Bahtiyar Vahapzade artık yazmayacak -1-
Sevgili Peygamberimizin şu hükmünü hiç unutmuyorum: “Bir âlimin ölümü, güneşin batışına benzer!”
Bu çok doğru tesbiti, tanıdığım bazı şairler için de söyleyebilirim: Şairin ölümü de güneşin batışı gibidir. Çünkü bir millet için âlim ne ise şair de odur. İlimsiz-edebiyatsız millet olur mu? Bütün müsbet ilimleri elbette baş tacı etmeliyiz. Ama bilmeliyiz ki müsbet ilimlerin vatanseverlik konusunda, ahlâk ve ahiret konusunda bir gayretleri yoktur. Vatanımızı, milletimizi, yaradanımızı, ahiretimizi, ahlâkımızı merhametimizi...bize şairlerimiz, ediplerimiz sevdirerek öğretiyorlar. Dinimizin sözcüleri fikir-sanat-edebiyat adamlarımızdır. Dünyaca ünlü fizik âlimi Aynştayn diyor ki: “Dinsiz ilim kördür, ilimsiz din topaldır!”
Şair, milletinin kültür köklerine bağlı olan ve onları yaşatan, yayan, sevdiren seçilmiş kalem. Bahtiyar Vahapzade de bu özelliklerle yaşadı ve yazdı. Milletinin yürekli sesi oldu.
Onunla ilk defa, 1980 yılında, Bakü’de, Nebi Hazrî’nin makamında yüz yüze geldik. Yanında, Azerbaycan’ın soylu isimlerinden Prof. Dr. Abbas Zamanof da vardı. Orada Vahabzade bana dedi ki: “Sizin Azerbaycan ve Türkistan Türkleri üzerine yazdığınız şiirleri okuyunca, kendi kendime, demek ki dedim Türkiye’de, Turancılık hor görülmesine rağmen bizi düşünen ve seven kardeşlerimiz de var!”
Bahtiyar Vahabzade ile, 1980 yılından 2009 yılına kadar, çok samimi ve çok kuvvetli duygularla birlikte yaşadık. Benim, Azerbaycan’da bütün gönlümle sevdiğim, kendime bir ağabey gibi yakın bildiğim kişilerin başında Vahabzade vardı. Biliyorum ki onun, Türkiye’de, en çok sevdiği kişiler arasında ben de bulunuyordum. Mehmet Emin Yurdakul’un bir beyti, bana hep onu hatırlatıyordu:
“Unutma ki, şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir!”
Azerbaycan’ın, adeta bir yeşil cenneti olan Şeki şehrinde, 1925 yılında yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Ülkesi 8 yıldan beri Komünizmin kıskacındaydı ama Bahtiyar Vahabzade, ömrünün hiçbir devresinde komünist olmadı. Komünizme inanmadı. Moskova’nın Azerbaycan’ı bölen siyasetine başkaldırınca, üniversitedeki kürsüsünden atıldı. İki yıl işsiz-güçsüz kaldı. Milleti gizliden gizliye ona sahip çıktı. Halkın, onu nasıl coşkun duygularla sevdiğine kaç kere şahid oldum. Mesela Bakü’de Vahabzade ile on metre baş başa kalarak yürüyemedim. Onu uzaktan-yakından görenler koşarak yanımıza geliyorlar yürek sözlerini şöyle ifade ediyorlardı:
-Bahtiyar muallim sen bizim şerefimizsin!
-Bahtiyar muallim sen bizim gururumuzsun!
-Bahtiyar muallim sen bizim haysiyetimizsin!
-Bahtiyar muallim sen bizim sesimizsin! İnancımızsın! Bayrağımızsın!
Bahtiyar Vahabzade, artık sonsuzluk uykusunda. Bu cümleleri onun vefatından bir hafta sonra zorlukla yazıyorum!
Bir güzel güneşimiz daha battı, neyliyeyim ben.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.