Ovadya röportajı!..
Dünkü yazımızda, iş adamı Mehmet Altındağ’ın “Ergenekon sürecini” etkilemesi kuvvetle muhtemel çıkışına yer vermeseydik,
“Ovadya röportajı”na girecektik.
Başbakan Erdoğan’ın Davos’taki “tarihi” çıkışının hemen ardından, “Yahudilere çok ayıp oldu!” makamında yorumlar döktüren...
Ve dâhi olup biteni, “Kasımpaşalılığa”, “Yol yordam bilmezliğe” bağlamaya çalışan Doğan gazeteleri, vatandaşın “topyekûn tavrı” karşısında hafiften tornistan yapmak durumunda kaldı ya...
Grubun ağır toplarından Milliyet, dengeyi sağlamak istercesine, Türkiye’deki Musevi cemaatinin Başkanı Silvyo Ovadya ile, “Yahudiler Türklerin zulmü altında inim inim inliyor” yollu söyleşiyi manşete çekti.
¥¥¥
Plânlı, programlı bir söyleşi olduğu her halinden belli...
Önceden konuşup, “nasıl bir kıvam vermek gerektiğini” kararlaştırmışlar...
Bunu nereden mi anladık?..
Milliyet röportajcısı soruyor mesela:
- Hiç okullarda yaşanan tatsız bir olay kulağınıza geldi mi?
Ne soru değil mi?..
“Sen bana şunu sor, ben de sana şunu anlatayım” sohbetinin ardından “uzatıldığı” ne kadar da belli!..
Ovadya’nın “plânlı” hikâyesine bakar mısınız:
“(..)Mesela çok da başarılı olan bir Yahudi çocuk teneffüse çıktığında iki üç öğrenci yanına gelip tekbir getiriyor. Üstelik bu da yabancı tedrisatla eğitim yapan bir okulda oluyor!..”
Bu olay hangi okulda vuku bulmuş?.. Gerçekten olmuş mu olmamış mı?.. Olmuşsa, karşılıklı etkileşim nasıl gerçekleşmiş?..
Bütün bunlar cevapsız...
Ortada ayarlandığı ilk bakışta anlaşılan bir “soru” ile bir “hikâye” var;
“Hem de yabancı tedrisatla eğitim yapan bir okulda, BAŞARILI bir yahudi çocuğun yanına (muhtemelen başarısız!) iki üç öğrenci gelmiş de... Tekbir getirmiş!..”
Eeee?...
E’si ne?..
Demek istiyor ki;
“Türkiye’deki Yahudiler yediden yetmişe baskı ve tehdit altında yaşamakta!..”
Oturmuşlar, “Türkiye’de ezilen Yahudi” portresi çiziyorlar!..
Bu gerçekçi bir portre mi?
Asla!.. Bizler, asla ve kat’a ‘ezici’ olmadık!.. Soykırımcı olmadık!..
Ve hatta... Tarihi süreç içinde zaman zaman gereğinden çok “kucak açtık!..” gayri müslimlere...
Bu böyleyken... “Yahudilere cehennem hayatı yaşattığımızı” filan öne süren Yahudi, Ermeni veya Rum, “ yediği kaba saygısızlık etmiş” olur!..
¥¥¥
Milliyet’in röportaj yaptığı zat, “Anadolu’nun, Hıristiyan taassubundan kaçan Yahudilere kucak açtığı” gerçeğinin dile getirilmesinden bile rahatsız olduğunu söylemekte..
“500 yıl önce sizi biz kurtardık” lâfı ağırlarına gidiyormuş!..
Bu gerçeği, “Yaptığınızdan utanın!” mesajını verirken, Başbakan Erdoğan hatırlatmıştı son olarak!..
İsrail hükümeti yetkililerine “Müslümanlar, sizlere böyle kucak açmışken, sizler Filistin’de soykırım yapıyorsunuz!” hatırlatmasında bulunmanın neresi yanlış!..
