Hani bir fıkra anlatırlar:
- Baba, bir hırsız tuttum.
- Bırak gitsin oğlum.
- Ama o beni bırakmıyor.

Tam da “yavuz hırsız” misaliler. Adamlar bir türlü yakamızdan düşmüyor.

Bağırıyorlar, çağırıyorlar, yürüyorlar, tehdit ediyorlar.

üslup bozuk, seviye düşük, tavır çirkin. Bir sokak kabadayısı gibiler.

Neden böyleler?

çoklar mı? Haklılar mı? Güçlüler mi? Dertleri ne?

Sayıca üstün olduklarından mı? “Biz istediğimizi yaparız” diyecek kadar çok olduklarından mı?

Hayır!

Kaldı ki uygar bir insan, çokluğa değil, haklılığa bakar. Sırf sayıca çok, paraca güçlü, makamca etkin olduğundan dolayı insanın başkalarını yok sayması, başkalarını aşağılaması, başkalarını ezmesi ayıptır, ilkelliktir, zulümdür.

çağ, temel hakları azınlıklara dahi vermiş ve bunu garanti altına almıştır. çoğunluk, çokluğuna bakarak azınlığın temel haklarını yok sayamaz. Bu ilkenin altında herkesin imzası var. Hatta zaman zaman bunu iktidara kendileri de hatırlatırlar.

Kaldı ki bugün ülkede sokaklarda bağıran, çağıran, tehdit edenler çoğunluk da değiller.

Haklılar mı?

Hayır!

Bir yasa düzenleniyor. Kırk yıllık bir zulüm ortadan kaldırılıyor. İşin en garip yanı da kanunun muhatapları kendileri değil. Yani bu yasayla kendilerinin hiçbir alakası yok. çünkü bu yasa, başörtüsü mağdurlarını muhatap alıyor.

Kendilerine ne?

Hiç!

Bir bardak suda fırtına koparmak dedikleri işte bu olsa gerek…

Aslında kendilerini ilgilendirmeyen bu yasaya destek vermeleri gerek. çünkü özgürlüklerle ilgili bir yasa. özgürlükleri kısıtlayan bir yasa değil ki.

Sana zarar vermeyen başkasının özgürlüğünden sen niye gocunuyor da karşı çıkıyorsun? Kendin için istediğini, niçin başkaları için de istemiyorsun? Hani empati vardı? Sevgi vardı? Kardeşlik vardı? Yardımlaşma vardı? Birlikte yaşama vardı?

Peki güçlüler de mi böylesine pervasız hareket ediyorlar?

Hayır!

İşte sol yanlı kamu oyu araştırmacılarının tespiti ortada. Tesev’in, konda’nın yaptıkları mesela. Vatandaşın %70’i başörtüsü serbest olsun, yasak kalksın diyor. Mecliste yasakları yok etmek isteyenlerin sayısı 103’e karşı 411.

Evet, çok değiller, haklı değiller, güçlü değiller.

öyleyse insan utanır yahu. %30, %70’e kafa tutuyor hiç de kendisini ilgilendirmediği halde. üstelik üslup bozuk, tavır çirkin, seviye düşük. Ailenin yaramaz ve şımarık çocukları gibiler.

Hayır, oyuna gelmeyeceğiz. Büyüklüğün sorumluluğu içinde ağırbaşlı ve sabırlı olacağız. Uyuz olsalar dahi, yanlış anlaşılmasın diye kaşımayacağız bile.

İstiyorlar ki, haklılar da haksızlar gibi sokaklara insinler ve kavga olsun. Olsun da ordu olaya el koysun. Ordu nasıl olsa onlardan yana onlara göre. Güya o olmasa iktidar olmalarına imkan yok. Zamanında CHP + Ordu = İktidar diye bir formül ortaya atılmıştı bilmem kime aitse.

Artık ordu yemiyor bu kışkırtmaları.

Yapacakları bir şey var, kendilerini değiştirecekler, ya da kendilerine çeki düzen verecekler. çok çalışacaklar. İlkeli olacaklar ve halkın gönlünü kazanacaklar.

Halksız hiçbir şeyin olmadığını, olmayacağını kabullenecekler çaresiz. Hani şu çoktandır unuttukları demokrasi dedikleri şey yani.

Bu işler beleşçiler için çok zor şeyler, anlıyoruz. Ama başka çareleri de yok. Kuru gürültü yapacaklarına, oturup çalışmalılar.