Çetelerin maliyeti!
Uzun bir zamandır PKK itirafçılarının karıştığı eylemleri konuşuyoruz.PKK’dan ayrıldıktan sonra JİTEM’in himayesine alınan –itirafçılar-şimdi de JİTEM çatısı altında yaptıklarını itiraf ediyorlar. İnsan bir defa alışmasın, ondan sonra itiraf bir hayat tarzı haline geliyor, tıpkı fahişelik gibi.
Tarihimiz çetecilerin ihanet hikâyeleriyle doludur.
Kim, Çetelerden, kanun dışı oluşumlardan medet ummuşsa, sonunda pişman olmuştur. Küçük yararlılıkların karşılığı mutlaka büyük bedellerle ödenmiştir.
Sarıkamış felaketini anlatan kitabında kaymakam Şerif bey, sözü çetecilere getirerek şunları söyler:”Erzurum’da Bahaeddin Şakir bey’in teşkil ettiği çetelere Hasan İzzettin Paşa’nın emriyle 9’ncu Kolordu Kıtaatından en güzide zabitan ve Erzurum’un en babayiğit efradı verilmişti. Ben bilahare bu çetelerin bizim ilerimizde değil, gerimizde dolaştıklarını ve köyleri yağma etmekle meşgul olduklarını gördüm. Bu atlı efrad Süvari fırkamızda ve bu güzide zabitan kendi bölüklerinde ifayı vazife etselerdi daha müsemmen, (verimli) elbette daha necip bir iş görürlerdi.”
Rus birliklerinin arkasına sızıp, baskınlar yapsın diyerek oluşturulan çeteler, bırakınız Rus’lara baskın yapmayı kendi ülkesinin köylerini talan etmekle meşgul olmuştur. Rus topraklarına sızanlar ise, kendilerine yardım edenlere zarar vermekten başka işe yaramamıştır.”Çetecilerin Acara ahalisine de pek büyük zararı dokundu. Ruslar bilahare Acaralılardan Çetelere muavenetle itham ettikleri birçok eşrafı kurşuna dizdiler. Yazık değil miydi” Diye sorar Kaymakam Şerif bey.
Çete faaliyetlerinin zararı Sarıkamış felaketi ile sınırlı değildir. Milli mücadele de benzer olaylar yaşanmış, düzen fikrine karşı çıkan çeteler bir dönem milli mücadeleyi tehdit eder noktaya gelmiştir. Atatürk-Topal Osman münasebeti de bu bağlamda değerlendirilmesi gereken örneklerden biridir. Uzun süre Atatürk’ün yanında yer alan Topal Osman, zamanla dizginlenemez hale gelmiş, işi Mustafa Kemal’i öldürmek için Çankaya’yı basacak noktaya getirmiştir.
Devletle-Çete arasındaki fark, düzenle-kaos arasındaki fark gibidir. Çetecilik, hukuksuzluk, kanunsuzluk, ölçüsüzlük demektir. Onun için hukuka güvenmeyenler çareyi çetelerin hiçbir ölçüye bağlı olmayan eylemlerinde arar, çeteciliği kanunları By-pas etmenin bir yolu olarak görürler.
Türkiye çetelerden çok çekti ama çetecilikten bir türlü vazgeçemedi.Bunun son örneği Ergenekon terör örgütü.Normal yollarla iktidar olamayanlar,çeteleşerek iktidar olmaya çalıştılar.Böyle bir iktidarı, mevcut iktidar tercih edenler de, bu kanunsuzluğa göz yumdular.İktidarı devirmek için çeteleşenler zamanla bu ulvi gaye(!?) için her kanunsuzluğu kendilerine meşru gördüler.Bir davaya hizmet adı altında ceplerini doldurmaktan, banka hesaplarını şişirmekten geri durmadılar.Şimdi o çeteler kendilerine göz yuman veya zımnen destek olan kurumların itibarını vuruyor.Onlardan beklenen faydanın bin misli bir zararı onlara fatura ediyor. Hâlbuki çetelerin darbesini yemiş, büyük bedeller ödemiş bir millet olarak, hukuk içinde kalmanın önemini, çetelerden hizmet beklemenin beyhudeliğini en çok bizim anlamamız gerekirdi.