Ver cüceye, onun olsun namus!
8Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Kadıköy Meydanı'nda bir miting vardı. Biz de o saatlerde Kadıköy'deydik. Fakat kadınlar gününe katılmak için değil, sahafları gezmek için...
Bir grubun taşıdığı pankart özellikle dikkatimi çekti. Pankartta, "Kimsenin Namusu Olmayacağız" yazıyordu.
Bu sloganı yazanların ve atanların niyeti ne olursa olsun, benim yolum Büyük Türkçe Sözlüğe düştü.
NAMUS: 1. Edep, hayâ, doğruluk ve güvenilirlik gibi faziletlerin sonucu olan ve yüksek değer taşıyan haslet; ahlaki ölçülere bağlılık. 2. İffet, ırz, ismet. 3. Dürüstlük. 4. Haysiyet, itibar. 5. Şan, şeref. 6. Emniyet, istikamet.
Bir de "ismet" kelimesine bakalım:
İSMET: 1. Ahlak ve namus ölçülerine riayet etme, haramdan ve kötülükten çekinme. 2. Namus, iffet. 3. Temizlik, günahsızlık, masumluk.
Aynı günlerde, Uludağ Üniversitesi'nin bir anketini de gördüm. Uludağ Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serpil Aytaç'ın 591 kız öğrenciyle yaptığı "taciz anketi", korkunç bir durumu ortaya çıkarmış. Anketin sonuçlarına göre, kız öğrencilerin yüzde 86.9'u, kampusta ya da çevresinde, cinsel tacize uğruyor.
Bu iki vakayı "yorumsuz" olarak yan yana koyalım.
Kaç gündür "namus" kavramı üzerine düşünüyorum.
Mesela Paldır Küldür Bakanımız Ertuğrul Günay, Yusuf Hayaloğlu'nun vefatının ardından yaptığı açıklamada, "Hayaloğlu, Türk şiirine yeni bir soluk getirmiştir" dedi. Böyle bir açıklamayı yapan kişiye, şiirin de bir namusu olduğunu anlatabilir miyiz?
Mesela 28 Şubat sürecinin genelkurmay başkanı İsmail Haksız Karadayı, "Sabıkalı ve sicili bozuk bir adam" olduğunu itiraf ediyor. Çünkü "27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerine de aktif olarak" katılmış. Böyle birini, yukarıdaki maddelerle yan yana koyabilir miyiz? Tabii böyle birini 1 numara yapan sistemi de...
Yunan Milli Bankası, bir Türk bankasının hisselerini satın aldı. Yunanlılar bu gelişmeyi, "İzmir'e asker çıkarmaktan daha önemli" görüyor. Yunan basını, bu minvalde yazılar yazdı, haberler yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde, şimdi en kolay krediyi ve kredi kartını bu banka veriyor. Maksatları, herhalde Türk milletini borçlandırmak, sonra da "taşınmaz mallarına" el koymak falan olmalı. Ne var ki, konuyla ilgili olarak, birkaç "aşırı uç"tan ve "marjinal grup"tan başka kimseden ses çıkmadı.
Hayvanlar âleminde, yenilen, aynı zamanda yenilmiş de olur. Ama bizler insanız. Şimdi, böyle bir gelişme karşısında rahatsız olmayanların, hatta bu vesileyle yabancı sermayenin faziletlerini anlatanların namus anlayışı ile aşırı uçtakilerin, marjinal grupların namus anlayışları bir olabilir mi?
Zirvede olsaydık eğer, işi ve sözü ayağa düşürmenin çok kötü bir anlamı olmayabilirdi. Ama çukurdayız.
"Delikli demir çıktı, mertlik bozuldu" dizesi herkese tüfeği hatırlatır. Bana ise delikli 1 ve 2,5 kuruşları hatırlatıyor. Yani parayı...
Sermayenin, yukarıdaki maddelerle başı belada olan kişi ve kurumların elinde olması; iş ahlakının, dolayısıyla ticaret hayatımızın da ne halde olduğunu gösterir. Böyle kimselerin, Türk-Yunan, müslim-gayrimüslim ayrımı yapacağını sananlar varsa, onlar da "Namus" maddesinin altıncı bendini ihlal ediyorlar demektir.
Borçtan kurtulmanın iki yolu vardır: Ya çalışıp ödersin ya da inkâr edersin. Edebiyat ve siyaset dünyasında ikinci şıkkın baskın gelmesi; ticaret hayatında ise üçüncü bir şıkkın devreye girmesi, yani "ne öderim ne de inkâr ederim"; bize neler söylemektedir?
Bu bozuk cümleyi tekrar okuduktan sonra, NAMUS maddesini de tekrar okursak, belki bir fikir sahibi olabiliriz.
Yazımızdaki karışıklık, bizden değil, konunun hassasiyetinden kaynaklanıyor. "Şey, kem küm" demek yerine, bunları söylemeyi tercih ediyor; daha doğrusu, göze alıyoruz.
"Memleketim" şarkısını herhalde duymayanınız, bilmeyeniniz yoktur. Ayten Alpman'ın sesiyle ünlenen şarkının söz yazarı ve bestecisi İlham Gencer'dir. Bay Gencer, "Memleketim şarkısı, İsrail milli şarkısıdır" diye bir itirafta bulundu. "Vay be" deme ihtiyacı bile hissetmedim. Hissetmedim, çünkü yıllardır bu millete vatandan, bağımsızlıktan, namustan; yani ahlaktan, edepten, doğruluk ve dürüstlükten, haysiyet ve itibardan bahsedenlerin, kısa süre içerisinde nereden nereye geldiklerini, daha doğru bir ifadeyle, aslında ne olduklarını gözlerimle gördüm, görmeye de devam ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.