Şövalyelik ve eşkıyalık
Üstat Çetin Altan zaman zaman şövalyelerin asil insanlar olduğunu, onların yol kesmediğini, tuzak kurmadığını, pusuya yatmadığını yazar. Bu yönüyle de onların Anadolu insanından ayrıldığını ileri sürer. Anadolu insanı yol keserek, tuzak kurarak, pusuya yatarak hasmının işini bitirir, der.
Werner Sombart bu konuda farklı düşünüyor. Ona göre kapitalizm öncesi dönemde, kapitalizmi hazırlayan sihir, zihinsel yaratıcılık yolu ve para gibi faktörler arasında şiddet aracılığıyla zenginleşme de yer alıyor. Bu sonuncu faktörse şövalyelik ve eşkıyalık başlığı altında somutlaşıyor. W. Sombart şiddet aracılığıyla zenginleşme yolu derken yöneticilerin para bulmak için başvurduğu her türlü haraç ve vergi yöntemini değil, fakat yüzyıllar boyunca itibar görmüş olan eşkıyalığı kastediyor. Ve söz konusu şiddet yolunun Orta Çağ süresince birçok ülkede ve özellikle de Almanya, Fransa ve İngiltere'de fırsat düştükçe yapılan bir çılgınlıktan çok, gerçek bir toplamsal kurum görünümüne sahip olduğunu söylüyor. Ve bu noktada Zorn'un Worms Vakayinamesi (XIV. yy) başlıklı çalışmasına başvurarak şu satırları aktarıyor:
"Almanya'da ve özellikle de Ren nehri üzerinde kimin gücü kime yeterse kanunu geçerliydi. Şövalyeler ve soylular başkalarının sırtından geçiniyorlar, öldürebildiklerini öldürüyor, geçit ve sokak girişlerine saklanarak, eşyalarıyla birlikte dolaşmak durumunda olanlara tuzaklar kuruyorlardı." Arkasından, bir halk ozanının genç soyluya şu öğüdünü naklediyor: "Genç soylu hiç çalışmadan zengin bir kişi gibi yaşamak istiyorsan, sana vereceğim öğüdü iyi dinle: yeşil ormana gizlen ve odun toplamaya gelen köylüyü görür görmez hemen üstüne saldır. Boğazını sık ki keyfin yerine gelsin, atıyla birlikte neyi var neyi yoksa al ve git." İşte böyle, ayakkabıcı ayakkabı yapmayı nasıl öğreniyorsa soyluların da aynı şekilde eşkıyalık yapmayı öğrendiklerini biliyoruz. Şövalyelikten söz edilen bütün ülkelerde aynı manzarayla karşılaşılmaktadır. Jacques de Vitriy, Fransa'da 'soylular av peşinde koşmaktan yorulmuyorlar' diye yazmaktadır. İtalya'da ve İngiltere'de eşkıyalık korsanlık dediğimiz özgün bir biçim kazanmıştı. Gerçek bir yatırım alanına benzeyen bu sonuncu biçim ayrıca üzerinde durmaya değer. Kapitalist girişimciliğin tohumunun nebülöz halinde eşkıyalıkta bulunduğu söylenebilir. Burada eşkıyalıktan söz edilmesinin nedeni korsanlığın yolunu açmış olmasıdır. (Burjuva –Modern Ekonomi Dönemine Ait İnsanın Ahlâkî ve Entelektüel Tarihine Katkı- çev: Oğuz Adanır, Doğu Batı Y. S.49, Ankara, 2008).
Bu bilgiler bize Sombart'tan 1913 yılından kalma...
İnsan her yerde insandır: ne arabın aceme, ne acemin araba üstünlüğü var...
Pusu kurmak söylendiği gibi salt Anadolu insanına özgü bir durum değil. Şövalyelik de her zaman soylu bir mertlik tutumuna simge olmamıştır. Bilakis kapitalist telakki ve hayat yolunun dibinde yatan kalleş tutum şövalyenin şahsında cisimleniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.