Daha çok şaşıracağız!..
Yerel seçimler yaklaştıkça, ezber bozan türden gelişmeler de birbirini izlemeye başladı. CHP'nin çarşaf açılımı, daha doğrusu çarşaflı ve başörtülü kadınlarla ilgili deneme, bu gelişmelerin ilklerinden birisi idi ve bu girişimde ne kadar samimi olunduğu sorusunun cevabı daha ilk günlerde ortaya çıkmıştı.
Daha kısa bir süre önce, başörtü takanların üniversiteye girişlerini serbest bırakması umulan Anayasa değişikliğini iptal ettirmek için elinden geleni yapmış olan bir partinin; mahalli seçimlere doğru gidilirken, çarşaflı ve başörtülü hanımlara kapısını açacağını ve ama kamu kapılarını kapalı tutmak hususundaki kararlılığını sürdüreceğini açıklamış olması; halkımızın bu kadar saf olabileceğini düşünmüş olmaları açısından, alabildiğine ilginç bir olaydı.
Siyaset kurtları tarafından bıyık altından gülerek karşılanan bu gelişme, özellikle partilerinin ismindeki 'Halk' kelimesinin ne ifade ettiğinden bihaber oldukları anlaşılan birileri bakımından ise dünyanın sonu gibi idi. 'Bu iş CHP'yi bozar'dı, onlara göre.
Şimdi de CHP'den Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Sefa Sirmen'in, Kur'an Kursu vaadi tartışılıyor.
Her ne kadar kamuoyunca 'her mahalleye bir Kur'an Kursu' açılacağı şeklinde anlaşılmış olsa da; aslında her mahallede bir Mahalle Evi oluşturmaktan ve bunların bazılarında Kur'an Kursu açılabileceğinden bahsediyor, Sefa Sirmen.
Yuvacık Barajı meselesi sebebi ile Kocaeli sakinlerinin Sirmen hakkında neler düşündükleri bir yana, açılacağı söylenen mahalle evlerinin bazılarında Kur'an Kursu açılacağı şeklindeki vaat, CHP içerisinde yeni bir kaynamanın habercisi oldu.
Bir avuç bile olmadıkları gerçeğini zerre kadar ka'le almayan ve toplumun gittiği yönü görmemeye kararlı oldukları anlaşılan bir grup, CHP'li adayın oylarını artırmak için başvurduğu, kesinlik taşımayan bir vaadi bile hoş göremiyorlar.
Onlar hâlâ, toplumun dinini ve inancını bir kenara bırakarak, kendilerinin bulunduğu yere geleceği ham hayali ile yaşamakta olduklarından, neler olup bittiğinin farkında bile değiller.
Oysa Türkiye'de yaşayan insanlar, ülkenin ve dünyanın nereye doğru gittiğinin farkındalar ve kendilerini güya toplumun önderi zannedenlerin de ne kadar kof olduklarını biliyorlar.
Şimdi siyaset yapanların ve Milletin önüne 'seçilmek için' çıkanların, eskiden olduğu gibi sürekli tekrarlayarak insanımızı kandırdıkları olmadık masallarla bir şey yapabilme imkanı kalmadı artık.
On yıllardır anlattıkları yalanlar iyice yalama olmuş durumda.
Toplumun önünde olduklarını zannedenler, arkalarına dönüp baktıklarında, insanların başka ve daha sağlıklı bir yöne doğru gittiğini farkediyorlar hemen.
Aklı başında olanlar, toplumun arasına karışmanın ya da hiç değilse arkasına takılmanın geçer yol olduğunu farkedip, harekete geçiyor.
Bir avuç muannit tip ise, demokrasi denilen kavramın neyi ifade ettiğinden de habersiz olduğu için, toplumun illa kendi arkalarına düşmesi ve bunu sağlamak için antidemokratik usüller de dahil her yola başvurmanın gerekli olduğuna inanıyor.
Üsküdar'da sabah olduğunu, eski usüllerin artık eskide kaldığını, şimdi yeni yollar denemek gerektiğini bunlara anlatmanın bir yolu muhakkak vardır. Ve zaten bir kısmı da bunun farkında.
Önümüzdeki mahalli seçimler dahil, bundan sonraki hemen her seçim öncesinde, bizleri ciddi şekilde şaşırtacak ve bir yönüyle bıyık altından güldürse de, esas olarak derinden sevindirecek gelişmelere hazır olmalıyız.
Toplumun önünde olmadıklarının nihayet farkına varanlar; Milletimizin arasına karışmanın ya da en azından arkasına takılmanın yollarını arıyorlar çünkü...
Geri izleme
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.