‘İlgi sahası’, ‘etki sahası’...

İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Avi Mizrahi'nin Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışıyla alakalı olarak sarfettiği sözler ortalığı hareketlendirdi.

Dışişleri Bakanlığı, İsrail Büyükelçisi'nin Bakanlığa çağrılıp 'sert bir nota' verilerek, İsrail makamlarından açıklama istendiğini duyurdu.

Genelkurmay Başkanlığı da: "sözkonusu kişiye atfedilen sözlerin gerçekleri saptıran, maksadını aşan, talihsiz, hiçbir şekilde kabul edilemez, bulunduğu görevin yetki ve sorumluluklarıyla bağdaşmayan ve en önemlisi de iki ülke arasındaki milli menfaatlere zarar verebilecek boyutta ifadeler olduğu' kanaatiyle, 'İsrail Genelkurmayı'nın konuya açıklık getirmesinin beklendiği' açıklamasını yaptı.

İsrail Ordu Sözcülüğü'nün konu ile alakalı olarak yaptığı açıklamada, "Avi Mizrahi'nin Türkiye ile ilgili görüşleri kendisinin kişisel görüşleridir, İsrail silahlı kuvvetlerine ait değildir ve orduyu bağlamaz" deniliyor.

İsrail Ordu Sözcülüğü'nün açıklamalarına göre; "İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı, bin dört yüz Filistinli'nin katledildiği Dökme Kurşun operasyonunda İsrail asker ve subaylarının gösterdiği moral ve profesyonel davranışlardan övgü ile söz ederken, Türkiye'nin geçmişi ile ilgili eleştiri olarak yorumlanabilecek kimi şeyler söylemiş".

İçinde bulunduğu zırhlı araçtan burnunu bile çıkaramayan ve çoluk-çocuk demeden masum insanları katleden subay ve askerlerin, 'moral ve profesyonel davranışlarından övgü ile söz edilmesi' zaten başlıbaşına bir garabet. Ama esas garabet, Türkiye ile ilgili sarfedilen ve yenilir yutulur gibi olmayan sözlerin 'eleştiri olarak yorumlanabilecek kimi şeyler' olarak geçiştirilmeye çalışılmasında.

İsrail gazetesi Haaretz'e göre, İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levi de, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ile yaptığı görüşmede benzer sözler sarfetmiş ve 'bu görüşlerin İsrail'in resmi görüşünü yansıtmadığını' belirtmiş.

Sözleri sarfeden sanki İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı değil de, İsrailli sıradan bir vatandaş...

Halbuki açık yüreklilikle konuşabilir ve "Bu sözler, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için kullanılan ve bizim de güya destek sağlıyormuş gibi yaparak prim sağladığımız sözlerdir. Dolayısıyla Kara Kuvvetleri Komutanı'nın, şahsi kızgınlığı ile ağzından kaçırması şık olmamıştır..." gibisinden açıklamalar yapabilirlerdi hiç değilse.

* * *

1983 senesinin sonlarına doğru, İsrailli bir savunma bakanlığı yetkilisinin: 'Türkiye ilgi sahamızdadır' mealinde bir açıklaması olmuştu.

O dönem yedek subay olarak askerde olmasaydım ve haberlerde yayınlanan bu açıklamayı izlerken yanımda bir de subay olmasaydı; büyük ihtimalle, İsrailli bir savunma bakanlığı yetkilisinin Türkiye ile ilgili olarak 'İlgi sahasında olmak' tabirini kullanması, benim açımdan önemsiz bir açıklama olacaktı.

İsrailli yetkilinin açıklamasını beraber izlediğimiz subay, spikerin naklettiği sözleri duyduğunda, bir süre inanamıyormuş gibi televizyona bakakalınca, yanlış giden bir şey olduğunu anlamıştım.

Subay, benim açıklama bekler gibi kendisine baktığımı görünce, bu sözleri sarf eden kişinin bir savunma bakanlığı yetkilisi olduğunu ve 'ilgi sahası' sözünün bu kişi tarafından kullanılmış olmasının, kastedilen ülkenin yakında 'etki sahasına' girebileceği anlamına geldiğini belirtti.

Etki sahası, askeri terminolojide 'sıcak çatışma' anlamına geliyordu...

Görünüşte masum gibi gözüken söz, askeri literatürde farklı bir anlam ifade ediyordu yani.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra, zamanın hükümeti adına yapılan bir açıklama ile, 'İsrailli savunma bakanlığı yetkilisi tarafından yapılan açıklamanın bir talihsizlik olduğu...' vurgulandı ve galiba, konu kapanmış oldu.

Oysa konunun kapanmadığını ve hiçbir zaman da kapanmayacağını, o açıklamayı yapan ilgililer de dahil hemen herkes biliyordu.

Tıpkı bugünkü gibi...