Yazıcıoğlunun vefatını kaleme alacak kadar ne siyasi bir bilgi donanıma sahibim ne de kendilerini tanımışlığım var… Bilmediğim konuları kaleme almak gibi bir hevesimin olmadığını da hatırlatmış olayım… Ama şunu çok iyi biliyorum ki, bu tür vakalarda insanların çoğu kader dersinden sınıfta kalıyor… Zanları ve takvim yaprağı arkasındaki bilgilerle gününü kurtaran insanlar hem kendilerini hem de okuyucu ve izleyicilerini yanlış bilgilendirmiş oluyorlar…

Bazı ölüm şekilleri insanların kader bilgilerini zorlar. ‘Şöyle olmasaydı böyle olmazdı’ gibi şüphelere düşürtür… Bu tür kader soruları hemen hemen her yıl tüm insanlara sorulur. Düşen uçağı son dakikada kaçıran bir yolcunun aklına; ‘ Uçağa binseydim ben de ölmüştüm şimdi’ Trafik yoğun olmasaydı şimdi ben de o uçakta olacak ve ölecektim.’ Gibi akideye zarar veren düşünceler gelir… Bu,tamamen şeytandan gelen bir ilhamdır. Ama maalesef çoğu insan bu hataya düşmekten kurtulamıyor… Bilmiyor ki vadesi dolmayanın ölmeyeceğini… Bilmiyor ki insanların ölüm tarihinin önceden yazıldığını ve hiçbir gücün bu ölüm tarihini öne ya da arkaya alabilecek güçlerinin olmadığını…

Şimdi isterseniz sayın yazıcıoğlunun vefatına islami bir bakış açısıyla bakalım…

1- Herkes kesinlikle ölümü tadacaktır.(A-li İmran 185.)

Yazıcı oğlu bir insandır ve o da her kes gibi ölümü tadacaktır… Siyasi liderlerin bunama dönemine kadar yaşaması gerektiği söz konusu değil…

2- ‘Allah'ın izni olmaksızın hiç kimsenin ölmesi söz konusu değildir…’(A-li İmran 145.) Yazıcıoğlunun ölümünü her ne kadar da birileri çok istese de Yazıcıoğlunun ölümüne Allah karar verir… Suikast gibi durumlarda katilin istediği ölüm şekli ve saati Allah^^ın taktiriyle denk gelmiş deriz. Allah, ölümü o tarihte dilemeseydi ne o kaza olurdu ne de kaza olsa bile vefat ederdi…

3- ‘… ve hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Her şeyi bilen ve her şeyden haberi olan yalnız Allah'dır.’(Lokman-34.) Yazıcıoğlu ve diğer insanlar nerede öleceklerini bilemezler. O bilgi insanlara verilmiş değil. Aksi halde kimse ölüm yerine gitmek istemezdi… Suikast yapmak isteyen insanlar sadece resmi olmayan bir tahminde bulunurlar…

4- Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve nede bir an öne alabilirler. "(A’raf-34) İnsanların ecili de böyledir. Erteleme ne mümkün!

5- Nerede olursanız olun, surlarla tahkim edilmiş kalelerin içinde bile olsanız, ölüm sizi bulur.(Nisa-78) Sayın yazıcıoğlu uzaya da çıksaydı, tüm doktorlaın kontrolü altında karantinaya da alınsaydı o tarihte ölüm meleğiyle aynı adreste buluşurlardı…

Eceli yaklaşanlar o helikoptere bindiler… İlahi hiçbir zorlama olmadan o helikoptere bindiler… Ölecekleri adrese ne kayakla gittiler ne de yüyüyerek… Helikopter hızıyla gittiler. Çünkü ölüm meleğiyle randevuları vardı…

Allah bir insana ya da bir topluluğa ölüm dilediği zaman şartları da oluşturur… Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının ölümü için şartlar fazlasıyla vardı. Kış ayı, kar,tipi, fırtına,sis,don, dağlık bölge, ulaşım zorluğu, iletişim kopukluğu… Bunlar sadece sebepler topluluğuydu… İnsanları sebepler öldürmez, unutmayalım…

Muhabirin ölüm şekli gerçekten de yürek yakıcıydı… Onu ölüm şeklinden sadece dersler çıkarabiliriz. Aklıma gelen ilk ders şu;

Allah-u Tela onun ölümü üzerinden sanki şöyle seslendi;

‘Ey teknolojiye çok güvenen insanlar! Ey ölümü kendilerinden uzak sanan insanlar! Ey ölümü erteleyeceklerini sanan insanlar! Hadi gelin ve kurtarın!’ Ben birininiz ölümünü dilemişsem dünya bir araya gelse onu kurtaramaz!’

Bu yorumu vakanın sonucuna bakarak yazdım… Yoksa bu ve benzeri kazalarda yerimizden kımıldamayalım demiyorum. Elbette ki tüm gücümüzle kurtarmaya çalışmamız lazım. Ki Allah kurtarmaya çalışmamızı ister. Aksi halde ölüme terk edilmiş olurlar ki, bu ayrı bir suç olur Allah katında…

Unutmayalım ki, insanların doğum tarihine nasıl Allah karar veriyorsa ölüm tarihine de Allah karar verir…