DevletMillet kaynaşması...
Devlet-Millet kaynaşması dediğimiz şeye ne kadar çok ihtiyacımız olduğu açık bir husustur ama geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan ve hepimizi üzüntüye boğan helikopter kazası, böyle bir şeyin ne kadar çok gerekli olduğunu bir kez daha, derinden hatırlattı.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberinde bulunanları taşıyan ve 25 Mart Çarşamba günü öğleden sonra, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ilçesinden Yozgat Yerköy'e hareketinden bir süre sonra düşen helikopterin enkazına, yaklaşık 48 saat sonra ulaşılabildi.
Helikopterde bulunan İHA Muhabiri İsmail Güneş'in, düşüşün hemen ardından 112 Acil Yardım Hattı'nı arayarak düştüklerini bildirdiğini ve yardım isteğini; bunun ardından askeri ve sivil bütün imkanların kullanılarak, arama-kurtarma faaliyetlerinin başlatıldığını, biliyoruz.
Genelkurmay'a bağlı gece görüş özelliği olan helikopterler, termal kamera özellikli bir CASA uçağı başta olmak üzere, arama-kurtarma faaliyetlerine devletin mümkün olan bütün imkanlarının ve bu arada sivil ekiplerin de katılmasına rağmen, enkaza 48 saat sonra ulaşılabilmesi, belki tartışmalı bir konudur.
Enkazın yerinin tesbit edildiğinin, 27 Mart Cuma günü açıklanmasının ardından, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 4 kişinin vefatlarının ve bu arada düşüşü haber veren İHA Muhabiri İsmail Güneş'in kayıp olduğunun ancak 28 Mart Cumartesi günü öğleden sonra açıklanabilmiş olması, yaşadıklarımızın bir başka garip yönü.
Bu arada olayın duyulması sonrası yaşadığımız bilgi kirliliği, havada uçuşan komplo teorileri ve bütün bunların, öncelikle BBP camiasına ve Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilere çok üzülen Milletimize yaşattığı travma ayrı bir konu.
Teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun, insanoğlunun acziyet içerisinde olduğunu bu vesile ile bir kere daha anlamış bulunuyoruz..
Bir partinin genel başkanlığını da yapan, milletvekili ve çok sevilen bir kişi, ülkemiz içerisinde bir yerden başka bir yere giderken helikopter kazası geçiriyor ve yerini iki gün sonra ancak tesbit edebiliyor, cenazesine ise üç gün geçtikten sonra ulaşabiliyoruz...
Ve devletin bütün imkanları harekete geçirilmesine rağmen, helikopter enkazına ilk olarak, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nu çok sevdikleri anlaşılan Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesi'ne bağlı Döngel köylüleri ulaşıyor...
İnsanın aklına ister istemez, 25 Mart Çarşamba günü, olay duyulur duyulmaz çevredeki köylerde bulunan insanların neden harekete geçirilmediği sorusu takılıyor.
Çünkü eğer helikopter sinyal vermiyorsa, olayı haber veren kişinin cep telefonundan tesbit edilen sinyal, 30 kilometre karelik sarp bir alanla ilgili ise ve şiddetli kar yağışı da varsa... O zaman yapılması gereken şey, oralarda bulunan köylerin harekete geçirilmesi değil miydi?..
Çevreyi çok iyi tanıyan insanlardan oluşturulacak ekiplerle, dört bir koldan yapılacak arama-kurtarma faaliyetleri, daha kısa bir sürede netice vermez miydi?..
Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesi Döngel köylülerinin dediği gibi: Onların dağına düşmüş olan helikopteri, ancak onlar bulabilir...
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatını kaybettiği, bir gazetecinin hala kayıp olduğu olay, Devlet-Millet kaynaşmasına ne kadar ihtiyacımız olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Hem aradıklarımızı bulabilme ve hem de devlet adamının halkı tarafından sevildiği zaman neler olabildiğini görebilmemiz açısından...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.