Filistin Ümmetin Davasıdır
Uluslararası Yaşayan Filistin Sempozyumu’nun açılış oturumunda ilk konuşmayı yapan İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu sözlerine Filistin meselesinin sadece Filistinlilerin veya Arapların değil hepimizin yani tüm dünya Müslümanlarının meselesi olduğuna dikkat çekerek başladı. Kendisi ve etrafı mübarek kılınmış Mescidi Aksa’nın hepimizin ilk kıblesi olduğunu hatırlattı. Filistin davasında aktif rol üstlenmenin başlangıç noktası da budur. En önce sahiplenmek. Hadiseye dışarıdan seyirci olarak değil “beni de doğrudan ilgilendiriyor” diyerek bakmak. Türkiye’de yıllarca bu konuda bir sahiplenme sorunu yaşandı. Bunda belki tanımlama ve isimlendirmenin etkisi oldu. Çünkü yıllarca Filistin davasına “Arap – İsrail sorunu” adı verildi ki bu da bir oyundu. Oysa Filistin topraklarında devam eden işgal, Mescidi Aksa’nın esareti, o toprakların asıl sahibi durumundaki halkın büyük zulüm ve tehditle karşı karşıya olması bir Yemenliyi veya Cezayirliyi ilgilendirdiği kadar, hatta belki mesafe yakınlığı ve olaylara müdahale yahut mazlumlara destek konusunda daha geniş imkânlara sahip olma sebebiyle biraz daha fazla bir Türkiyeliyi de ilgilendirmektedir.
Necmi Sadıkoğlu’nun önemli mesajlar içeren konuşmasında vurguladığı bir husus da şuydu: Filistin meselesi kesin çözüme kavuşuncaya ve son mülteci vatanına geri dönünceye kadar biz de bu çalışmaları sürdürecek, Filistinli kardeşlerimiz için duaya devam edeceğiz.
İşgal güçleri şimdiye kadar “barış” diye yutturmaya çalıştıkları anlaşmalarla sürekli kendi hâkimiyetlerini güçlendirmeye ve Filistin halkının meşru haklarını unutturmaya çalıştılar. Şiddet ve terör yoluyla yurtlarından çıkarılan mültecilerin dönüş haklarını ise tamamen unutturmaya çabalıyorlar. Fakat Filistin meselesinin sonlandırılması göz boyama amaçlı ve üstelik uygulamaya bile geçirilmeyen göstermelik anlaşmalarla değil kesin çözüme kavuşturulmasıyla mümkün olacaktır. Mülteciler meselesinin ise sadece bir tek çözümü var: Yurda dönüş. Filistin halkının ve yurtlarından çıkarılmış mültecilerin bu konudaki kararlılığı devam edeceği gibi dünya Müslümanlarının bu kararlılığa desteği de Allah’ın izniyle artarak ve güçlenerek sürecektir.
Sadıkoğlu konuşmasında Filistin halkının haklı ve meşru davasına destekte gönüllü teşekküllerin rolüne de dikkat çekti. Dünyanın rengini değiştirecek çözüm formülleri üretilmesinde gönüllü teşekküllere büyük görevler düştüğünü ifade etti. Biz inanıyoruz ki Allah’ın izniyle gönüllü teşekküllerin Filistin davasına destek konusunda çalışmaları ve gayretleri giderek artacaktır. Son dönemde bu teşekküllerin yürüttüğü faaliyetlerdeki yoğunluk da bunun işaretlerini veriyor.
Sadıkoğlu konuşmasında önümüzdeki yılların İslâm dünyasının diriliş yılları olacağına, bu dirilişin ise bütün insanlığın hayrına olacağına dikkat çekti. Bu dirilişin tüm insanlığın hayrına olması adaleti hakim kılmasıyla olacaktır. Filistin topraklarındaki haksız işgal ve zulüm ise adalete terstir. Siyonist işgalin yükseliş merhalesini tamamladığını, bundan sonra her ne kadar çırpınsa da artık çöküş merhalesine geçtiğini haklı ve meşru direnişin ise yükselişte olduğunu bundan önce bir yazımızda Nevvaf Tekruri’nin konuşmasından nakille dile getirmiştik.
İDSB Genel Sekreterinden sonra kürsüye çıkan Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Genel Başkanı Av. Necati Ceylan da konuşmasında önemli noktalara temas etti. Filistin’de yaşanan trajedinin bütün insanlığın bir ayıbı olduğuna dikkat çeken Ceylan, ABD’nin yeni başkanı Obama’nın önceki başkanlarla aynı yoldan gittiğini vurgulayarak bölgede savaş için yeni stratejiler oluşturulduğunu dile getirdi. Necati Ceylan, Siyonist işgalcilerin ABD silahlarıyla çocuk yaşlı, kadın erkek demeden insanları katlettiklerine dikkat çekti.
Obama’nın İslâm dünyasına yönelik göz boyama seyahatine hazırlandığı sırada bu gerçeğin dile getirilmesi oldukça önemliydi. ABD’nin yeni başkanı İslâm âlemine yönelik göstermelik barış mesajları vermeye devam ediyor. O, bu türden mesajlarla vitrinini süslemeye çalışırken arka planda yine savaş ve saldırı hesapları yapmada seleflerinin yolunu izliyor. Filistin’in Batı Yaka bölgesinde Abbas polislerinin son dönemde geniş çaplı tutuklama operasyonu başlatmalarında ve şiddetin dozajını artırmalarında Abbas – Obama görüşmesinde verilen talimatların büyük rol oynadığını tahmin ediyoruz. Pakistan ve Afganistan’da bombaları konuşturan, Filistin direnişini Abbas vasıtasıyla ezmeye çalışan Obama’nın ekonomik krize çözüm formülleri üretmek amacıyla verdiği göstermelik barış mesajları inandırıcı olmaktan uzaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.