Derin CHP, CHP'ye karşı
Çarşaf açılımından sonra, CHP’nin Kuran kursu açılımı da büyük tartışmalara sebep oldu. Cumhuriyeti, Laikliği –din düşmanlığı-ile özdeşleştirenler, yalınkılıç hücuma geçtiler. Sabah’ta Hıncal Uluç, bunu bir karşı devrim olarak niteledi, Yargıtay eski başsavcısı Kanadaoğlu, CHP’yi Cumhuriyet’e ihanet etmekle suçladı, derin gazetenin, yüzeysel yazarı Oktay Ekşi, Baykal’a aymaz diyerek duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Düne kadar CHP’nin başarısı için kalem oynatanlar, bu defa CHP’yi hizaya getirmek için kalemlerini kınından çıkardılar.
Tepkiciler CHP içindeki derin CHP’lilerden ibaret değildi. AKP ve bazı sivil toplum kuruluşları da açılımın –samimiyetini-sorgulayıp, şüphe ve tereddütlerini dile getirdiler.
CHP gibi, bütün bir geçmişi sabıkalarla dolu bir partiye güvenmek o kadar kolay değil. Seçmen artık, eskisi gibi her vaadin üstüne balıklama atlamıyor. Yakın geçmişte kazandığı tecrübelerin ışığında, olayları en ince teferruatına kadar süzüp, ondan sonra kararını veriyor.
Bugün ilkokul 5. sınıfı geçmemiş çocukların Kuran öğrenimi alabilmesine konulan yasakların, en büyük sorumlusu CHP’dir. 28 Şubat’ta CHP/DSP çizgisinin askerlerle dansı, dini hayatı baskı altına alan yasakların en önemli sebebidir. Bu yüzden, On yıldır çocuklarımız inandıkları dinin kitabını okuyamıyor, öğrenimini yapamıyor.
Türk toplumu sanılanın aksine özellikle dini konularda yapılan yanlışları unutmuyor. CHP bugün, din düşmanlığı ile anılıyor, bütün akıl dışı yasakların odağı olarak görülüyorsa bunun sebebi budur.
Ancak demokrasi yolculuğunun kazasız, belasız gitmesi, biraz da CHP’nin demokratik sürece katkı sağlamasına bağlıdır. CHP’nin çelme taktığı düzenlemelerin nasıl kadük hale geldiğini, hangi hassasiyetleri tahrik ederek, hangi gerilimlere sebep olduğunu hep beraber yaşayarak gördük. CHP, yüzü her zaman devlete dönük bir parti olmuş, aldığı oyla mütenasip olmayan bir gücü temsil etmiştir. İstediği zaman sistemi kolayca kilitleyebilmesi malik olduğu siyasi ağırlığın göstergesidir. Bu bakımdan CHP’nin açılımları herhangi bir partinin açılımlarından çok daha önemli ve anlamlıdır.
Onun için CHP’nin kuran kursu açılımı dikkatle irdelenmeyi hak ediyor.
Art arda gelen ve sembolik değeri büyük olan bu iki teşebbüs, seçim dönemine mahsus politik hamleler olarak kalmadıkları takdirde, toplum hayatında önemli değişikliklerin habercisi olabilirler. CHP desteği ile anti demokratik yasakların kaldırılmasının önü açılabileceği gibi, muhafazakâr kitleler ile CHP’nin arasındaki buzların erimesine de vesile olabilir. CHP’nin bugünkü siyaseti halktan kopuk, toplumun istek ve taleplerine kapalı bir siyasettir. CHP’nin kulaklarının topluma açılması, siyasetinin daha rasyonel hale gelmesi, çatışmacı, kavgacı bir siyasetin yerini, uzlaşmacı bir siyasetin alması demektir. CHP’nin böyle bir çizgiye gelmesi, Türkiye için bir kazanç olur.
Bazı çevrelerin tıpkı çarşaf açılımında olduğu gibi, meseleyi oy kaygısı ve samimiyetsizlikle izah etmesi de doğru bir analiz değil. Siyaset zaten oy ve iktidar için yapılır. Herhangi bir partinin oy kaygısıyla yeni perspektifler ortaya koyması ne ayıp, ne de kural dışıdır. Kaldı ki, önemli olan topluma faydalı olan bir işin yapılmış olmasıdır, bunun için samimi olmaya gerek yoktur. Diğer yandan, CHP’nin bu girişimleri, türban veya Kuran kursunu bir parti kapatma sebebi olmaktan çıkarmıştır. Bundan sonra bu iki gerekçe ile açılan her dava, karşısında CHP de yapmıştı savunmasını bulacaktır. Onun için CHP’nin, derin CHP’nin saldırılarını göze alarak başlattığı bu süreç desteklenmeli, bu açılımların kalıcı hale gelmesi için CHP yüreklendirilmelidir.