Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Ankara’da Karayalçın İstanbul’da Kılıçdaroğlu

Ankara’da Karayalçın İstanbul’da Kılıçdaroğlu

İzmir’i bilemem...
Ama bu iki isim...
Herhalde CHP kadrolarına fazladan gelmiş olacak ki birisini Topbaş’a, diğerini de Gökçek gibi karizmaları yüksek olan iki adayın önüne yem olarak attılar...
Al ye, hem sen kurtul, hem de biz...
İstanbul ile Ankara kurtulsun...
Ülke de kurtulsun...
Düşünebiliyor musunuz?
Kılıçdaroğlu, İstanbul’a hangi garajdan gidildiğini bile bilmez... Çamurun cıvığı ile asfaltın kayganını da ayrıt edemez...
Ne demesi lazım ki İstanbul halkından birkaç tane oy toplasın?
“Efendim ayağım çamura değdi, ayakkabım çamurlandı, Başbakan isterse ayakkabılarımı kendisine postalarım.”
Hahhahhah... Ne komik!
İşte bu nakaratla aklı sıra halktan oy toplayacak...
Tunceli zannediyor İstanbul’u...
Kafa küçük, hesaplar küçük, atışlar koskocaman...
Etme eyleme Kılıçdaroğlu, bu İstanbul senin kafanda tasarladığın gibi değil. Hele de CHP’nin dinozorlaşan politikalarıyla bir adım atamazsın... Yol yarılarda iken gel bu hevesten vazgeç de Tunceli’ye git, oralarda güzel kuzular var, tiftik keçileri var...
Onları güt, besle, davar bekle...
Besicilik yap...
İstanbul dünyanın en büyük kenti...
CHP bu şehri daha önce de yönetmişti...
Gördük...
Çöp yığınları bir tarafa, günlerce sular akmayınca insanlar bir poşet su bulabilmek için bakkal kuyruklarına giriyorlardı.
Su hasreti poşet poşet, damla damla...
İstanbul’un sahipleri geldiler, suları hiç durmaksızın akıttılar...
O bakımdan Kılıçdaroğlu, Kadir Topbaş’a leblebi...
Hem de Çorum leblebisi...
Bilmeyenlere hatırlatalım, gecekondu demek CHP demektir.
Kuyruk demek CHP demektir...
Gecekondular CHP’li belediye başkanlarının hatırası...
Ben Ankara’yı 1957’den beri bilirim...
Suların 15 gün akmadığı gecelerin uzunluğunu, tanzim satışlara sokulmayan sağcı kesimin ezikliğini çok iyi bilirim...
Gecekondu dönemlerinde CHP’ye oy verenlere göz yumulurdu da, diğerleri para vermeden ev yapamazdı... O köprülerden aile olarak biz de geçtik.
Ankara Karayalçın döneminde Ankara değil de sanki bir avuç ideolojik adamın payitahtı... Vurmalar, kırmalar hep onun döneminde...
Hatta şehrin parkları ile lokantalarının belli kesimlere kiralanması, Batı Kent gibi zevksiz bir yapılanma hep onun eseri...
Şimdilerde yeniden sahnede...
Melih Gökçek’in karşısında lokum...
Allahu alem bu Karayalçın’ı her dönem CHP’nin adayı yaptıran Melih Gökçek olmasın... Ne bileyim, CHP’nin sanki daha güçlüsünü bulamamış gibi her sefer aynı kişiyi Melih Başkan’ın karşısına çıkartıp kündeye getirmesi bu muzipliği aklıma getirdi...
Gökçek işini bilir...
Melih Gökçek gibi deneyimli bir siyasetçinin karşısında leblebi gibi aday...
Zaten görüyoruz, Gökçek, propaganda bile yapmaya gerek duymuyor.
Bu sefer de tuzu kuru...
Yazık olacak Karayalçın hemşehrime. (*) Emekli Hakim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi