PKK olmadı, cemaatlerle savaşalım!

PKK olmadı, cemaatlerle savaşalım!

Birileri ülke problemlerini hep savaşla çözeceğini zannediyor. Bunun için durmadan bir ötekileştirme, yabancılaştırma kampanyası yürütülüyor. Döverek, söverek problem çözmenin o kadar kolay olmadığını şu son 30 yılda en çok bizim kavramamız icap ederdi.

PKK ile yıllardır mücadele ediyoruz.

İnsanlarımızın bu meşum örgütün ağına düşmemesi için gayret sarf ediyoruz. Vardığımız nokta ortadadır. Kimse bölücülüğün bugün dünkünden daha az etkili olduğunu söyleyemez. Akan her damla kan, terör örgütünün kar hanesine yazılmış, evladını, yakınını kaybeden her aile PKK’nın tabii müttefiki haline gelmiştir.

Kanla beslenenlerin yolunu kesmek ancak akan kanı asgariye düşürmek, mümkünse durdurmakla mümkündür. Evladını kaybeden Anneleri, babaları, kardeşleri terör örgütünün pençesinden ancak bu şekilde kurtarabiliriz.

Son seçimlerde DTP’nin güneydoğu’da aldığı oy –terör mücadelesinin-yeterince başarılı olmadığını, en azından beklenen hedeflere varmadığını gösteriyor. Mesele sadece terörü bitirmek değil, asıl mesele bölücü, ayrılıkçı düşünce ve eylemlerin önünü almak, gücünü kırmaktır. Terör mücadelesi, bölücülükle mücadele olarak tasarlanmadığı için, güdük kalmış, bölücülüğün dal budak salmasına engel olamamıştır. Varılan nokta varılmak istenen hedef bakımından tatmin edici olmaktan uzaktır. Hemen her çevrede, hedefe varılamadığına dair gittikçe pekişen yerleşik bir kanaat oluşmuştur.

Şimdi terör ve bölücülükle ilgili Türkiye çok önemli bir eşikte iken, Genelkurmay başkanı bundan böyle TSK’nin cemaatlerle mücadele edeceğini söylüyor. Bir kurmay aklının en azından hedef büyütmemek, eldeki gücü dağıtmamak için düşmanlarını çoğaltmaması gerekirdi. Hiç bir komutan birkaç cepheden birden savaşmak istemez. Çünkü cepheler büyüdükçe başarı ihtimali de o kadar zayıflar. Anlaşılan Genelkurmay başkanı bir cephede alınan neticeyi kamuoyu açısından tatmin edici bulmadığı için, toplumda oluşan tereddütleri bir başka cephede savaşarak telafi etmek istiyor. Yani Rusya’yı dövemedik, bari Yunanistan’ı dövelim de karizmayı kurtaralım taktiği. Bu strateji çok yanlış bir strateji. Birincisi, güneydoğu’da milli bütünlüğümüzden yana oy kullanan, DTP ye destek vermeyen bir grup varsa o da Sayın Başbuğ’un beğenmediği cemaatlerdir. Cemaatlere savaş açmak Güneydoğu’da DTP yi rakipsiz bırakmak, bölgede devletin altındaki tek zemini de çekip almaktır. İkincisi, cemaatler bu ülkenin çimentosudur. Gittikçe sosyal yanını kaybeden devletin bu eksikliği cemaatler tarafından doldurulmakta, kimi sorunların kangrenleşerek milli varlığımızı tehdit eder boyuta gelmesine bu cemaatler mani olmaktadır. Üçüncüsü, kuşatılan, erozyona uğrayan, çürüyen gençliği milli kültürümüz ve terbiyemiz içinde tutmaya çalışan, aslında çoğu dini ağırlıklı gibi görünmesine rağmen, milli seciye’mizin de son savunma hatları, bu cemaatlerdir. Onun için cemaatlerle mücadele, sadece cemaatlerle mücadele değildir. Üç başlık altında incelediğimiz bu gerçeklerle de mücadeledir. Bunun da ne TSK’ya, ne Türk milletine, ne de laikliğe bir yararı olur. Kime yararı olacağı ise bellidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi