Yeni siyasi aktörler
29 Mart seçimlerinin üzerinde iki hafta geçti. Ama bazı partilerde sarsıntılar devam ediyor. DSP de genel başkan Zeki Sezer muhaliflerin baskısına dayanamayarak istifa etti.
Aslında daha seçime gidilirken DSP’de bazı taşların yerinden oynayacağı belli olmuştu. Şişli belediye başkanı Mustafa Sarıgül lehine bazı illerde örgütlenmeler başlamış, seçim sonunda Sarıgül’ün bayrağı devralacağı konuşuluyordu.
Sezer’in istifası ile bu söylendiler gerçeğe dönüşmüş oluyor. Uzun zamandır Genel başkanlık düşünen Sarıgül, CHP de uğradığı yenilgiden sonra DSP de bu emeline ulaşacak gibi görünüyor.
Sarıgül seçimden önce kurduğu paralel örgütlerle DSP içinde önemli mesafe almıştı. Birçok ilde kadın komisyonlarına kadar örgütlenmeler tamamlanmıştı. Sarıgül taraftarları ya DSP’yi değiştirerek, ya da Özal’ın ANAP’ını örnek alan tüm eğilimlere açık yeni bir parti ile yollarına devam edeceklerini söylüyorlardı.
DSP’de devam etmek için ilk aşamada Genel başkan Zeki Sezer’in gitmesi gerekiyordu. Sezer’in istifası ile ilk merhale tamamlanmış oldu. Bundan sonra yapılacak iş kongreyi toplayıp, Mustafa Sarıgül’ü genel başkan yapmak. Çok büyük bir sürpriz olmadığı takdirde iki aya kadar Türk siyaseti yeni bir aktörle tanışmış olacak.
Mustafa Sarıgül, ne yapar ne yapmaz sorusunun cevabı kuracağı partinin kapsama alanına bağlı. CHP’nin taklitçisi olan bir parti Sarıgül’ün şahsi gayretleriyle bugünkü DSP’den birkaç puan fazla oy alır ama hiçbir zaman iktidar alternatifi olamaz. Ama toplumun bütün katmanlarına açık, din ve vicdan hürriyetini savunan, batı’daki sosyal demokrat partilerin çizgisini hedef alan özgürlükçü sol bir parti, ilk seçimde siyasi depremlere vesile olabilir. Böyle bir parti CHP’yi önemli oranda zayıflatabileceği gibi, ideolojik hassasiyetleri ağır basmayan klasik sağ seçmenden de oy alır. Bu ilk seçimde bütün dengelerin değişmesi, bütün hesapların alabora olması demektir.
Birçok siyasi analizci uzun zamandır Türkiye’de Batı’dakine benzer bir sosyal demokrat partinin olmadığını, bu alanda önemli bir boşluğun olduğunu söylüyor. Ben de aynı kanaatteyim. CHP’ye oy veren seçmenin büyük kısmı başka alternatif bulamadığı için kerhen oy kullanıyor. Baykal’ın Solculuğu Kemalizmin paspası haline getiren politikası, sosyal demokrat çevrelerin çoğunda sevimsiz ve kişiliksiz bulunuyor. Sarıgül CHP’nin kemikleşmiş ideolojik geleneklerini aşabilir, topluma endeksli bir Sosyal demokrat parti imajı verebilirse bazı çevreler için umut haline gelebilir. Bu da halktan umut kestiği için, darbecilerle, Ergenekoncu’larla iş tutan solu, yeniden halkla ittifak imkânı arayan, onun istek ve taleplerini dikkate alan bir hareket haline getireceğinden demokrasinin güçlenmesine yol açar. Bakalım Sarıgül solu ve Türkiye’yi CHP’nin ceberut, halk düşmanı siyasetinden kurtarabilecek mi?