Ağacın kurumasını Atatürk düşmanlığına bağladı
İroniden öte: Çınar ağacı, çorap kokusu
Dün bir televizyon kanalı, muhtemelen doğal yaşına ulaşan bir ağaçla ilgili uzun uzun haber verdi. Canlı yayında yavaş yavaş kuruma emareleri gösteren çınar ağacından Atatürkçülük daha doğrusu çürümesinden Atatürk düşmanlığı çıkarmaya çalışan bir haber… Atatürk zamanından kalma bu yaşlı çınar, nasıl olur da kurumaya başlarmış. Yaşlı çınarın yavaş yavaş kurumaya başlamasında bir kasıt ima ederek, bunun üzerinden bir Atatürk düşmanlığı kampanyası başlatmak gayreti resmen sırıtıyor.
Yaşlı çınara bir ağaç olmaktan öte anlamlar yüklenmesi, "Atatürk zamanından kalma" bir ağaç olmasına vurgu yapılarak kutsiyet inşa edilmesinin, toteme dönüştürülmesi bir yana; memlekette yeni bir tartışma, siyasi bir koz elde etme, kuru ağaç etrafında yeni bir kamplaşma tekniği ile karşı karşıyayız… Ne kadar çağdaş bir yaklaşım değil mi?
Kemalizm üzerinden (tıpkı başka din ve ideolojiler üzerinden yapanlar gibi) siyasal güç elde etmeye çalışan çevrelerin Türkiye'yi okuyamadığını, bu nedenle Kemalizm'in artık bittiğini öne süren sosyologların (Nilüfer Göle örneği) bunun yerine Atatürkçülüğü ikame çabasını nasıl okumalı? "Tükenen, Türkiye'yi doğru okuyamayan Kemalistlerle", adeta ağacı kutsayarak ondan bir Atatürkçülük inşa etmeye çalışan medyatik kafa arasındaki ayrımı kim yapacak?
Yine dün gazetelere yansıyan bir habere göre Antalya'da yapılan festivalde sahneye çıkan bir şarkıcı, "Çorap kokulular Anıtkabir'e gelmesin" demiş. "Onlar çorap kokulu adamlar. Onlar topuklarının arkasına basarak girmesinler zaten Anıtkabir'e. Onlar girerse, Anıtkabir'i dezenfekte etmek gerekir" demiş.
Bu sözler de, bir gün önceki etkinliklerinde, "Türkiye'nin renkleri" bölümünde Brezilyalı kızların yaptığı malum samba gösterisinin ardından ilahi eşliğinde Mevlevi sema gösterisinin yapıldığı festivalde söyleniyor.
Bir yanda ağacı adeta kutsayarak, Atatürk sevgisini totem anlayışına dönüştüren modern medyatörler diğer tarafta çağdaşlık, modernlik kibrinden "halkı çorap kokulu" diye aşağılayan sanatçılar.
Totemleştirilen yaşlı ağaçla toplumun büyük kısmını çağdaşlık, modernlik adına ırkçılığa varan bir söylemle aşağılayan elitist tavır bundan 20-30 yıl öncesine kadar çok alışık bir durumdu. Siyasal rakiplerinin gözünde İslamcılık'la suçlanan Türkiye'nin en büyük partisinin Atatürkçülük konusunda CHP ile yarışa girdiği bir ortamda bu arkaik tavrı nasıl yorumlamalı?
"Çorap kokulular"ın Anıtkabir'e girmemesini, girerse dezenfekte edilmesi söyleminin sınıfsal bir kibir işareti olduğunda kuşku yok. Daha derine inersek "Ataürk/çülük elden gidiyor" feryadından başka bir şey değil. Elden gidenin Atatürkçülük olmasının sınıfsal boyutu muhakkak ama sadece iktidar-güç ilişkilerime indirgeyerek kestirip atmak da her şeyi açıklamıyor.
Bunun yanısıra bir ağacı kutsayan, çorap kokululara özgü olduğu vehmedilen ağaca bez bağlamayı hatırlatan bu 'ağaç muhabbetini' nereye koyacağız? Bu insanlar okumuş, kendilerini memleketin kalburüstü seçkinleri sayan bir çevreyi yansıtıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarına ait yazılan şiiri hatırlatan bir uslubun yeniden dirilmesi doğrusu ürküntü verici. "Kabe arabın olsun" diyen, Mustafa Kemal'i bir beşer olmaktan öte adeta kutsayan devrin kimi kalemlerini bugün hatırlayan yok.
Mustafa Kemal'i adeta bir dini figür, Kemalizm'i de din gibi algılayan bir anlayıştan söz ediyoruz. Beşeri olanı dinileştirdiğiniz de onun totemleşmemesi, ilkel dini ritüelleri hatırlatan abartılara kaçmaması pek mümkün değil. Nitekim Türkiye'de "bir kısım Atatürkçüler"in Ataürk'ü, sözlerini algılayış biçimleri bir din müntesibinden farksız. Üstelik, iktidar olan bir gücün inanışı olarak buyurgan ve kendi dışında kalan büyük çoğunluğu hakir gören bir anlayış.
"Çorap kokulular" zümresinde ise işler daha karmaşık. Bir yanda sosyal konumlarındaki değişim, modern dünyaya adapte oluşları sadece dışlanmışlıktan kurtulup, statü değişimiyle sınırlı kalmadı. Din anlayışları da değişmeye başladı. Belli bir kesim moderniteyle temasa geçtikçe sekülerleşmeye başladı. Dinlerinden vazgeçmeden moderm hayata adapta olmak isterken dini modernleştirdiler. En azından bir kesimin dini algılayış biçiminde kırılmalar yaşandı; din modernleştirildi.
Çorap kokuluların din anlayışı modernleşirken ya da dini modernize ederken seçkinlerimizin bir ağacı totemleştirircesine ağacı kutsayacak duruma gelmeleri tarihin bir ironisi mi sizce?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.