¥¥¥
Evet; benim ziyadesiyle ilgilendiğim; ikide bir “Nazi Soykırımı”ndan bahseden bir Yahudi önde geleninin “bir başka soykırım” hakkında neler diyeceğiydi...
Amma ilginç;
Milliyet’le kafa kafaya verip anlaşmışlar...
Ovadya; “Bana şu Gazze’yi sormayın!” demiş...
Öteki de... “Bittabi!” çekmiş!..
Bunu da nereden mi çıkartıyorum?..
İşte röportajın şu giriş faslından:
“Türk Musevi Cemaati Başkanı Silvyo Ovadya’yla İsrail’i, Hamas’ı, Gazze’de yaşanan vahşeti ya da Davos olayını özellikle konuşmadık!..”
Şu hale bak!.. Dünya bu meseleleri konuşuyor!.. Ama... Milliyet röportajcısı “özellikle” bu meseleleri konuşmuyor!.. “Gazeteci” ruhu; hem de “Musevi Cemaati Başkanı”nı karşısına almışken, “İsrail”, “Hamas”, “Gazze” ve “Davos olayı” gibi meseleleri sormamaya müsaade eder mi?..
Etmiş işte!..
Düpedüz; kurumsal mutabakat!..
¥¥¥
Doğan gazetesinin Ovadya ile söyleşisini okurken, son derece sıkıntılı ifadeler takıldı gözüme...
Neve Şalom sinagogu etrafındaki esnaflardan bazılarının “Filistin bayrağı asmış olmalarını” tamamen “Zor şartlar altında iş yapmalarına” bağlıyor mesela!..
Esnaf korkusundan asıyormuş o bayrakları!..
Ne alâka? Esnafı camının önüne Filistin bayrağı asmaya zorlayan mı var?.. Sadece orada değil ki. Bütün Türkiye’de esnaf ayağa kalktı ve İsrail’in soykırımını lanetledi!..
“Ben Türk’üm, Türk gibi yaşıyor ve kendimi Türk hissediyorum” diyen bir “Musevi” vatandaşımızın “Filistin bayraklarından” duyduğu rahatsızlığı kıyısından köşesinden belli etmesi, dikkat çekici.
Esnaf dükkanının bir köşesine Türk bayrağını bir köşesine de Filistin bayrağını asıyor!..
Bu böyle... Zira burası Türkiye!..
“Soykırım”a, kime uygulanırsa uygulansın karşı olanların memleketi!..
¥¥¥
Bir de “Diyanet İşleri Başkanı’nın kendisini arayıp ‘Cuma hutbesinde milleti sağduyuya çağıran bir hutbe okunacağı’ yönünde ‘söz’ verdiğini ifade ediyor, Yahudi cemaati temsilcisi...
Başkan iyi yapmış, kötü yapmış tartışılır da, onun bu “jestine” karşılık, Ovadya da “Müslüman halkın tepkisinin anlaşılır ve haklı olduğunu” ifade etseydi... Jeste jestle karşılık verseydi!.. Olmaz mıydı?..
Hayır olmazdı...
Zira; “eşitlik” yok ki!..
“Mütekabiliyet” yok ki!..
Biri “memur” da... Diğeri “memur” mu ki!..
¥¥¥
Son sözler olarak...
Mesele ne kadar saptırılırsa saptırılsın, Anadolu’nun “soykırıma” isyan ettiği açıktır!..
Anadolu’da “antisemitizm” yoktur “antisiyonizm” vardır.
Anadolu budur, Milliyet’in ya da Ovadya’nın anlattığı ile Anadolu’nun alâkası yoktur!..
Diyanet İşleri Başkanı’nın ya da bir başkasının ne dediği önemli değildir!.. Anadolu önemlidir!..
Ve kimse “Anadolu’ya iftiraya” yeltenmemelidir!..