Cemal Nar

Cemal Nar

28 Şubat yasakların yasallaşması

28 Şubat yasakların yasallaşması

Ne öğretmişlerdi bize hayat boyunca, hatırlayalım mı biraz?:

Asker disiplinlidir ve yasalara itaatkardır, siyasete karışamaz. Kışla da okul ve mabet gibi siyasetten uzaktır.

Yargı siyasete alet edilemez.

Hakimiyyet milletindir.

Erkler ayrılığı esastır.

Herkes din ve inanç özgürlüğüne sahiptir. Din kutsaldır, asla çıkarlara istismar edilemez.

Devletin dini, ideolojisi, inancı, mezhebi olmaz.

Devlet insanları izinsiz dinleme yapamaz, fişleyemez.

Her kurum kendi görevini yapar, başkalarının alanına tecavüz edemez.

Hukuk önünde herkes eşittir. Kimsenin ayrıcalığı yoktur…

İsterseniz bunları daha da uzatabiliriz.

Şimdi bunların yanına bir de “28 Şubat”ı koyun ve düşünün. Neler hissediyorsunuz?

Fecaat mı diyeceksiniz, yoksa felaket mi? Yoksa skandal veya rezalet mi?

Eğer yukarıda yazılanlar doğru ise, 28 Şubat yanlıştır. Eğer bunlar yanlışsa 28 Şubat doğrudur.

Hesap ortada, uzun boylu düşünmeye gerek yok.

Nasreddin hoca iki kilo et almış, akşama güzel bir yemek bekliyor. Ama merhametli hanımı yavrusuna yollamış eti. Önüne soğan ekmek konan Hoca sormuş:

- Hanım et nerde?

- Kedi yedi.

İnanamaz hoca kediye bakar bakar da. Sonunda dayanamaz ve kediyi tartar. Tam iki kilodur. O zaman hanıma döner ve şaşkın şaşkın sorar:

- Hanım bu kedi ise et nerde? Yok bu et ise, kedi nerde?

Yukarıda “Asker siyasete karışmaz. Asker disiplinlidir, itaatkardır” demiştik. Ama bakın bir uzmanı ne diyor:

“28 Şubat'ın üzerinden 12 yıl geçtikten sonra, gazetelere dökülen eski Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın ses kaydı, ikna edici bir değerlendirme vesilesi. Bu ses kaydında, Bizans'a taş çıkartan entrikalar, ayak oyunları var.”

“Balkan Savaşları sırasında bile ordu bu kadar siyasetin içinde değildi. Bir siyasî partinin operasyon elemanları değil, koskoca ordunun Genelkurmay başkanı kumpaslar kuruyor, dalavere çeviriyor. 28 Şubat, bu konuşma kaydı ile aydınlanıyor.” (*)

Evet, bu yazının tamamını okumak gerek. Alıntıda bile açığa çıkan kelimeler şunlar: “Bizans'a taş çıkartan entrikalar, ayak oyunları, Balkan Savaşları sırasında bile ordunun bu kadar siyasetin içinde olmaması…”

Bunu nasıl izah edeceğiz?

Sadece güçlü olmak haklı olmaya yetmez. Biz de ordunun yıpranmasını istemeyiz. Ama emeklileri bile işte en son Ergenekon davasında özel muamele görüyor. “Gata” alay konusu oldu ülkede. İki başlı yargı, yargıya güveni sarsıyor. Daha neler neler…

Ya “birifinkçi yargı”? O gün başlayan skandallar, 367 krizine kadar geldi. Yargı kendi içinde bile cadı kazanı. Kimsenin içine sinmiyor bu durum, kimse yargıya güvenmiyor şimdi. Bir ülke için ne kadar yazık! Ama bu güveni kim yedi bitirdi? Ve bu ne zaman ayyuka çıktı?

Yine karşımıza 28 Şubat çıkıyor!

“Din istismarı ayıp.” Evet ama birileri kalkıyor, “Ali Kalkancıları, Fadime Şahinleri biz ayarladık” diyor. “Bunların hepsi kurgu” diyor. Nasıl oluyor bu?

“Erkler ayrılığı esastır” ama Meclis bir Anayasa bile yapamıyor. Hani “Hakimiyyet milletin” idi? Meclis elleri böğründe çaresizce olayları seyrediyor sanki.

“Devletin dini, ideolojisi, inancı, mezhebi olmaz”mış. Kemalist Düşünce, Atatürk Milliyetçiliği, Atatürkçü Düşünce Sistemi ne oluyor öyleyse? Devlet vazgeçti mi bu kavramlardan?

“Devlet insanları izinsiz dinleme yapamaz, fişleyemez”miş. BÇG ler, BTK ler neyin nesiydi 28 Şubatta? Atamalar Cumhurbaşkanından niye dönerdi? Basının diline düştü, “devlet kaymakamı, valiyi bırakın, bakanı, başbakanı bile fişlemiş ve dinlemiş, hatta Genel Kurmay Başkanı bile dinlenmiş” diye çarşaf çarşaf yazılar var gazeelerde, internette.

“Kışla da okul ve mabet gibi siyasetten uzakmış.” Öyle mi? Şu İmam Hatiplere reva görülen zulüm siyasetten uzak mı? Kimse bu okulların adını bile anamıyor. Sanki vebalılar…

“Her kurum kendi görevini yapar, başkalarının alanına tecavüz edemez”miş. Ya, öyle mi? Peki söyler misiniz, asker ne zaman mahalle mahalle, köy köy okul, kurs, yurt vs. teftişini terk etti?

Süleyman Çelebi “Mevlüt”te “Söz uzanır ger kalanın der isem” der. Evet, gerisi de malum ama, biz uzatmayalım.

28 Şubat bütün yasakların yasallaştığı, kanunsuzluğun marifet sayıldığı, kabadayılık ve karadayılıkla övünüldüğü, millet iradesinin hiçe sayıldığı, devletin kasasının soyulduğu, kimin ne yaptığının bellisiz olduğu, yani kısaca bütün değerlerin ayaklar altına alındığı rezil bir dönemdir ve Türkiye Tarihinde kara bir lekedir.

Bunu yapanlar bugün utançlarında millet içine çıkamıyorlar. Ancak kendi karanlık kulüplerinde toplumdan dışlanmış olarak yaşamaya mahkumdurlar. Bu durum bütün darbe heveslilerine iyi bir ders olur inşallah.

İnşallah!

(*)https://www.habervaktim.com/yazar/12099/askerî_entrika_olarak_28_subat.html


www.cemalnar.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi