Ateşkes Görüşmeleri
Filistin’de kalıcı olmasa da uzun süreli bir ateşkes sağlanabilmesi için görüşmelerde son merhaleye gelinmiş gibi görünüyor.
Bu konuda öncelikle şunu ifade edelim ki görüşmeler Filistin direnişiyle işgalci Siyonist devletin yetkilileri arasında doğrudan yapılmıyor. Filistin İslâmî direnişi bugüne kadar ateşkes konusunda veya başka pazarlıklarda işgal yönetimini doğrudan muhatap almış değil. Haziran 2008 ateşkes görüşmelerinde olduğu gibi bu sefer de aracılığı Mısır yapıyor.
İkinci olarak ateşkes pazarlıklarının Kahire’de yapılması Filistin direnişinin bir tercihi değil işgal devletinin, bölgesel şartların ve Mısır’ın zorlamasıdır. Bunu şu sebeple vurgulama ihtiyacı duyuyoruz. Bir televizyon programında katılımcılardan bazıları, Türkiye’nin Filistin’in yanında yer almasına rağmen Filistinlilerin ateşkes görüşmeleri için Kahire’yi tercih ettiğini dile getirerek Filistin direnişini suçlamaya kalkıştı. Doğrusu Filistin’de zulme ve haksızlığa maruz kalan insanlar, onları savunmak için her şeylerini feda eden direnişçiler Gazze’de, işgalci Siyonistlerce her taraftan kuşatmaya alındığı gibi aynı zamanda enformasyon alanında da yoğun bir kuşatma ile karşı karşıyalar. O yüzden aleyhlerindeki kasıtlı çarpıtmalara ve iftiralara cevap yetiştiremiyoruz. İnsanlarımızı da bu çarpıtmalara ve iftiralara karşı dikkatli ve duyarlı olmaya çağırıyoruz. Çünkü insanlarımız bu tür çarpıtmalardan ve iftiralardan çok çabuk etkilenebiliyorlar.
Gerçekte Filistin direnişi Mısır’ın tarafsız arabulucu olmadığını dile getirmişti. Bu açıdan onun tercihi aslında Türkiye’ydi. Çünkü Türkiye henüz her ne kadar icraatta İsrail işgal devletini zorlayacak ciddi bir adım atmış olamasa da en azından söylemde, Filistin halkının hukukunu öne çıkaran bir tavır sergilemekte ve bu tür görüşmelere ev sahipliği yapmaya, aracılığa daha uygun görülmektedir. Bu yüzden Filistin direnişi Türkiye’nin aracılığını tercih ettiğini açıklamıştı. Fakat sürekli “Türkiye’nin dostu” olarak lanse edilen işgalci Siyonist devlet Mısır’ın aracılığında ısrar etti. Bu arada şunu ifade edelim ki Siyonist devlet ABD dâhil kimsenin dostu değildir. O sadece menfaatinin dostudur. “Aptal Amerikalıları biz yönetiyoruz” diyerek onları aşağılayan Siyonistler değil midir?
Türkiye’de medya organlarının ateşkes görüşmeleriyle ilgili zaman zaman spekülatif haberler yayınlamaya, herhangi bir iddia ortaya atıldığında onu kesin bilgi gibi vermeye kalkıştıklarını gördük. Ben şahsen o günlerde bu tür iddialara dayalı olarak şekillendirilen haberler çerçevesinde sorulan sorulara verdiğim cevaplarda bu haberlerin doğru olmadığını ve İsrail işgal devleti seçimlerinin gerçekleşmesinden önce ateşkes konusunda herhangi bir beklenti içine girilmemesi gerektiğini dile getirmiştim. Çünkü Filistin direnişinin ateşkes konusundaki şartlarından vazgeçmemekte direneceği belliydi. İşgal devleti de seçim öncesindeki siyasi havada bu şartları kabul etmeyi hesaplarına uygun görmüyordu.
Filistin direnişinin şartları değişmemiştir. Birinci olarak saldırıların karşılıklı olarak durdurulması ve bunun garanti altına alınması, işgal devletinin keyfine göre ihlal edememesi gerekiyor. İkinci olarak Gazze üzerindeki abluka ve ambargonun kesin bir şekilde kaldırılması şart koşuluyor. Filistin direnişi yetkilileri ambargoyu kaldırmayacak bir ateşkesi kabul etmenin kendileri için hiçbir anlam ifade etmeyeceğini dile getirdiler. Zaten Filistin halkı da ambargoyu kaldırmayan bir ateşkese razı değil ve büyük bir yara almasına rağmen savaşmaktan da çekinmiyor. Savaşın bundan sonraki merhalesi ise işgalci Siyonist devleti daha çok silkeleyecektir.
Ateşkes görüşmeleriyle ilgili gelişmeleri ve herhangi bir sonuca varılırsa ortaya çıkan sonucun tahlilini inşallah önümüzdeki hafta yapmaya çalışacağız.
Kahire’de ateşkes görüşmelerinin son merhalesine gelindiği günlerde İstanbul’da da “Gazze’de Zafer” konulu bir uluslararası sempozyum düzenleniyor. Bu sempozyumu düzenleyen Saldırganlığa Karşı Uluslararası Kampanya’nın merkezi Arap dünyasında, faaliyetleri de ağırlıklı olarak Arap dünyasına yönelik olmasına rağmen “Gazze’de Zafer” sempozyumu için özellikle Türkiye’yi ve İstanbul’u seçmişti. Sempozyumun koordinasyon işlerini yürüten Rebi’ Haddad ile görüşmemizde, Türkiye’nin halkıyla ve yönetimiyle Filistin halkının yanında yer alması, Siyonist vahşete karşı durması ve Gazze’deki zulme tepkide öne geçmesi sebebiyle bilhassa İstanbul’u tercih ettiklerini dile getirdi.
Bugünkü yazımızda ateşkes konusu üzerinde durduğumuzdan sempozyumdan notlar aktaramadık. Ancak bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz. Bu akşam sempozyumun kapanışı münasebetiyle bir gece düzenlenecek. İstanbul’da ikamet eden okuyucularımızı saat 20.00’de başlayacak bu geceye iştirak etmeye çağırıyoruz. Programın mekânı Mahmutbey’deki Holiday Inn Hotel. Programda konuşmalar, şiir okumaları ve marş konserleri olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.