“Arap düşmanlığı”na Beşar Esad tokadı!.
Haberlerimizi tâkip ettiniz;
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bakanlar Ahmet Davutoğlu, Mehdi Eker, Zafer Çağlayan ve Ertuğrul Günay'la birlikte üç günlük bir Suriye programına katıldık.
Oralarda, Sayın Gül ve Sayın Davutoğlu ile hayli uzun zaman dilimlerine yayılan görüşmelerimiz oldu. Ve bir de Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'la 65 dakikalık sohbetimiz.
-
Esad; son derece samimi ve rahat bir devlet adamı.
Kompleksi yok; havaalanından dönerken direksiyona geçtiğini gördüm ve eşinin de hemen yan koltuğa yerleştiğini.
Başbakan Erdoğan ve o günlerde Dış Politika Başdanışmanı olarak görev yapan Davutoğlu'yla birlikte Fener'in maçına giderken de böyle yapmıştı, Esad.
Arabayı kendisi kullanmıştı, yanında bizim Başbakan, arkada da, ikisinin arasına baş uzatarak diyalogu sağlayan Ahmet Davutoğlu.
Başbakan Erdoğan'ın o rahat havası, Esad'da da var. Hatta, Suriye'nin “yapısı” da düşünüldüğünde biraz daha fazlası.
-
“Kompleksi yok” dedik; en önemlisi de bu.
Halep Sarayı'nda sohbet imkanını bulduğumuz Esad, öyle bir “detay” verdi ki...
Şaştık kaldık...
Ne yapmış biliyor musunuz?..
Ülkesinin uluslararası alanlardaki temsilcilerine “açık çek” vermiş!..
“Türkiyeli kardeşlerimiz ne derse onu yapacaksınız, Türkiye hangi adımı atarsa ona kayıtsız şartsız destek vereceksiniz!..”
Ve daha etkileyicisi de şu:
“Türkiye'nin herhangi bir kararına destek vermek için, bize dönmenize, izin almanıza gerek yok!.. Kardeşlerimizin attığı adımları takip etmenizden dolayı hiçbir sorumluluğunuz olmayacaktır!..”
-
Ne güven, ne bağlılık değil mi?.. Oysa... Bu ülkeyle, on yıl önce savaşın eşiğine gelmemiş miydik?..
“Ergenekon kafası” geleneksel düşmanlarımız arasına hep Suriye'yi de almaz mıydı?..
Hatta başı çekmez miydi?
“Ne Şam'ın şekeri, Ne Arabın yüzü!..” “Yalanım varsa Arap olayım!..”
Pis laflar!..
-
Bir “siyonist-ittihatçı tezgâhı”nı götürüp “Araplar bizi arkadan vurdu”ya bağlayan kirli zihniyet, Beşar Esad'ın “Türkiye rehberimiz” kıvamındaki sözleri karşısında ne buyurur acaba?..
Türkiye'nin “Kardeş komşuları” ile işbirliğini geliştirmek yolundaki her adımını engellemeye çalışanlara...
Bu tür çabaları “Bunlar bizi Batı'dan kopartmak istiyor!” yaygarasında boğmak isteyenlere bakarsanız, “Türkün Türkten başka dostu yok!..”
“İslam kardeşliği” hiç mi hiç önemli değil!..
Araplara güven olmaz!.. Kürtlere güven olmaz!..
Türklerden gayrisiyle bağların güçlendirilmesi için atılacak her adım zararlıdır ve tehlikelidir!..
İşte Cumhurbaşkanı Gül anlattı; bu ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşması imzalamamızı engellemek için neler yapmış birileri...
Ne takozlar koymaya çalışmış...
-
Neyse, olan olmuş, önümüze bakalım...
Arap dünyasından gelen “birlikte hareket edelim” çağrılarını ve hele de Suriye'den yükselen “Türkiye ne derse onu yaparız!” mesajını göz ardı edemeyiz.
Türkiye politikalarının tereddütsüz tâkibi konusunda temsilcilerine “açık çek veren” bir Türkî Cumhuriyet var mı?..
Bırakın herhangi bir Türkî Cumhuriyeti, KKTC'den bile “Anadolu politikalarına” ne direnişler geldi, ne “Ergenekonculuklar” yapıldı!..
Meseleye bu açıdan baktığımızda, Suriye Cumhurbaşkanı'nın, yurt dışında kendilerini temsil eden görevlilere, “Türkiye'nin yolundan gidin!” emrini vermiş olması büsbütün anlamlı hale gelmekte.
-
Üç aşağı beş yukarı bir “Hatay” olan bir “Kilis” olan Suriye'nin Halep Sarayı'ndan yükselen “güven mesajını” önemsemek ve aynı netlikte mukabele etmek gerek...
Sınırlar suni değil mi, cetvelle çizilmemiş mi?..
Hedefi, uydurma sınırları silip atabilecek kadar büyük tutmak gerek!..
GERÇEK HANIMEFENDİ'YE DUA
Üstadım, büyük mütefekkir Selami Çekmegil ağabeyin eşi, kıymetli Validemiz Sıdıka Hanımefendi'nin vefat haberini Suriye'deyken aldık. Uzunca bir süreden beri ağır bir hastalığın pençesinde olan Hanımefendi'ye Yüce Allah'tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil dilerim. Mekânı cennet olsun.
TÜRKAN SAYLAN'IN ÖLÜMÜ
Bu arada Türkan Saylan da öldü.
Ömrünün son demlerinde Cenab-ı Allah'ın sunduğu fırsatı değerlendirememişti yazık.
Daha önce de yazdığımız gibi, özellikle “kanser” gibi ağır hastalıklar, geçmişin muhasebesini çok daha ciddi bir şekilde yapabilme imkanını sunar insana.
Saylan; “Namaz kılan değil, bale yapan genç istiyorum” diyerek gözler önüne serdiği o zihniyeti ömrünün son günlerinde terk edebilseydi...
Ve tövbe edebilseydi, ne iyi olacaktı.
Elbette, bir kulu yargılayabilecek olan sadece Allah'tır.
Her kul, hakkınca muamele görecektir.
Buradan son cümle olarak diyelim ki;
Sevenlerine baş sağlığı.