O artık üşümüyor

O artık üşümüyor

Türk siyaseti Muhsin Bey’ini kaybetti. Son ana kadar hepimiz içimizde bir ümit kıvılcımı taşıyarak, karların arasından çıkıp gelmesini bekledik... İnsan bir Lidere kolay, kolay ölümü yakıştırmıyor. Hele bu insan herkesin, kendi ailesinin bir ferdi gibi gördüğü, mütevazi, cana yakın, omurgalı bir insansa.

BBP’de görev aldığım dönemlerde aldığımız oya bakarak, milletin Yazıcıoğlu’na vefasızlık ettiğini, onca gayretin, emeğin boşa gittiğini düşünürdüm... Ama şu elim kazadan sonra gördüm ki hiçbir hizmet boşa gitmiyor. Son yıllarda toplum hiçbir Lider’e Yazıcıoğlu’na ağladığı kadar ağlamamıştır... Sabahlara kadar yatmadığını, ağladığını, dua ettiğini, Kur'an okuduğunu söyleyen yüzlerce insanla karşılaştım. Üstelik bunların çoğu BBP’li değildi.

Herkes Yazıcıoğlu’nun yiğitliğinden, duruşundan bahsediyor. O elbette yiğit bir Lider’di. Ama bence onun en mümeyyiz vasfı, efendiliği, sabrı, insan tarafıydı. Zaman zaman onu hoyratça eleştirir, parti toplantılarında en sert ifadeleri kullanırdık. O hep tebessüm ederek dinler asla alınganlık yapmaz, eleştiriliyorum diye dostluklarından vazgeçmezdi. Herkesin yeise düştüğü anlarda o asla meyus olmaz, itidalini korur, en girift problemlerin içinden rahatlıkla çıkardı.

Dünden beri bir çok yazar onu anlatmaya, bıraktığı boşluğun büyüklüğünü göstermeye çalışıyor. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu ülke için ne demek olduğunu anlamak için 28 Şubat’ta ortaya koyduğu duruşa bakmak kafi. Herkesin bir köşeye sindiği bir dönemde o bütün varlığı ile meydan yerine çıktı, darbelere, darbecilere karşı milletin hukukunu savunarak kıyamete kadar hayırla yad edilmeyi hak etti. Muhsin Yazıcıoğlu varken aynı değerleri savunanlar onun varlığına güvenerek hiçbir zaman yalnız olmadıklarını düşündüler. O her zaman mukaddeslerimiz için verilen mücadelenin elde biri, yani en başta geleni, her türlü fedakarlığa peşinen hazır olanıydı.

Naturası temiz olduğu için herkese inanırdı. Belki de en büyük zaafı buydu. Dostlarına hayır demesini bilmezdi, bu yüzdende en ağır işleri, hep o yapmak zorunda kalırdı, Lider oydu ama sadece bir Lider’in yapacağı işleri yapmakla kalmaz, çevresinin, kadrosunun ,bizim yapmamız gereken işleri de yapardı.

O şimdi yok. Yıllar önce yazdığı şiir üşüyorum diye bitiyordu. Dün bir televizyon kanalında, onu rüyada gördüğünü söyleyen bir hanımefendi, Peygamber efendimizin onu kucakladığını gördüm demişti. Evet o bu dünyada çok üşüdü. Zindanlarda üşüdü, meydanlarda üşüdü, seçimlerde üşüdü, biz dostlarından üşüdü. Ama eminim bu kutlu kucaklayıştan sonra artık üşümüyordur.

Ruhu şad olsun, Türk milletinin başı sağ olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi