Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Oktay Ağabey...

Oktay Ağabey...

Oktay ağabey, Vali Amca...

Hazım Oktay Başer.

Nerdeyse bütün hayatı; 'kim var?' diye sorulduğunda, 'ben varım' demekle geçmiş bir insan.

Zor şartlar altında sürdürdüğü Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) tahsilinin ardından, maiyet memurluğu, kaymakamlık, emniyet genel müdürlüğü, vali yardımcılığı, valilik yapmış; her yaptığı işte, hem makamın hakkını verip, hem de muhatap olduğu insanlar nezdinde saygı ve sevgi halesi oluşturabilmiş bir insan.

Devlet'i temsil ettiği her yerde, halkla devleti barıştırmanın altın formülünü bulmuş ve uygulamış; olmaz zannedilen şeylerin beraber hareket edince nasıl olabileceğini ortaya koymuş bir insan.

Bütün mesaisini halkla iç içe geçiren, sadece dertlerini ve mutluluklarını değil, çözülmesi gereken problemlerini de paylaşıp; elinde kazma-kürek yol ya da su kanalı inşaatında köylülerle imece yapabilen birisi.

Kaymakamlık yaptığı hemen her ilçede, vali yardımcılığı yaptığı her ilde ve bir dönem valilik yaptığı Konya'da, silinmesi güç derin izler bırakabilmeyi başarabilen bir yönetici.

Valilik görevinde iken ilk defa Hacc'a giden, namaz vakitlerinde genellikle Camide olan ve imam gelmemişse gerektiğinde mihraba geçip namaz kıldırabilen, sıradışı bir Vali.

"1969'da Bağımsızlar Hareketi başladığında, Erbakan Hoca'ya gidip teslim oldum" derdi hep.

1980 sonrası bir süre merkez valiliği yapıp, emekli olduktan sonra, Milsan Basın Sanayii A.Ş., Yeni Devir ve Millî Gazete'nin üst yöneticiliğine getirilip, sağlık sebepleriyle aktif yöneticiliği kenara bıraktığı 90'ların sonlarına kadar bu görevini sürdüren Hazım Oktay Başer, bizler için 'Oktay Ağabey', hep içinde olduğu İsmailağa Cemaati ve tanıyan herkes için de 'Vali Amca' idi...

Hoşsohbet, nüktedan, kelimenin tam manasıyla mütevazı bir kişilik...

Kendisine gelen herkesi dinlemek, halledebileceği ve halledemeyeceği hemen her türlü sıkıntı ile ilgilenmek başlıca hobisi gibiydi Oktay Ağabey'in.

Yaşayan evladı yoktu ama yüzlerce, belki de binlerce evlat sahibi idi.

Zamanının büyük çoğunluğunu tahsil görmelerine zemin sağladığı çocukların ihtiyaçlarını temin için harcar, değişik mekanlarda talebelerle sohbet için oradan oraya koşturan hanımı 'Doktor Anne' ile beraber, 'çocukları' için adeta çırpınırlardı...

Ne kadar çok 'damadı' vardı Oktay Ağabey'in...

Tahsil görmelerine katkıda bulunduğu yüzlerce talebenin evlilikleri, iş bulabilmeleri, geçim sıkıntılarıyla karşılaşanlara yardım sağlanabilmesi... rutin faaliyetleri arasındaydı.

Aktif yöneticiliğinin ardından, Salı ve Cuma Günleri gerçekleştirdiği Millî Gazete-Milsan ziyaretleri, kendisinin ve bizlerin nefes alabilme zamanıydı sanki.

Özellikle Cuma günleri bir başka olurdu. Cuma namazının ardından musafaha edilir, gelen misafirlerle beraber tadına zor doyulur sohbetler yapılırdı...

O sohbetler, Hazım Oktay Başer'in yaşadıklarını dinleme açısından, gelenlere muhteşem bir ziyafet olurdu zaman zaman...

Oktay Ağabey'le bareber olmak, hareketli, başarılı ve oldukça önemli tecrübelerle dolu bir hayattan süzülüp gelen hatıraları dinlemek, tadına doyulmaz anlardı.

Anlatılanları kitap halinde biraraya toplamak, mevcut ve gelecek nesilleri bunlardan haberdar etmek hayalimiz gerçekleşmedi...

Oktay Ağabey, 31 Mayıs Pazar akşamı rahatsızlanıp hastahaneye kaldırıldı ve 1 Haziran Pazartesi akşamı Hakk'a yürüdü...

Cenab-ı Hakk'tan Oktay Ağabey'e gani gani rahmet niyaz ediyor, Doktor Anne ve Emin Ağabey başta olmak üzere bütün yakınlarına ve camiamıza sabırlar diliyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi