Turgay Yener

Turgay Yener

Abdulhamit Han'ın mirasına sahip çıkamadık

Abdulhamit Han'ın mirasına sahip çıkamadık

Bir ara “Ben artık ‘watchdog’um” diyerek ‘Gözlem köpeği’ olacağını yazmıştı.

Şimdi Bursa’da Gazze katliamını kınayan bir pankarttan rahatsız olmuş.

Pankartta “Buraya köpekler, Yahudiler ve Ermeniler giremez” yazdığı için bundan fena hâlde gocunmuş!

“Gazze’de katledilen insanları savunacağım diye, başka insanların onurunu, hayatını katletmeyin” diye veryansın ediyor!

Sormak gerekmez mi, Pop Sosyolog’a:

Hangi insanın?!

Çoluk-çocuk, yaşlı-kadın demeden; hastane, ambulans, ibadethane, yardım kuruluşu merkezleri, sivil sığınma evleri demeden masumların üzerine tonlarca bomba yağdıran insanın mı?

Yahudileri kastederek “insanların onurunu hayatını katletmeyin” demiş.

İşte bu tam Yahudi mantığı… Malum, Yahudi komşusunu bir taraftan döver, diğer taraftan “yetişin komşular beni dövüyorlar” diye bağırırmış!

İşte böyle bunların tıynetleri…

Ancak bir yerde Sosyolog’a katılıyorum: İnsan elbette hayvan değil, her ne kadar batılı meslektaşları “insan düşünen hayvan” dese de…

Yaratıcı insanları iki kategoriye ayırmış…

Üçüncü yol yok!

İnsan ya en şerefli varlık yani “eşrefi mahlûk”tur.

Ya da en şerefsiz varlık, yani “esfele safilin”

Bunun ötesi yok!

Sosyologumuz yine konuşturmuş sanatını! Okulda, Filistinli ölen çocuklar için anma yapılmış ve söz konusu pankart Bursa’da açılmış. Bundan çok korkuyormuş… Yahudi medyası ilan edilebilirmiş… Ergenekon operasyonuyla birleşince korku imparatorluğu oluşturuluyormuş! Dünya üzerinde kurulan Yahudi korku imparatorluğunu bu şekilde perdelemeye çalışıyor.

“Yahudi katleder ama sakın eleştirmeyin, yoksa ‘Antisemit’ olursunuz, adamlar İkinci Dünya Savaşı’nda zaten soykırıma uğradı” demeye getiriyor.

İşte böyle bunların zihniyeti…

İşte böyle bunların tıyneti…

Bunların İttihat Terakki’deki dedeleri de 33 yıl ülkeye bir karış toprak kaybettirmeyen cihan imparatoru Cennet Mekân Sultan Abdulhamit Han için ‘istibdat’ diye diye ömür tüketmişlerdi.

Şimdide torunları Türkiye’nin tarihinin ve coğrafi konumunun gerektirdiği onurlu çıkışa ‘korku imparatorluğu’ diye avazı çıktığı kadar bağırıyor…

Dedeleri, ‘kardeş kavgası çıkmasın’ diye hiçbir direniş göstermeyen padişahı tahttan indirdikten sonra cihan imparatorluğunu maceradan maceraya sürükleyip ülkeyi param parça etmişlerdi.

O gün İttihat Terakkiciler gaflete, delalete düşmüşlerdi. Gittikleri yolun doğru olduğunu zannediyorlardı, pek çoğu da ihanet içerisindeydi.

Bugün onların torunlarına bakıyorum da o tecrübeyi yaşayan dedelerinden hiç mi hiç ders çıkarmamışlar!

En azından o gün Sosyologun dedesi Rıza Tevfik Bölükbaşı, Sultan Abdülhamit Han'ın ‘Ruhaniyetinden İstimdat’ adlı şiirinde bu yanlışı dile getirip, Ulu Sultan’ın ruhundan şöyle helallik istemişti:

Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryadım varır mı bargâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör............ bak günâhına.


Tarihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyasî Padişahına.


'Padişah hem zalim, hem deli' dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz 'beli' dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.


Divane sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.


Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zina?
Yuh olsun bunların ham ervahına!


Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliama kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler, secde ettiler.
.................. pis külâhına.


Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpa-yı kazaya boyun verenin.
Lânetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstahına.


Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasibi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.

Milliyet davası fıska büründü,
Ridâ-yı diyanet yerde süründü,
Türkün ruhu zorla asi göründü,
Hem Peygamberine, hem Allah’ına.


Lâkin sen sultanım gavs-ı ekbersin
Ahiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefaat kıl şahım mededhâhına.

Burada cennet mekânı bir kez daha hayırla yâd edip diyorum ki:

Ey Ulu Hakan neredesin?
Gazze yanıyor, mirasına sahip çıkamadık!
Bizim vicdanımızı sizin de ruhunuzu sızlatıyorlar!
Öyle ki “değerleri altüst etti, tarihi yağmaladı bir düzine talihsiz.”
Ey Ulu Hakan diril ve gel!
Bir gün ansızın “beyaz atının üzerinde tıpkı rüyalarda olduğu gibi”
diril ve gel!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Turgay Yener Arşivi