Hamas direnişi bıraksın merhamet dilensin
Gazze'ye giden doktorlardan biriyle konuşuyorum. Bombardımanın en yoğun olduğu dönemde gönüllü olarak Gazze'ye giden doktorun tespitleri hayli çarpıcıydı. Endonezya'dan, Mısır'dan; Japonya'dan, Mağrip'ten doktorlarla beraber iptidai şartlarda fosfor bombalarıyla yaralanmış, uzuvlarını kaybetmiş hastalara yardım etmeye çalışan doktorun gözlemleri çarpıcı.
Gazze'deki Filistinliler Türkiye'de yaşayanlardan daha zengin ve mutlular.
Zenginliği maddi imkanla ölçen modern aklın kavramakta zorlanacağı bu durumu açıklayan ilginç bir anısını aktardı. Gece gündüz İsrail ambargosu altında açlık sınırında yaşayan, bombardıman altında hayatta kalma mücadelesi veren Gazzelilere yardım için yanında bir miktar para götürüyor. Karşılaştığı her anlamda maddi yoksulluk içindeki halka ve direnişçilere yanındaki paradan vermek istediğinde bireysel olarak kimsenin almak istememesi… 'Yoksulluk'la 'yoksunluk' duygusunun farkının bilincine varamayan, maddi varlıkla 'zenginlik'i birbirine karıştıranların Gazzelelilerin neden Türkiye'dekilerden daha zengin olduklarını kavramaları mümkün değil. Maddi dünyanın sınırlarını aşamayanlar için bu şartlarda Gazze'nin direnişini anlamlandırmak zor…
Mutluluğun, zenginliğin göreceli oluşunu Gazzelilerin yaşamak zorunda oldukları şartlardan daha mükemmel gösteren bir şey yok herhalde. Yardım için eline sıkıştırılan parayı kabul etmeyecek kadar iç zenginliğe sahip olabilmenin ontolojik anlamda bir özgürlük alanı açışının modern zamanlardaki onurlu temsilini sunuyor.
Gazzeliler, aslında bunca yoksulluk altında verdikleri mücadele ile mutluluğun ve zenginliğin ölçüsünü kaybeden dünyaya karşı hayatın anlamını ihtar eden bir duruş sergilediler. Bu duruş neden Gazzelilerin İsrail'e karşı zafer kazandıklarını açıklayan bir durum. Kaldı ki “Gazzelilerin zaferi” salt bir zafer algısından ibaret de değil. Hamas karşısında İsrail'in gerçekten yenilgiye uğradığının altını özellikle çizmek gerekir.
İsrail'in ana hedefi Hamas'ı toplumdan koparmaktı. Havadan “Besmele” ile başlayan bildiriler atan İsrail açık biçimde Hamas'ı çökertmeyi hedefliyordu. Sonuçta Gazze halkı oyuna gelmedi; İsrail'i siyasi hedefleri açısından hezimete uğrattı. Elden verilen maddi yardımı reddederek paraların Hamas'a verilmesini isteyen ihtiyaç sahiplerinin Hamas'la kurduğu ilişkiyi kavramadan İsrail'in neden yenildiğini açıklamak mümkün değil.
Gazzen'nin dinamizmini aslında İslam dünyasına direnişin imkanlarını ve manevi zenginliğini sarsıcı biçimde bir hatırlatma olarak okumalıdır. Bu hatırlatma sadece Müslümanlara yönelik değil, “orada insanlık yok mu” feryadına kendini muhatap sayan herkes için. Ambargo ve kuşatma altında açlık ve özgürlükleriyle sınanan, merhamet dilenmeye zorlanan Gazzeliler ahlaken kazandıkları savaşı silahla da kazanabileceklerini tüm dünyaya göstermiş oldular.
Farklı inanç ve ideolojiden, değişik etnik yapılardaki insanların Gazze'ye dayanışma için gitmeleri mesajın yerine ulaştığını gösterir. “Dünyanın başka köşelerinde de insan/lık var.”
Ambargo, kuşatma ve ölüm altında merhamet dilenmeyen Gazzeliler karşısında geri çekilen İsrail'in ve uluslar arası sistemin telkin ettiği yeni formül de şu: “direnişi bırakın siyaset yapın.” Eğer Hamas bir siyasi parti olarak kalsın direniş başka bir ad ve örgütlenme altında sürdürülsün anlamına gelmiyorsa bu telkin son derece tehlikeli bir tuzaktır. Hamas'ı değil Hamas'ı seçtiği için halkı cezalandıran İsrail'in direnişten vazgeçen bir Hamas'a barış çiçeği göndereceğine inanmamız isteniyor.
Sadece güçten anlayan, insani her türlü duyarlılığı yok sayan bir rejime karşı direnişsiz Filisitin'e en iyi örnek Mahmut Abbas modeli olabilir.
Gazze, Lübnan'da Hizbullah direnişinden sonra İsrail'e ikinci ders veren coğrafya oldu. Binlerce asker besleyen Arap ülkelerinin başaramadığını Lübnan'da bir örgüt başarmış, 2006'da İsrail'e yenilebileceğini göstermişti. Gazze'de aylarca açlık ve yoksulluk içinde tutsak bırakılan bir halk İsrail'e direnişin neler yapabileceğini gösterdi. İsrail sokak sokak işgal etmeyi planladığı bölgeden Hamas yöneticilerini alıp götürmeyi hedefliyordu. Ama tanklarından çıkamadıkları gibi sokak savaşını da göze alamadılar.
Direniş-siyasi yapılanma dengesini yeni duruma göre adapte eden bir strateji geliştirse bile kesin olan direnişten vazgeçen bir Filistin'in onurunu koruması muhaldir.
Bundan sonra bölge ülkelerinin iç dengeleri muhtemelen eskisi gibi olmayacaktır. Başarısız kalan sadece İsrail planı değil onunla suç ortaklığı yapan bölge ülkelerinin planlarıdır da.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.