Hayır kulvarının koşucusu Deniz Feneri
Cuma günü Deniz Feneri Derneğindeydim.. Deniz Feneri Medya İlişkileri Sorumlusu Bekir Kaplan çoktandır; “Sami abi, seni derneğimize bekliyoruz” diyordu..
Biz de “inşallah” diyorduk.. çarşamba ya da Perşembe günüydü yanılmıyorsam, davetini yineleyince; “tamam Bekir geliyoruz” dedik!.. Ve de gittik.. Kısmet o güneymiş..
Derneğin Rumeli menşeli evlad-ı fatihan Genel Başkanı Engin Yılmaz, Genel Sekreter İbrahim Altan, Genel Başkan Yardımcısı Recep Koçak ve diğer idareciler tarafından ağırlandık, dolayısıyla da Deniz Feneri hakkında bilgilendik..
Hayır hasenad işlerinde ön saflarda görülen ve hizmet ehli kişilerin oluşturduğu bu derneğin bilinen pek çok sloganı var.. Ancak milletimiz tarafından en kabul görmüş olanı; “yüzyılın iyilik hareketi..” Aynıyla vaki gerçekten!.. Muamelatta üst düzey bir profesyonel görüntünün yanı sıra, işe, gönlünü, kalbini veren insanlar topluluğunu yakından tanıma fırsatını buldum..
Deniz Feneri, darda kalmışların yardımına koşuyor.. Bunu da Türkiye’nin dört bir yanındaki şube ve temsilcilikleri vasıtasıyla gerçekleştiriyor.. Bu yardım meselesi sadece ülkemizle sınırlı kalmıyor, yurtdışına da taşıyor.. Güney Doğu Asya’dan Afrika’ya, Balkanlardan, 0rta Asya’ya, kadar, tüm dünyayı kucaklayan bir yardımlaşma harekatını yönetiyorlar..
ümraniye’de ve Zeytinburnu’nda lojistik merkezleri var ki, alamet!.. Gelen yardımlar son derece itinayla değerlendiriliyor.. Yardım alacak olan şahısın neredeyse en ince ayrıntısına kadar giriliyor.. Yani, herhangi bir yardıma hak kazanmış kişi, ne almış, hangi vakit kendisine ne ulaştırılmış, “online” bir şekilde görülüyor.. Kısacası; ezbere bir iş yok.. Her şey planlı, her şey programlı..
Cuma namazından ve öğle yemeğinden sonra demli çaylar eşliğinde işin “faslı muhabbet” kısmı başladı.. Engin Yılmaz kardeşim Makedonya-İştip’teki açtıkları “Hamidiye Lisesi”nden bahseti.. Ardından da Bosna Hersek’teki Cemal Biyediç üniversitesi Edebiyat Fakültesi binasından!.. Ve o an hocaların hocası Prof. Sabahattin Zaim’i rahmetle ve minnetle andık.. çünkü iki açılışta da Sabahattin Zaim Hocamız bulunmuştu ve yıllar önce terk etmek mecburiyetinde kaldığı o mübarek topraklara ve de kendi şehrine bu sefer Deniz Feneri'nin yaptırdığı bir okul münasebetiyle geri dönmüştü..
Netice-i kelam; Deniz Feneri'ni ve değerli idarecilerini medyadan takip ettiğim kadarıyla biliyordum.. Ama ziyaret münasebetiyle artık bu kardeşlerimi de yakından tanıyorum..
Mevla Teala yollarını açık etsin!.. Hizmetleri daim olsun!.. Elbetteki Allah(cc) bu hizmetleri karşılıksız bırakmaz..
Hayırda yarışana ve bunu sadece “Kendi ismi şerifi” için yapana da rahmetini ve bereketini gönderir..
Vaadi var çünkü..
-
Değerli dostlarım, inanın ki bazen gün yetmiyor.. Bazı günler sabahtan akşama kadar sağda solda oluyoruz.. Cuma günü Deniz Feneri dedik, ondan iki gün önce, yani çarşamba günü de MüSİAD Kurumsal İletişim Komisyonu Yönetim Kurulu üyesi olmam hasebiyle Başkan Sadık Saruhan ve diğer yönetim kurulu üyeleriyle birlikte İstanbul Ticaret 0dası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın makamına gittik..
Yalçıntaş, her zamanki gibi kibar ve sevecen bir biçimde heyetimizi ağırladı.. Bir zamanlar bu müesseselere girmenin “deveye hendek atlatmak” kadar zor olduğunu bilmem anlatmaya gerek var mı?.. Murat Yalçıntaş’ı dinlerken Türkiye’de doğru kişilerin iş başına getirilmesiyle, pek çok işin çözümünün kolaylaşacağını bir kere daha anladım..
Murat Bey babasının oğlu.. Son derece zarif.. Karşısındakini değer vererek dinliyor.. Aynı zamanda da vefalı.. Nereden ve nasıl geldiğini iyi biliyor..
İTO, Başkan Murat Yalçıntaş’la ve onun ekibiyle bir başka güzel..
Acaba bana mı öyle geliyor, deyip bir de yanımdakilere soruyorum..
0nların cevapları da, “İTO doğru yolda” oluyor..
-
Cumartesi sabahı da yine bir MüSİAD etkinliğine katıldım.. MüSİAD Hizmet Sektörünün tertip ettiği ve Bahçelievler Belediye Başkanı 0sman Develioğlu’nun ve Başkan Yardımcılarının da hazır bulunduğu kahvaltılı bir sohbetti bu..
Hizmet Sektörü Başkanı Eyüp Akbal ve yönetim kurulu üyelerinin hepsi Kocasinan Parkındaki restorandaydılar.. Başkan Develioğlu hizmetlerini anlattı.. MüSİAD heyeti ise nasıl bir Türkiye hedeflediklerini aktardı..
Eyüp Akbal aktif bir işadamı.. Aynı zamanda Fuzul Otomotiv Grubunun ve Fuzul İnşaat Grubunun sahiplerinden.. Hepsinden öte “sonunda ne rütbe var, ne de mal” felsefesine inanmış samimi bir Müslüman!..
Sırası gelmişken şunu da belirteyim; “Sami Bey, sütununda arkadaşlarını, dostlarını, yazıyor” diyenlerin olduğunu biliyorum.. Zaman zaman kulağıma geliyor bu tip sözler.. Aslında biliyor musunuz, ben bunları yazarken keyif alıyorum.. İsimlerini zikrettiklerim, sıradan ya da yoldan geçen kişiler değil ki!..
Efali tavırlarıyla, yaptıkları hayır hasenadlarla ve en önemlisi de emredildiği gibi yaşamanın gayretinde olmalarıyla, değil bu sütunda, pek çok sütunda yer almaya hak kazanmış kişiler..
Bu insanları sadece ben değil, pek çok arkadaşımızın da ön plana çıkarması gerekir, diye düşünüyorum...