İnsanlardaki renk farkı ve ilahi mucize toprak
İnsanlar Hz. Âdem ile Havva’nın çocukları olduklarına göre, aynı anne ve babanın çocuklarının bir birine benzemesinde olduğu gibi, bütün Âdem neslinden gelen ırkların renklerinin de bir birine benzemesi ve fazla bir farklılık göstermemesi gerekirdi.
İnsanların renklerinin farklı olması nedendir? Bu soru ister istemez insanın kafasına takılır. Gerçekten bunun üzerinde derin olarak düşünülmesi gerekir.
İnsanların renk çeşitliliği esasen ulu Allah’ın takdiri ve bizlere gösterdiği mucizelerinden biridir. Kur’an bu hususu açıklıyor: “Allah’ın mucizelerinden biri göklerin ve yerin yaratılması; dillerinizin ve renklerinizin farklı olmasıdır.” (Rûm, 30/22)
Bu ilahi mucizeyi kavrayabilmek için toprak üzerinde biraz düşünmek yeterlidir. Aynı toprak parçası üzerinde yetişen bitkilerin ve çok çeşitli nimetlerin bir birinden farkı olduğunu görürüz. Özellikle renklerinde ve tatlarındaki farklılık dikkat çekicidir.
Aynı zemin üzerinde hem beyaz hem de siyah renkte bitkiler yer alır. Bir birine zıt olan nice bitkiler vardır. Onlardaki farklılık ilahi sanatın büyüklüğünü gösteren kanıtlardır.
Topraktan yaratılan her şeyde aynı çeşitliliği ve aynı sanatı görmemek mümkün değildir. Evrenin en değerli varlığı olan insanlar da böyledir. Malum, ilk insan olan Âdem aleyhisselam topraktan yaratılmıştır.
Topraktan yaratılan insanların tabiat, renk ve şekillerinin farklı olması tuhaf değil, aynı zamanda bir renk ve zevk zenginliğidir. Bu zenginliğin farkına varmamızı istiyor yaratan!
Toprağa, biz toprak ana diyoruz. İnsanın aslının toprak olduğunu ifade ediyor bu deyim… Bitkilerin de hayatın da temeli topraktır. Topraksız ne vatan, ne din, ne namus ne de hayat olur.
Toprak hayatın en değerli unsurudur. Vatan toprakla kaimdir. Vatandaşlık toprakla daimdir. Milliyet toprakla kaimdir. Devlet toprakla kaimdir. Namus kavramı toprakla kaimdir. Renklilik ve çeşitlilik toprakla kaimdir.
Din kavramı da toprakla kaimdir. Toprak olmadan bunların hiç biri olmaz. Rızık toprakla kaimdir. Hayatın diğer güzellikleri de toprakla kaimdir.
Toprak aslında mükemmel ilahî bir mucizedir. Toprak Allah’ın varlığının kuvvetli bir göstergesidir. Toprak binlerce fabrikadan daha çok üreticidir.
Gözlerimizle baktığımız zaman, topraktan çıkan değerli taşlarda hayatın idamesi ile ilgili fevkalade durumlar görülmez. Belki toprağın içinde bunların bazı özellikleri bulunur. Fakat hayatın kıvamı olacak derecede bir özelliğe sahip olmaları düşünülemez. İnsanlar tarafından bunlara değer verilmesinin sebebi, sadece güzellikleri değil, belki nadir bulunan varlıklar olmalarıdır.
Eğer güzellik tek başına büyük değer ifade etmeye yeterli olsaydı, bazı çiçeklerin pırlantalardan daha değerli olması gerekirdi. Fakat durum böyle değildir.
Ancak, toprak ile değerli taşları kıyaslarsak, toprağın değerli taşlardan da madenlerden de kat kat değerli olduğunu görürüz.
Toprak, bu taşları da üreten mucize bir varlıktır. Birkaç metrekare alanda onlarca hatta yüzlerce bitki, binlerce çiçek yetiştirmek mümkündür. Öyle ki bu bitkilerin her birinin rengi, tadı, özelliği, şifa değeri, besin değeri birbirinden farklıdır.
Görünüşte basit gibi duran bitkiler, aslında görünmeyen bir güce sahiptirler. Toprakta ilahî bir sır vardır. Biz bu sırrı, toprağın fiziki varlığında göremesek de işlevindeki tecellisinden bilmekteyiz.
Yani toprak Allah’ın büyüklüğünün, sanatının son derece mükemmel bir göstergesidir. Başlı başına bir mucizedir toprak...
Allah’ı bilmek ve bulmak isteyenlerin sırf topraktaki bu sırlı kudreti düşünmesi yeterli olur. Toprak sırlar hazinesidir.
Şu noktanın da altını çizmemiz gerekir: Aynı ana babadan türeyen insanların renklerinin ve tabiatlarının birbirinden farklı oluşu da ilahîdir. Çünkü insan ile bitkilerin aslı birleşmektedir. Her ikisinin de aslı topraktır.
Kur’an’da göklerden ve yerden sık sık bahsedilir. İnananların dikkati bu iki varlığa çekilir. Gerçi dünyada her iki varlıkla ilgili bilim dalları kurulmuştur. Bu bilim dallarında araştırma yapan ve bilgi üretenler bunu topraktan yararlanmak için yapmakta, toprağın altında ve göklerin derinliklerinde bulunan değerleri bulmak için çalışmaktadırlar. Hedef yararlanmaktır.
Esasen Müslümanların her iki varlığa, özellikle toprağa farklı bir göz ile bakmaları, yararlanmak için değil, tanımak ve Allah’a ulaşmak için, onun ilahî yönünü ortaya koymak için derinden düşünmeleri gerekir. Bunu yapmak Kur’an’ın hedefine doğru koşmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.