Çürümüş düzen
Yaşlı Kadının Umutsuzluğu /Yüzü buruş buruş ihtiyarcık, herkesin eğlendirmeye, gönlünü hoş edip sevgisini kazanmaya çalıştığı bu güzel çocuğu görünce, içinin sevinçle dolduğunu duydu; kendisi, yani ihtiyarcık gibi çok zayıf, gene kendisi gibi saçsız ve dişsiz olan bu güzel yaratığı./Ona gülücükler yapmak, güler yüz göstermek için yanına yaklaştı.
Ama çocuk dehşete düşmüştü, çökmüş kadının okşayışları altında çırpınıyor, evi çığlıklarla çınlatıyordu./O zaman iyi ihtiyarcık durasız yalnızlığına çekildi, bir köşede ağlıyor, kendi kendine söyleniyordu: - "Ah! bizler, biz zavallı, kocamış dişiler için hoşa gitme, arı yaratıkların hoşuna gitme zamanı bile geçti; sevmek istediğimiz küçük çocukları korkutuyoruz." (Baudelaire, Paris Sıkıntısı, çev: Tahsin Yücel, Adam Yayınları, 1984, 2. Basım)
Miadını dolduran şeyler kimizaman bu yaşlı kadının hali gibi onu tanımayanlara korkutucu gelebilir.
Miadını doldurmuş toplumsal/siyasal düzenler de...
Ona sahip çıkanlar durumun farkında olmasalar bile...
Şimdi ona sahiplenenler, yeni neslin onu ne denli korkutucu bulduğunun farkına varmıyor olabilir; ne ki, bu farkına varmayış, durumu mazur gösterebilir mi?
Hâlâ hükümet darbelerini savunmak isteyenler çıkmıyor mu? Hâlâ o iktidar partisi de şunları yapmayaydı diyenler olmuyor mu?
Gerilim kurulu düzenin fetiş haline getirilmiş önyargıları ile bu önyargıların çerçevesine sığdırılamayan özgürlükçü değerler arasındaki çatışmadan doğuyor.
Ne ki, bir yerden sonra, kurulu düzenin önyargılarını savunmak isteyenler ne denli ayak direrse diresin, yeni değerlerin eskinin yerine alması mukadder hale geliyor.
Jack London'ın "Bir Kalem Pirzola" adını taşıyan bir öyküsü var. Eski bir boksörle genç bir boksör arasındaki müsabakayı anlatıyor. Eski boksörün geçmişte kalmış bir dolu başarısı vardır. Fakat o artık karnını doyurmakta bile güçlük çekmektedir. Müsabaka saati yaklaştıkça eski boksörün yüreğine derin bir hüzün çöker. Müsabakaya nerdeyse aç karnına çıkacaktır. "Ah, bir kalem pirzola yiyebilseydim" diye iç geçirir. Fakat heyhat! O bir kalem pirzolayı ancak maçı kazanabilirse yiyecektir. Fakat ne mümkün: onun vakti geçmiş, miadı dolmuştur. Onun nesli geride kalmıştır. Yeni bir nesil sökün etmektedir. Acı da olsa bu gerçeği kabul etmesi gerekmektedir. Zamanın çarkı acımasızca dönmekte, eskiler yerini yenilere bırakmak zorunda kalmaktadır. Eski boksörün de miadı dolmuştur. Herkesin beklediği hüzünlü akıbet vaki olur. Boksör yenilir. Bu yenilgi ebediyen öyle kalacaktır. Yeniler eskileri her zaman yenmeye devam edecektir.
Eskiler elbette bir süre daha direnmeye devam eder. Bu da doğaldır. Onların direnmesi yeninin değerinin bilinmesi için gereklidir. Yeninin kendi değerini bilmesi için onun da dirençle karşılanması gerekiyor. Çünkü her yeni ürün, biraz da onun doğumundaki meşakkatin vüsatiyle belirlenir.
Çilesi çekilmemiş bir değer, belki değer olma haysiyetini kazanamaz ve o değeri muhafaza edemez.
Bu itibarla eski, çürümüş düzeni can havliyle korumak ve savunmak isteyeni kınamak istemiyorum. O, kendini savunmaya devam edecektir. Gelmekte olan özgürlükçü değerse, önüne çekilmek istenen mânialara rağmen kendi gücünden emin olarak ağır adımlarla da olsa yürüyüşünü sürdürecektir. Kurulu düzenin çürümüş ilkeleri ve değerleri yeninin ayakları altında kalıp gidecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.