BBP kurultayı ve ahlak anlayışı
En hayırlı yarış, ahlak yarışıdır. Ahlakın dışlandığı, devre dışı bırakıldığı bir mücadele, neticesi ne olursa olsun hüsrandır.
Önümüzdeki hafta BBP büyük kurultay’ını yapacak. Kurultayın buruk geçeceğine şüphe yok. Genel başkanını, arkadaşını, dostunu, liderini kaybeden bir camianın bunu kolay kolay unutması mümkün değil. Yazıcıoğlu’nun trajik ölümü sadece BBP camiasını yasa boğmakla kalmadı, tüm Türkiye’de travma etkisi yaptı. Herkes bu genç ölüme göz yaşı döktü. Hala da bu etki geçmiş değil. Onun için BBP kurultayına coşkudan ziyade Yazıcıoğlu’nun hatırasının damga vuracağını söyleyebiliriz.
Ama bu kurultay, sadece Yazıcıoğlu’nun yokluğunun ön plana çıktığı bir kurultay olmamalı. Ahlakın, faziletin, dostluğun, dayanışmanın, demokratik rekabetin, nezaketin de ön plana çıktığı bir Kurultay olmalı. İdeolojik hareketlerde çok adaylı bir seçim kolay değil. Farklı sesler biraz ihtiyat, biraz da tepki ile karşılanır. Tek seslilik gücün, kuvvetin, birlik ve beraberliğin sembolü gibi gözükür. Onun için çok adaylı seçimler her zaman ciddi problemlere sebep olur. BBP, Yazıcıoğlu’nun genel başkanlığı döneminde farklı fikirlerin çok rahat ifade edilebildiği bir zemindi. Parti içinde farklı düşünceleri seslendirme noktasında diğer bir çok partide olmayan demokratik bir gelenek oluşmuştu. Ancak bu geleneğin asıl sınanacağı alan, genel başkanlık seçimlerinde aynı farklılığın olgunlukla karşılanmasıdır. BBP tabanının bunu büyük bir olgunlukla yapacağına inanıyorum.
Önemli olan farklı fikirleri terennüm etmekle kalmak değil, icabında bu farklılıkların farklı kadrolar tarafından savunulmasını ve bu kadroların parti içinde iktidar mücadelesini de anlayışla karşılamaktır. Her şeyi konuşup, hep aynı şeyi yapmaktansa, her şeyi konuşup, farklı açılımlar yapmaktan korkmamak lazım.
Diğer taraftan meselenin bir de ahlaki boyutu var. Zaman zaman aynı partide rekabetin insanları ne hale getirdiğine, dava arkadaşlığını, kader arkadaşlığını nasıl bitirdiğine tanık olduk. Liderlik yarışı bir rezilet yarışına dönmemeli. Ahlak diyen bir hareket, ahlakı önce kendi içinde göstermeli. Rekabetini, mücadelesini, kendini var eden ilkelerin içinde sürdürmeli. BBP sadece bir siyasi hareket değil, aynı zamanda bir ahlak hareketi. Onun başına geçmek isteyenlerin aynı yolu izlemekten, aynı çizgiyi takip etmekten başka çareleri yok. BBP küheylanı, onun ahlaki hassasiyetlerini dikkate almayan biniciyi çabucak sırtından atar. Tıpkı geçmişte ölümlere beraber yürümüş insanların ahlaki sebeplerle yollarını ayırmaları gibi.
Şu ana kadar BBP genel başkanlığına iki kişi, Tuna Koç ile Yalçın Topçu aday oldu. Her iki isimde BBP camiasının yakından tanıdığı isimler. Topçu hala BBP genel başkanlığını yürütüyor. Koç ise daha önce Alperen ocakları genel başkanlığı yapmış bir isim. Kurultay’a kadar başka isimler, başka adaylar da çıkabilir. Ama kim çıkarsa çıksın Yazıcıoğlu’nun örnek ahlakını, sonsuzluğun sahibine adanmış çizgisini örnek almalıdır. Bu acı ölümle yükselen sempatiyi, liderlik yarışını bir sidik yarışına çevirerek heba etmemelidir. BBP'de liderlik yarışı değil fazilet yarışı olmalı, herkes yek diğerinin şerefine, haysiyetine, onuruna şahadet edebilmelidir. Bugün var, yarın yoğuz. Yok olduktan sonra da hayat sürmek, geride hoş bir seda bırakmaya bağlıdır. Unutmayalım ki sadece güzel ahlak sahipleri Yunus gibi asırları aşan bir hayat yaşarlar. Bu emanet, şehidine layık bir ahlak yarışını hak ediyor, başkası BBP camiasına yakışmaz. Böyle başladı, böyle de devam etmelidir.