Bahtiyar Vahapzade ve Nâzım Hikmet Donkişotları
Bahtiyar Vahapzade’nin vefatı üzerinden 21 gün geçmesine rağmen, basınımızdaki aldırmazlık devam ediyor. Hatta, vefatı bile doğru-dürüst duyurulmadı. Neden?
Bahtiyar Vahapzade, sadece Azerbaycan Türklüğünün değil, bütün dünya Türklüğünün önemli şairlerinden biriydi. Sadece şair değil, aynı zamanda bir araştırmacı yazardı da, bir ilim adamıydı da, bir siyasetçiydi de.
H. de Balzac diyor ki: “Millet, edebiyatı olan topluluktur!” Bahtiyar Vahapzade, şiir, nesir ve tiyatro dallarında, Türk edebiyatına, 50’den fazla eser kazandıran bir edip. 1925 yılında, Azerbaycan’ın bir yeşil cenneti olan Şeki şehrinde doğdu. Fakir bir ailenin çocuğuydu. Babası ve amcaları, Şeki ormanlarından kesip sattıkları odunların parasıyla geçiniyorlardı. Yani Bahtiyar Vahapzade, zenginlik ve asalet denilince öfkelenen, küplere binen bizim Türkiyeli komünistlerin aradıkları adamdı. Beri yanda;
Nâzım Hikmet bir paşa torunuydu. Babası Hikmet Bey, Süreyya Sinemasını işletiyordu. Annesi Celile Hanım sosyetemizin çok güzel ünlülerinden biriydi. Nâzım Hikmet, Peyami Safa’nın ifadesiyle; Akşam yemeğinde kanlı pirzolalar yediği halde, sabahleyin sokağa ütüsüz bir pantolonla, bir yün ceketle çıkıyor, kafasına bir işçi kasketi geçiriyordu. Tam bir bolşevik mankeni gibi davranıyordu.
“24 saatta, 24 saat Lenin / 24 saat Marks / 24 saat Engels
Yüz dirhem kara ekmek / 20 ton kitap...”
diyerek ağzını açtığı için, Türkiyeli komünistler tarafından baş tâcı ediliyor. Peki bizim mahutlar, Bahtiyar Vahapzade’ye karşı neden sımsıkı kapalılar? Neden onun hakkında iki satır olsun yazmıyorlar? Neden Vahapzade’ye karşı kör ve sağırdırlar? Çünkü: Bahtiyar Vahapzade, komünist değildir de ondan. İddia ediyorum: Nâzım Hikmet iyi bir şair olduğu için değil, mükemmel üstü mükemmel bir komünist olduğu için, Marks’tan, Engels’ten, Lenin’den, Stalin’den... kırk misli kuvvetle komünizme sevdalandığı, bağlanıp kaldığı için bizimkilerin göz bebekleridir. Peki komünizm, uygulandığı hangi ülkeye huzur ve bereket getirdi? Moskova, 73 yılda, milyonlarca insanı öldürdüğü ve milyonlarca insanı vatanından ettiği halde, komünizmi neden yaşatamadı? Komünizmin gümbür gümbür yıkılıp gitmesine neden seyirci kaldı?
Bizim Türkiyeli komünistlerin çapları, bu sorulara cevap verecek ölçüde değildir. Onların en büyük özellikleri, inkâr ve küfürdür. Küfür, küfür, küfür..! Nâzım Hikmet üzerine yazdığım yazılara, bir tek, ama bir tek komünistten, küfürsüz bir cevap alamadım. Ağızları lağım çukuru, kalemleri rezil ötesi rezil bir şey.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.