Temaruz
Kelimenin sözlük manası, insanın hasta olmadığı halde kendini hasta göstermesidir. Daha çok askeri hastanelerde eğitimden kaçan, profesyonel kaytarıcılar için kullanılır. Bazı ana kuzusu tipler sık, sık revire giderek, hasta numarasına yatarlar. Doktorlar bu tipler için temaruz yapıyor, der.
Anlaşılan temaruzu sadece erler yapmıyor. Onlardan, zamanında onların komutanlığını yapan bazı subaylara da sirayet etmiş. Ergenekon davasının bazı emekli askerlerinden söz ediyorum. İki de bir hastaneye gidip gelenlere bakınca insan ister istemez temaruz mu yapıyorlar diye düşünmeden edemiyor.
Şu ana kadar ETÖ davasından yüzün üzerinde kişi tutuklandı. Bazıları hakkında iddianame tanzim edilerek dava açıldı, bazılarının ise soruşturmaları sürüyor. Tutuklananlar arasında asker, polis, öğretim görevlisi, gazeteci, siyasetçi, sendikacı kısacası her meslek gurubundan insanlar var. Ama hastaneyi suyolu haline getirenler sadece emekli askerler. Dişi ağrıyan, sivilcesi patlayan, saçı kepeklenen soluğu hastanede alıp, tahliye talebinde bulunuyor. Olmadı mı, Gülhane Askeri hastanesine sevklerini istiyorlar.
Ceza yargılamasında tutukluların askeri hastanelerde tedavi edilmelerine dair bir uygulama olmadığını daha önce yazmıştım. Tutuklu ve hükümlüler sağlık bakanlığı, Çalışma ve güvenlik bakanlığına bağlı hastaneler ile Üniversite hastanelerinde tedavi edilirler. Özellikle Üniversite hastaneleri askeri hastanelerden daha gelişmiş, daha ileri tetkiklerin yapılabildiği hastaneler. Dolayısıyla üniversite hastanelerinde yapılamayan bir tetkik veya tedavinin askeri hastanelerde yapılabildiğini söylemek mümkün değil. Eğer askeri hastanelerde Üniversite hastanelerinde olmayan ilave imkânlar varsa kamuoyunun tereddütlerini izale etmek için bunların toplumla paylaşılması gerekiyor. Aksi takdirde–Askeri hastanelerde-tutukluluk şartlarını ortadan kaldıran –özel muamelelerin-yapıldığına dair iddialar haklılık kazanacaktır.
Ancak asıl anlatmak istediğim bu, değil.
Onca tutuklu arasında sadece asker kökenlilerin hastane kapılarını aşındırmaları dikkat çekicidir. Şu an itibarıyla hastanede olanlar, Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Arif Doğan, Levent Ersöz gibi asker kökenli tutuklular. İçlerinde başka meslekten tek bir tutuklu yok. Daha önce Veli Küçük de hastaneleri komşu kapısı haline getirmişti, ama sonradan bütün ümitlerini kaybetmiş olacak ki birden bire iyileşiverdi.
İsmini saydığım zanlıların elbette ki hepsinin temaruz yaptığı iddiasında değilim. Basına yansıyan bilgiler doğruysa bazılarının ciddi rahatsızlıkları olduğu bile söylenebilir. Ama onca tutuklu içinde sadece askerlerin sağlık problemi yaşıyor olmalarını yadırgıyorum. Hani bize ne öğretmişlerdi, Türk askeri acıkmaz, üşümez, uyumaz, korkmaz, çelik gibidir. Şimdi insan ETÖ nün asker kökenli tutuklularına bakınca bunların neresi çelik diye sormadan edemiyor. Belki farkında değiller ama hapisten kurtulmak için askere olan güveni de sarsıyorlar. Daha yaşlı sivil kökenli tutuklular paşa, paşa yatarken, paşalarımızın gün aşırı hasta olması insanı düşündürüyor. Eğer subaylarımızı hep böyle nazik yetiştiriyorsak vay halimize. Temaruz yaparak eğitimden kaçmak mümkünse de, kanundan kaçmak mümkün değildir.