Canavarla güvenlik koordinasyonu
ABD’nin işkence uygulamalarını itirafı anlamına gelen raporun kamuoyuna açıklanması sebebiyle meydana gelen tartışmaların bayağı gündem oluşturduğu sırada Filistin’in Batı Yaka bölgesinde Özerk Yönetim’in merkezi durumundaki Ramallah’ın yakınında yahudi yerleşimciliğine karşı bir protesto eylemi esnasında işgalci askerler tarafından Mahmud Abbas’ın başkanlığını yaptığı hükümetin bakanlarından Ziyad Ebu Ayn korkunç bir şekilde öldürüldü.
Cinayet, atılan gaz bombalarından etkilenen Ebu Ayn’ın aynı zamanda işgalci askerler tarafından şiddetle darp edilmesi suretiyle gerçekleştirilmişti. Medyaya yansıyan ilk haberlerde bakanın ölümüne göğsüne isabet eden gaz bombası kapsülünün neden olduğu ifade edildi. Fakat Filistinli ve Ürdünlü doktorların yanı sıra bir tane de İsrail’den doktorun yer aldığı heyetin tespitine göre asıl ölüm sebebi şiddetli darp idi. Bunu İsrail doktoru da kabul etmiş ama rapora imza atmamıştı. Olaya şahit olanların verdiği bilgiler de bunu teyit ediyor.
Bu kez öldürülen kişi siyonist işgalciyle güvenlik koordinasyonunu sürdürme konusunda ısrarından bir türlü vazgeçmek istemeyen Mahmud Abbas’ın başkanlığındaki hükümetin bir üyesi olduğu gibi liderliğini yaptığı ve kısa adı Fetih (el-Fetih değil) olan Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin Devrim Konseyi üyesi ve aynı zamanda bu hareketin öncü kadrosundan etkili bir şahsiyetti.
Yani Mahmud Abbas’ın istihbarat ve polis teşkilatlarının kendileriyle güvenlik koordinasyonu içinde olduğu askerler bu kez bizzat Abbas’ın gözünü hedef almışlardı. Canavarla güvenlik koordinasyonundan başka bir sonuç da beklenemez zaten. Çünkü onunla özellikle de güvenlik alanında koordinasyon içine girersen silahıyla birlikte gelip senin yanına sokulacak, seninle oturup seninle kalkacaktır. Bir gün o silahını senin gözüne dayamayacağından emin olduğunu söylesen de boşunadır.
Attıkları gaz bombalarını yeterli bulmayarak Ziyad Ebu Ayn’a bir de fiili saldırıda bulunan, kasıtlı bir şekilde onu darp eden ve ölüme getirecek şekilde ağır yaralanmasına neden olan işgalci askerler , Mahmud Abbas yönetimindeki polis ve istihbarat teşkilatlarıyla güvenlik koordinasyonu içinde olan işgalci askerlerdi. Böyle bir cinayeti kasıtlı saldırılarla gerçekleştirmeleri söz konusu koordinasyonla bölgenin genel güvenliğini değil kendilerinin gayri meşru istimlak ve gasp uygulamalarıyla el koydukları arazilere inşa edilen yahudi yerleşim merkezlerinin güvenliğini sağlamayı amaçladıklarını bir kez daha gözler önüne serdi.
Böyle bir cinayetin ardından işgal rejimiyle güvenlik koordinasyonuna son verilmesi çağrıları bizzat Abbas’ın kendi saflarından da ona yoğun bir şekilde yöneltilmeye başlandı. Aslında Hamas’ın uzlaşı hükümeti kurulması görüşmelerinde masaya koyduğu taleplerden biri de bu koordinasyona son verilmesi ve koordinasyon çerçevesinde işgal rejimi hesabına tutuklanan siyasi tutukluların serbest bırakılmasıydı. Fakat Hamas’ın uzlaşı planının tıkanmaması için gerçekleştirilmesini anlaşma sağlanması ve ortak hükümet kurulması sonrasına bıraktığı bu şart ne yazık ki henüz yerine getirilmedi.
Ebu Ayn cinayeti karşısında işgal rejimine karşı nasıl bir politika izleneceği konusunda görüşme yapmak amacıyla toplanan FKÖ Yürütme Kurulu da güvenlik koordinasyonuna son verilmesi yönünde herhangi bir karar almaktan çekindi. İşgal rejimi tarafından gelen açıklamalar ise böyle bir şeyin olmayacağı, koordinasyonun süreceği yönündeydi. Bunu daha sonra havanın biraz yumuşamasının ardından Abbas yönetimi tarafından gelen bazı açıklamalar da teyit etti.
Filistin Özerk Yönetimi, Ziyad Ebu Ayn’ın öldürülmesi sebebiyle üç günlük resmi yas ilan etti. Ama gelip de senin gözünü bile çıkaran, bakanını dahi vahşice öldürmekten çekinmeyen katillerle, onların Filistin topraklarını gasp ederek inşa ettikleri gayrimeşru yerleşim merkezlerindeki göçmenlerinin güvenliği için koordinasyonu sürdürürken beri tarafta yas ilan etmek, ağlayıp gözyaşı dökmek toprakları ve hakları gasp edilen, can güvenliği sürekli tehdit edilen halkına bir şey kazandırmayacaktır.
Bu cinayet aynı zamanda, kendi hükümeti içinde yaşadığı krizden dolayı erken seçim kararı alan Netanyahu’nun seçim kampanyasına start vermesi olarak değerlendirildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.