki, bu tehdit de neyin nesi?
Bu hükümeti işin içine çekiş neyin nesi?
Bu kaos, bu karmaşa ve kargaşa çabası neyin nesi?
Hele de Cumhurbaşkanını işin içine çekmesi çok düşündürücü…
Ya alttan alta Genel Kurmaya göndermelere ne demeli? “Bu karşı çıkmama ve sessiz kalmanın hesabını verirler” demek de neyin nesi?
Tam da bu kriz ortamında Allah korusun asker de yargıya müdahale etse iyi mi olur?
Yeni bir e-muhtıra gelse, ülke ve demokrasi mi kazanır?
Bunu sordular ona. “Yok, ben sandığı kasdettim” diyor. “Darbe dönemi bitti” diyor. Nasıl diyorsa iyi ki bunu diyor.
Ama demezler mi adama, “bu hükümet sandıktan çıkmadı mı?” diye.
Dediğine göre “Herkes bir şeyler yapmalı imiş.”
Ne yapmalı?
Kanunlara meydan mı okumalı?
Sokaklara inmeli ve yakıp yıkmalı mı?
Hoşuna mı gider bu?
Halkın aklı başında hamdolsun, gayet olgun hareket ediyor. Oturup sabırla sonucu bekliyor. Sonuçta suçlu varsa çeksin cezasını. Yoksa da aklanırlar, biter.
“Ama sorgular çok uzuyormuş.”
Evet, bunda haklı olabilir. Araştırılsın, mecburiyet varsa elden ne gelir, yok keyfilik varsa önlensin elbette. İnsanlar boşuna yatmasın içerde.
Ama Baykal daha baştan “bunlar suçsuz” diyor. Öyle “sanırım, zannederim” falan yok. Doğrudan “bunlar suçsuzdur” diyor.
Nerden biliyor acaba?
Hani şu meşhur “niyet okuyuculuğu” ile “kalplerini mi görüyor” yine?
Hem nasıl kefil olabiliyor onca adamın suçsuzluğuna? Gece gündüz yanlarında mıydı onların?
Ya yarın suçlu bulunulursa?
Bakalım, bunlar henüz “sanık”tır, biz de “suçlu” demiyoruz elbette. Beraat-i zimmet asıldır. Sonuç yargıdan sonra belli olacaktır.
Baykal’ın bir garipliği de “basın yapılanmasına” itiraz etmesidir. “Basına müdahale var” diyor.
Neymiş?
Hükümeti tenkit etmiyorlarmış, kendilerini desteklemiyorlarmış. Aman Allahım, kargalar bile güler buna!
Medyayı, aydınları, halkı ülkeye sahip çıkmaya çağırıyor. Ne olmuş, düşman mı işgal etmiş ülkeyi?
İktidar seçimi, sandığı iptal mi etmiş?
Ne olmuş ki halk ülkeye sahip çıkacakmış?
Baykal bu tahribi niye yapar halkına, ülkesine, hem de şu kriz ortamında?
Bence halktan ümidini kestiğinden yapar. Onun halktan umudu yok. Biliyor ki iktidar kendisine gelirse ancak yasal olmayan başka yollardan gelir.
Gelir mi?
Gaybı Allah bilir ama kimse ihtimal vermiyor artık. Hatta o da vermiyor. “O işler bitti artık” diyor.
Peki, ama derdi ne o zaman? Bu kaosu neden ister?
Alışkanlık efendim, alışkanlık.
Adam ömründe muhalefetten başka bir şey yapmamış ki…