23 gün geçti. İşgal ordusu neredeyse tüm ağırlıklarını boşaltıyor. Binlerce yıllık kînini, nefretini kusuyor sanki. Zafer kazanmak şöyle dursun, saldırganlaştıkça panikliyor, hayâsızca katliama devam ettikçe kaybediyor. Bir gün yok olacak olmanın dehşeti ile vahşetin en karanlığını sergiliyor!
Gazzeliler ise, normal bir ülkeye atıldığında o ülkeyi çökertecek tonlarca bombaya kahramanca meydan okuyorlar ve cansiperâne mücâhedeleriyle muhteşem bir insanlık destanına imza atıyorlar.
İnsanlığın Gazze imtihanı devam ediyor…
Devletler, milletler, halklar, medya kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, mütefekkirler ve nihâyet her bir ‘insan’ Gazze ile imtihan olunup safını belirliyor. Gazze ile kimileri azîz, kimileri zelîl oluyor! Birleş(eme)miş Milletler’e, ruhu kokuşmuş Avrupa’ya ve ihânet hastalığı bünyesini kanser gibi işgal etmiş birtakım Müslüman ülkelere Gazze imtihanı çok pahalıya mâl olacak. Önümüzdeki on yıllar hâinlerin bedel ödediği, vicdan imtihanını kazananların da hükmettiği yıllar olacak.
Gazze, önümüzdeki yüzyılın tarihini yazıyor…
Katar, Moritanya İsrail’le ilişkilerini askıya aldı. Venezüella, İsrail elçisini ülkesinden kovdu. Bu üç ülkenin net tavrı ve Türkiye gibi birkaç ülkenin samîmî çabası, dünyanın ortak suskunluğuna kefaret olabilir mi?
Aslâ!
Suudi Arabistan ve Mısır, Katar’da Arap ülkelerinin yapacağı toplantıya katılmaya bile tenezzül etmiyor!
Yazıklar olsun!
İslâm dünyası, tam bir ittihad ve ittifakı temin edinceye kadar Filistin meselesinin çözüme kavuşması mümkün değil. Bunun için zaten bu zamanın en mühim farz vazîfesi ittihad-ı İslâm'dır ve bu yolda ihlâsla atılacak en ufak bir adım çok kıymetli.
Mısır Büyükelçisi Alaaddin El Hadidi, kendisini ziyarete gelen her sivil toplum kuruluşuna karşı hükümetini savunuyor ama mızrak çuvala sığmıyor artık. Yazık! İslâm’ın zekî evlâdı Mısır kimlerin elinde? Neymiş efendim, Rafah kapısı daimî açılırsa Gazze bağımsız olur, bu da Filistin’i ikiye bölermiş! Neymiş, kapı zaten açıkmış, her türlü yardım malzemesi Gazze’ye geçiyormuş! Kapının açılmamasından Hamas sorumluymuş! Bir sürü ipe-sapa gelmez iddiâ!..
Gazzeliler, “Bizler en değerli şeyimizi, canımızı, Allah yolunda fedâ ediyoruz. Sizlerin maddî-manevî desteğinizi bekliyoruz” diyorlar ve ekliyorlar: “Keşke, Mısır'la değil de Türkiye ile komşu olsaydık!” Türkiye’yi bu kadar kendilerine yakın hissediyorlar.
Her şey bir yana, Gazzeli şehidler ve mücahidler direnişleriyle İslâm âleminin dirilişine vesile oluyorlar. Celâl içinde Cemâl tecellî ediyor. 1250 yıldız kaydı semâmızdan, bunların 400’e yakını çocuk. İslâm dünyasının güneşi bu yıldızlar hürmetine doğacak inşâallah.
13 Ocak Salı günü Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımladığı genelge ile tüm okullarda öğrenciler, Filistin şehidleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Talebeler, küçük zarfları küçük paralarla doldurup Gazze’ye gönderdiler. Bu şu demek: Filistin hür oluncaya, Kudüs bizim oluncaya kadar bu millet yediden yetmişe, nesilden nesile bu mücadeleyi sürdürecek!
15 Ocak Perşembe günü işgal ordusuna bağlı bir F-16’nın bombalaması sonucu Gazze’nin Yermuk mahallesinde oturan 50 yaşındaki âlim, fâzıl, mücahid İçişleri Bakanı Şeyh Said Siyam, oğlu Muhammed, kardeşi İyad ve altı Filistinli şehid oldu.
Tam da bu noktada “Zafer çok değerlidir, Allah'ın rızası çok daha değerlidir” diyen Hâlid Meşal’e kulak vermek gerek: "Biz kendimizden eminiz. Çünkü Allah bizimle beraberdir. Ve biz adil bir davanın savunucularıyız. Biz savaş açmadık, savaş bize dayatıldı. Yüce Filistin halkı, ümmetin hüsnü zannına layık olacaktır."
Ümmetin Türkiye hakkındaki hüsnü zannını boşa çıkarmamak da bize, her birimize düşmüyor mu?