Kim kanacak, kim kazanacak?
Ligin ikinci yarısındaki maça daha çok zaman varken, kupa bir azizlik yaparak Fenerbahçe’yle Galatasaray’ı bir kere daha karşı karşıya getirdi. Hem de bu defa aradan 24 gün geçtikten sonra bir daha oynayacaklar. Evet, bugün futbol tarihimizin, hiç kuşkusuz en çarpıcı, en heyecan yüklü, sonucu en fazla merak edilen derbisi oynanacak. Kadıköy’deki maçta neler olabilir, buna bakalım…
Fenerbahçe, kime sorarsanız sorun, hatta Galatasaraylılara bile, maçın favorisi olarak gösteriliyor. Eskiden bu tip ön yorumlar sonucunda, hep yenileceği tahmin edilen maçtan kârlı çıkardı. Peki, bu defa da böyle mi olur? Ya da günün modasına göre, favori kolayca kazanabilir mi?
Maçın sonucu tartışmasız Galatasaray’ın, büyük ihtimalle, sahaya süreceği saf kan yerli takım tayin edecek. çünkü; Nonda sakat… Lincoln oynarım diyor ama, üç aydır topa ayağını sürmemiş, iki idmanlı oyuncu oynatılmaz… Hele hele böyle bir maçta… Song, malum Afrika’da… Eh, Bouzid ve Carrusca’dan zaten hayır yok… Linderoth ıskarta… Geriye kalanlardan en doğru takım şöyle olur: “Orkun- Uğur, Emre, Servet, Volkan- Serkan, Barış, M. Topal, M. Güven, Arda- Hakan Şükür… Yani beşli bir orta saha ve tek uç adamı… Neden böyle olmalı diyenlere hemen açıklama getirelim… Şayet Galatasaray orta alanını beşli kuramazsa, ligde kurtulduğu hezimete yakalanabilir. Bu orta beşli, özellikle Selçuk ile Aureilo’ya baskı uygulamalı ve dolayısıyla da Alex’in savunma zaafını ortaya çıkarmalı… Hatta ona top getirilmesini önlemeli… Uçtaki tek adamı da pas duvarı olarak kullanmalı ve bu sağlandığında da ona belli bir düzen içinde ve mantıkla sayıda yaklaşıp hücum eylemi düşünmeli… Gerideki dörtlü, Semih oynayacağına göre, bu futbolcunun kendilerinden kaçışlarına çok aldanmamalı, daha çok bu futbolcunun kendi ceza alanlarına yakın yerlerdeki top almalarını engellemeli… Kanatlar belli bir yere kadar çıkmalı, özellikle de Deivid’in içeriye kat edişlerinde arkadan kopup gelen Gökhan’a dikkat kesilmeli… Galatasaray bunları, maçı farklı kaybetmemek, ya da kaybetmemek adına yapmalı… Yani stratejisini rövanş maçına umut saklama olarak belirlemeli. Denk gelip de kazanırsa, ne ala…
Fenerbahçe, şayet karşısında bu doğruları yapan bir takım bulursa, acil şekil değiştirmeli. Yani çift santrfora dönebilir. Burada azalacak orta alan, Galatasaray’ınki top kullanmada hünerli olmadığından büyük kayıplar söz konusu olamaz… Ya da Deivid, Alex’i hemen hemen hiç durmaksızın desteklemelidir. Aurelio ve Selçuk’tan birinin mutlaka ama mutlaka bu ikiliye desteği gerekir… Galatasaray’ın yukarıdaki oyununa karşı, Fenerbahçe, savunmasındaki elemanlardan birini, göbektekiler hariç, veya çok iyi kademe yaparak, öne çıkarmalıdır… Top kullanmada telaşa kapılmamalı, kontrollü oyundan kopmamalı. çünkü rakip, orta alanında pek boş alan bırakmayacağından, dengesiz paslar hem zengin hücumu önler, hem de rakibe top kazandırır. Uzun top oynamaya mahkum edilir gibi görünülse de yukarıda değindiğim gibi bundan kaçınmak için savunmadan bir fazla adam öne çıkarılabilir.
Bu maçın bir başka özelliği de taraflardan ev sahibinin daha kontrollü oynayabildiği, teknik beceri fazlalığı ile eline geçen fırsatları kullanabildiği ve de uygun pas verebilmesidir. Konuk takımın ise vites yükseltme çalışması için kontrolü elden kaçırdığı gerçeği vardır. Buradan da bakınca Galatasaray’a en uygun felsefe, karşılamak ve az zararla maçtan çıkmaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.