Serdar Arseven

Serdar Arseven

'Yeşil Akım'a sırt çevirmek!..

'Yeşil Akım'a sırt çevirmek!..

Mesut Yılmaz’ın hâlâ “ezici ağırlığı” var mıdır acaba?..
Böyle tuhaf bir soruyla başlamam elbet sebepsiz değil…
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bizim de takip ettiğimiz Katar ziyareti, gidiş ve dönüş yolunda…
Ve de Katar’daki basın toplantılarında, hep Eski Başbakan - Budapeşte Gazisi Mesut Yılmaz’ın ülkemize çok pahalıya patlayan bir “fahiş hatasından” bahsedildi...
Hayır yanlış oldu;
“Mesut Yılmaz”ın ismini veren olmadı.
Her konuşan “1990’lı yılların büyük ihmali, korkunç gafleti, Arap düşmanlığı” filan diyerek, o dönemi işaret etmekle yetindi…
“Mesut Yılmaz’ın gafletinden bahsediyorsunuz herhalde” diye sorduğunuzda da…
“Şimdi isim verip polemiklere sebep olmak istemem” türünden cümleler kuruldu.

Hadi…
Bakanlar, bürokratlar bir tarafa da…
Meslektaşlarımızın da haber metinlerinde “çekingen” bir üslûp kullanmalarına “anlam” veremedim…
Belki de…
“Bakarsın bir 28 Şubat daha yapılır. AKP devrilir…
Başbakanlık koltuğuna da yine Mesut Yılmaz oturtulur” filan diye düşünüyorlardır…
Bilemem…
Lâkin…
İktidarda Tayyip Erdoğan’ın, Mesut Yılmaz’ın, Tansu çiller’in, Yaşar Büyükanıt’ın bulunmasının, gazeteciliğimize menfi ya da müspet tesiri olmayacağından…
Rahatız…
Onun için de…
“Katar” ziyareti sırasında isim verilmeksizin suçlanan politikacının kimliğini böyle “açıkça” yazarız!…
Evet:
Eski Başbakan Mesut Yılmaz…

Bu uzun girişten sonra, gelelim “hâdise”ye:
Hani, “Moiz Kohen çocukları”, sürekli olarak “Arap’tan dost olmaz” propagandası yapar ya...
Bu, kirli propagandayı tekzip eden bir hadise…
Dünyanın üçüncü büyük doğalgaz rezervlerine sahip devlet olan Katar, “Mesut Yılmaz” zamanında, bu doğalgaz zenginliğinden “birlikte” istifade etmeyi teklif ediyor, bize…
Emir tarafından görevlendirilen bir heyet Türkiye’ye kadar gelerek, çok cazip şartlarla Katar doğalgazını satma ve birlikte işletme teklifinde bulunuyor.
O tarafın yaklaşımı böyle…
“Bizimkilere” gelince:
Derin devletle “mutabakat”ı sağlamış bulunan o günün hükümeti de, bu teklifleri elinin tersiyle itiyor..
Ve…
Doğalgazı “bildiğiniz sebeplerden dolayı” Rusya’dan almaya karar veriyor!..
Katar’lıların teklifine olumsuz da olsa bir karşılık verme ihtiyacını bile hissetmiyor!..
“Yeşil Akım” teklifini reddediş..
“Mavi Akım”a yöneliş!..

Petrol ve doğalgaz üretimi bakımından zirvelerde bulunan Katar’ın teklifini, o gün elinin tersiyle iten Türkiye, bugün peşinden koşuyor…
O günkü “Arap Teklifi”ni reddetmemizden faydalanan Japonya, fırsatı değerlendirdiğinden ve Katar’ın doğalgazını 2010 sonuna kadar kapattığından…
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Enerji Bakanı Hilmi Güler’ e ancak “2010 sonrasını konuşmak” kalıyor!..
Uzatılan eli “böyle hoyratça itmenin” faturası çok ağır…
Ne kadar mı ağır?..
Bir fikir olsun diye:
Türkiye İstatistik Kurumu (TüİK) verilerine göre 2004-2006 arasında ham petrol ve doğalgaza 30 milyar dolar ödedik!..
Ve de…
TPAO, 2006-2020 yılları arasında petrole 260, doğalgaza 200 milyar dolar ödeyeceğimizi açıklamıştı!..
“Katar, bu ihtiyacın ne kadarını karşılardı?” derseniz…
Dünya petrolünün üçte ikisini elinde bulunduran OPEC’in bir üyesinden ve Dünya’nın 3. büyük doğalgaz zengininden bahsettiğimizi hatırlatmak gerekir…
Basit:
Katar’ın teklifini kabul etseydik…
Mesela…
İki büyük ekonomik krizi yaşamazdık.
Sadece bu yönüyle baksanız bile; Mesut Yılmaz’a “Arapları niçin reddettik?” sorusunu yöneltmenin kaçınılmazlığı ortaya çıkıyor…
Doğrusu…
Katar’ın teklifini, “Arap düşmanlığından” ya da bir başka “zararlı” sebepten dolayı değil de…
“ülke menfaatleri öyle gerektirdiği için” reddettiyse…
çok rahatlayacağım, inanın!..
Bakalım;
Sayın Yılmaz’a müracaat ettik…
“Merakımızı” sözlü ya da yazılı olarak giderir mi acaba?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi