Başbuğ’un konuşması, askerlikten başka her şey

Başbuğ’un konuşması, askerlikten başka her şey

Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Harp Akademileri'ndeki konuşması bazı yazarlar tarafından entelektüel düzeyi yüksek, demokrasi vurgusu yoğun, önceki yıllara göre iyi bir konuşma olarak nitelendirildi.

Hâlbuki Başbuğ’un konuşması entelektüel düzeyinden çok, kapsama alanı yani, askerin görev alanı yönünden değerlendirilmeliydi. Laiklikten, teröre, Kürt meselesinden, asker-sivil ilişkilerine kadar askerlik mesleği ile ilgisi olmayan her konuya temas etti Başbuğ.

Çağdaş Demokrasilerde, genelkurmay başkanının konuştuğu meselelerin tamamı siyasetçilerin görev alanına giriyor.

Laikliğin sınırlarını, anlam ve mahiyetini dünyanın hiçbir yerinde askerler tayin etmez. Keza, cumhuriyeti, demokrasiyi, din devlet ilişkilerini asker değil siyaset kurumu tanzim eder. Genelkurmay başkanlarının ne olacak bu ülkenin hali diye bir sorumlulukları yoktur. Ne olacak bu askerin hali diye düşünmeleri, daha güçlü, daha çevik, daha caydırıcı bir ordu için kafa yormaları gerekir. Başbuğ’un konuşmasında TSK’nin çağın icaplarına uygun bir şekilde yapılandırılmasına dönük, otonomi dışında önemli bir ayrıntı yoktu. Orduyu yöneten bir komutan edasından ziyade, Türkiye’yi yöneten bir kurumun başı edasıyla konuştuğu söylenebilir. Medya’nın gösterdiği olağanüstü ilgi de, askerin hala siyasetin merkezinde olduğunu gösteriyor.

Geçmişe göre konuşmanın daha mutedil, daha uzlaştırıcı, daha barışçı ve daha iyi düşünülmüş olduğu doğrudur. Özellikle Kürt meselesi, demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili söylenen sözler, yeni sayılabilecek unsurlar ihtiva ediyordu. Obama’nın çatışarak değil, konuşarak problemleri çözme mantığı bize de sirayet etmiş. Zaten genel Kurmay başkanının atıfta bulunduğu kişiler arasında Obama’da vardı.

Başbuğ’un konuşmasını herkes kendini ilgilendiren yönü ile irdeledi.

Cemaatlere dönük sözleri bazı medya organlarında, irticaya karşı bir manifesto gibi sunuldu. Ben Başbuğ’un cemaatlerle ilgili tespitini hem yanlış hem de yadırgatıcı buluyorum. Dağdaki PKK’lılara af ve aileleri dahil, herkese zeytin dalı uzatılırken sadece cemaatlerin (özel olarak Gülen cemaatinin) hedef alınması –konuşmada-verilmek istenen mesajla çatışmıştır..

Bir cemaate mensup olmak suç değildir. Bir inancı, bir topluluk içinde yaşamayı yasaklayan hiç bir düzenleme de yoktur. Nitekim Türkiye’de birçok gayri Müslim cemaat var ve kimse bunları ne dert ediniyor, ne de tehdit olarak görüyor. Sıra dindar insanların hayatlarını kolaylaştırmak, ayakaltında kalmamak, hukuklarını korumak için örgütlenmesine gelince hemen sistemin radarları harekete geçiyor. Hem Türk ordusu din düşmanı değildir diyeceksiniz, hem de dindar insanların örgütlenmesine karşı çıkacaksınız, bu bir çelişkidir. Başbuğ siz gazete çıkarmayın, okul yapmayın, hakkınızı aramayın, koyun gibi uysal olun o zaman sizi çok severim diyor. Ama, çiğnenmemek, yok olmamak, ezilmemek için bir araya gelenlere de TSK cemaatlerle mücadele edecektir diyerek, aba altında sopa göstermekte beis görmüyor. TSK’nin din düşmanı olmadığını söylemek, hatta milletin sinesinde Peygamber ocağı olduğunu vurgulamak önemli bir aşamadır. Ama sözün anlam kazanması, icraata yansımasına bağlıdır. Üniversitelerde hala devam eden başörtüsü yasağının sorumlusu kim?

Daha birkaç gün önce D.bakır’da salonda iki başörtülü var diye İstiklal marşımızın kabulünün 88. yıl dönümü törenlerini terk edenler kimdi?

Askeri okullara öğrenci alınırken aile fotoğrafı isteyip annelerinin başörtüsünü kontrol edenler kim?

Hiçbir suçu olmadığı halde yasalarda olmayan bir suçla, irtica isnadıyla Ordu’dan atılan yüzlerce subay, ast subayı atanlar kim?

Karısı başörtülü diye Cumhurbaşkanının verdiği resepsiyonlara gitmeyen, boykot edenler kimler? Bu anlamsız yasak ve uygulamalar ortadan kalkmadan ne söylenirse söylensin kafalarda bazı soru işaretleri kalmaya devam edecektir. Kimse Ordu din karşıtı demiyor, diyemez de. Çünkü nihayetinde askerler de bu milletin çocuklarlıdır. Ama fert, fert İslam’a düşman olan siviller de, askerler de vardır ve ne yazık ki askerin imajını zedeleyenler de bunlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi